Adamın biri, bir gün uçuyormuş...
Dünyada petrol fiyatları ve dolar üzerinden politikalar belirleniyor. Büyük bir satrancın ortasında, göbeğimizden iki uca bağlanmışız, çekiştiriliyoruz; iktidar halen tribüne oynuyor. Hani bir söz vardır ya; ‘yaptıkların yapacaklarının teminatıdır’ diye; elbette inandırıcı olması da mümkün olmuyor.
Davutoğlu’nun dönüşüm (!) programının ikinci ayağı da, yine ‘Türkiye’yi uçuracak eylem planı’ olarak, yine görevlendirilmiş kalemşörler tarafından sunuldu. Ortada bir uçuş var da, yazıldığı gibi değil. O zaman ikinci pakete şöyle bir göz atalım:
Güler misiniz, ağlar mısınız bilemiyorum ama, açıklanan planın üç temel ayağı var: İsraf, tasarruf ve imara çeki düzen… Aslında bu üç kelime ile iktidarı bir araya getirince, Nasreddin Hoca fıkrası ile devam mı etsem diye düşünmedim değil. Ama hiçbir fıkra iktidar ile bu üç kavramı yan yana getirmek kadar mizah içermedi.
“Ekonomimizin en temel meselelerinden biri verimliliğin düşük olması.” Verimlilikten anlaşılan, insanların kamuda ve özelde köle gibi çalıştırılması olduğundan, bu konuda nasıl bir yol alacaklar; açıkçası merak ediyorum. Zaten insanlar ölüyor; daha ne yapacaksınız? Verimlilikten ucuza adam çalıştırmayı anlayan, fayda/maliyet hesabını ancak bomba zanneder.
KOBİ’lere finansal destekten bahsediyorlar ki, bunun anlamı ortaya bir şey çıkmayacak demektir. Çünkü bu zihniyet bir ay içinde para getirmeyen, hiçbir kavrama destek sağlamaz. ‘Lüks malları tespit edip, caydırıcı vergilendirme yapacağız’ diyorlar. Kaçaksaray’dan başlarsanız belki inandırıcı olur.
“Finans alanında sağlam bir hukuki zemin oluşturacağız.” Oldukça iddialı… Ne yapabilirler diye düşünüyorum. 90’lı yıllardan beri Tüketici Kanunu ile edinilmiş hakları, mesela kart aidatı gibi, mevcut tüm mahkeme kararlarını çöpe atarak yeni kanun çıkartıp, faiz lobisi olmakla suçladıkları bankalara bir gecede devrettiklerine göre, buradan da iş çıkmaz. Hele ki ekonomi, nakit 10 dolara takla atacak pozisyondayken…
“Verimsiz harcamaları tasfiye edeceğiz.” Saraydan kamu bankalarına, zorla finanse ettirilen çılgın projelere kadar hepsini tartışmaya mı açacaksınız? Sanmam; çiz üstünü…
“Yerel yönetimlerin gücünü arttıracağız.” İşte bunu yapabilirler. Çünkü hem özerklik gibi hesapları var; hem de gayrimenkul rantlarına göz dikmişler. Umarım kasaya girer; evlerden toplamayalım da…
“İş ve yatırım alanlarını genişletip, iş yeri açmayı kolaylaştıracağız.” Sanırım bunun hesabını AVM tutkunluğu ve yanlış ekonomik model nedeniyle 12 yılda 1 milyon 145 bini kapanan, birçoğu da SGK ve vergi borçlarıyla varmış gibi gözüken esnafın sorması gerekiyor.
“Doğru istatistik konusunda TÜİK eğitim verecek.” Yanlış duymadınız, fıkra değil; gerçek. Yüzlerdeki tebessümü, yazarken görür gibiyim. Dikkat edin, gülerken sandalyeden düşmeyin.
“Plaket ve hediye işine son verilecek.” İşte tasarruf dediğin böyle olur. Tanesi 30-40 TL olan plaketleri keserek tasarruf yapmış olacağız. Peki tanesi 100 bin dolardan ABD’den alınan 10 tane Başbakanlık koruma jipini ne yapacağız? Yerli malı destek vurgusunu da bu gerçeğe ithaf ediyorum.
Velhasıl kelam işin özü, kamuoyu oyalamak... İçlerinde doğru olanları da bu zihniyetin yapması mümkün değil. Geçmiş iktidarlarını reddedip, enkaz edebiyatı yapıp, yeni geldiklerini söylerlerse bilemem. Ama sanki yeni iktidar olmuş gibi konuşmak ayıp oluyor.
Ben onun yerine Başbakan Davutoğlu nezdinde iktidara daha net ve temiz bir soru sorayım; onun yanıtını versin.
Kısa vadeli borç ve cari açık finansmanı için, bir yıl içinde bulmamız gereken 220 milyar dolar nakit parayı nasıl temin edeceksiniz?
Bunu yanıtlayın, devamı için gülmeye devam ederiz. Çünkü bu hiç de gülünecek bir şey değil.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr