Bekir Coşkun'a cevabımdır!
Bekir Coşkun Sözcü’deki köşesinde 24 Mayıs 2015 günü, “HDP Gerçeği” başlıklı ibret dolu bir yazı yayımladı. Bütün yurtseverleri bu yazıyı dikkatle okumaya ve nesnel sonuçlar çıkarmaya davet ediyorum. Tıpkı psikolojik harp merkezlerinin yaptığı gibi yazıda, bu toprakların namusu olan Vatan Partisi’ne bir parmak bal çalınırken, PKK (HDP) için açıkça ve alenen oy isteniyor! Slogan şu: “Utanmayın, utanmayın, PKK (HDP)’ye oy atın!” Zevahir ise, “Benim oyum CHP’ye!” denilerek kurtarılıyor!
Sayın Coşkun, ailece sizi severiz ve sayarız. Kıvrak ve cesur kaleminizi, verdiğiniz onurlu mücadeleyi saygı ile selamlarız… Güne sizin yazınızı okuyarak başlarız. Bu yazının sizin kaleminizden çıkmış olduğuna inanamıyoruz!
Tarihi bir söylemi hatırlayalım. Hazreti İsa çarmıha gerildikten sonra Tanrı’ya yakarır: “Allah’ım, onları affet, ne yaptıklarını bilmiyorlar?”
CHP’ye oy vermenizi saygıyla karşılıyoruz. Ama hatırlatmak isteriz ki aslında CHP’nin kurucu ruhuna değil;
Selina Doğan’la Ermeni soykırım yalanına,
Mr. 705 ile özerklikle başlayıp ayrılmaya kadar gidecek açılım sürecine,
Mehmet Bekaroğlu ile Atamızı söven zihniyete,
Murat Özçelik ile bağımsız Kürt devletine,
Uğursuz Dolmabahçe Anlaşması ile Türk’ü Anayasa’dan atacak sürece oy veriyorsunuz.
Bu sizin takdirinizdir. Söyleyebilecek bir şeyimiz olamaz! Hayırlı ve uğurlu olsun! Ancak, eğer tercihinizde samimiyseniz, seçim sonrasında da dürüst, tutarlı ve güvenilir bir yazar olarak okur tabanınız olan Atatürkçü kesim için bu doğrultuda yazılar yazmanız gerekir. Çünkü ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Ayrıca, PKK (HDP) için “utanmayın, oy verin!” diyen bir yazar olarak Oslo görüşmeleri de dâhil HDP’nin faaliyetlerini destekleyen yazılarınızı da görmek isteriz! Aksi takdirde eylem ve söylem birliği içinde olduğunuz söylenemez!
Ne güzel! Bir meşhur yazar, Atatürkçü ve yurtsever kesimin ruhunu okşayan yazılar yazsın, bol bol okunsun, sanal dünyadan gerçek hayata dönünce, kalbinin bir köşesini Atatürk’ü sövenlere, diğer köşesini de PKK (HDP)’ya ayırsın! Sizi tenzih ediyorum…
Bu vesile ile gizli bir basın yasasını da açıklamak istiyorum. Çok okunan ve reklamı yapılan yazarlar sistemle ara kesitler kurmak zorundadır. Çünkü küresel dünyada en büyük güç, sanıldığı gibi tank tüfek değil, kitle iletişim araçlarının denetimidir. Bu alan asla başıboş bırakılmaz! Muhalif görünen yazarların da, uygun yer ve zamanda sisteme olan sadakatini göstermesi gerekir!
Sürekli olarak gündeme getirdiğim bir konu var. Vatan Partisi’nin rakibi emperyalizmin dümen suyuna takılmış Meclis’teki 4 parti değildir. Bunlar arasında nüanslar dışında büyük bir fark yoktur. Bu partiler Bremen’in mızıkacıları gibidir. Sistem, özel tercihleri olsa da bu 4 parti ile bir şekilde uzlaşır ve yoluna devam eder. Ama Vatan Partisi farklıdır. Bu toprakların kutsal değerleri ve bu büyük milletin çıkarları için siyaset yapan tek partidir. Sistemin devlet ve milletimizi ezen çarklarına çomak sokabilir!
Bu nedenle, Vatan Partisi bu ülkedeki gerçek ve ayakları yere basan yegâne siyasi harekettir. Batı ülkelerinin çıkarlarını gözeterek, en azından onları dengeleyerek siyaset yapanlara parti denilebilir mi? İşte Ermeni Soykırım yalanı, işte işgal edilen 152 adamız, işte Kıbrıs… Neredeler, bu konular onların ilgi alanı içinde değil mi, bu ülkede Vatan Partisi’nden başka parti yok mu?
Ermeni soykırımı tezgâhını paramparça ettik. Yıkılan, dağılan, ardına kadar açılan cepheden niçin sistem partileri ilerleyemiyor? Üstelik ABD, AB ve onlara yaranmaya çalışan ülkelerin siyasi küstahlıklarına muhatap oluyorlar? Onlar bu yalanı savunan adayları baş tacı ettikçe, bu iftira konusunda yasak savma bildirisine imza bile koymayan PKK (HDP), bu ülkenin hem de Cumhuriyetçi (!) yazarları tarafından desteklendikçe, Türkiye’yi hiç kimse ciddiye almaz!
Sistem TBMM’deki 4 partinin de üzerindedir. Vatan Partisi’nin önlenemeyen yükselişi karşısında ihtiyat kuvvetleri birer birer devreye sokulmaktadır. İşte bu nedenle Vatan Partisi’nde sade bir nefer olmak, şu anda TBMM’de milletvekili olmaktan çok daha önemli, çok daha değerlidir. İstiklal Harbimizin Kuvayi Milliye ruhu Vatan cephesinde temsil edilmektedir. Vatan Partisi bu ülkenin onur ve gururu; ülke düşmanlarına karşı göğsünü siper edenlerin toplanma mevzidir.
Bir Cumhuriyetçi, eğer tarihsel ve siyasi bir bilince sahipse doğru cephede mevzi tutar ve konjonktürel gelişmelerle savrulmaz! Bir Cumhuriyetçi, nedeni ne olursa olsun PKK’yı ve Atatürk düşmanlarını savunmaz! Önlerine çıkan siyasi fırsatı (!) kullandıklarını sanan kurnazlar, önce ilkelerini, sonra kendilerine güven duyanları ve son olarak da kendilerine olan güvenlerini kaybederler. Dev bir çınar iken kuru bir dala dönüşürler. Tarih, “Dimyat’a pirince giderken, evindeki bulguru kaybedenlerin” acı hikâyeleri ile doludur.
Sistem attığı kartopu ile AKP’ye olan hoşnutsuzluğu bölücülük çığına dönüştürmek ve Cumhuriyetçileri (!) içine katarak sürüklemek istiyor. Ve maalesef, en güvenilen kişiler bile bu tuzağa düşebiliyor.
Geçmişten gelip geleceğe uzanan değerler silsilesi ile ruhunu besleyen Vatan Partisi kadroları bu sinsi oyunları bozacak güce ve yeteneğe sahiptir. Vatan Partisi’nin yiğit evlatları, rota çizebilme bilinci olmayan kesimleri de gününde birinde “HDP Gerçeği” ile değil, “Türkiye Gerçeği” ile buluşturacaktır.
Selam olsun Ata’ma, bir oyum var Vatan’a!
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr