Gerçekten bir savaş çıkar mı?
Türkiye ile Suriye arasında ipler gerildi. Düşen bir top mermisi, hayatını kaybeden vatandaşlarımız, yaralananlar, akabinde olağanüstü toplantı ve ‘nokta vuruşlar’ ile misilleme yapıldığı açıklaması… Peki gerçekten bir savaş çıkar mı?
Elbette kimsenin aklını okumak mümkün olmadığına göre bu sorunun doğru yanıtını bilmemiz mümkün değil. Çünkü bu ülkede akıl uzun süredir tatilde… O zaman resmin detaylarına bakarak bir fikir edinmemiz gerekiyor.
Uzun süredir bölgede savaş çığırtkanlığı yapan ve Türkiye’yi de direkt cepheye sürmek için ellerinden geleni ardına koymayanların durum değerlendirmesini yapmak şart. Başta ABD, böyle bir savaşa sıcak bakar mı?
Şu şartlar altında ve seçime giderken, kasım ayından önce böylesi bir harekete Amerika’nın yeşil ışık yakacağını sanmıyorum. Fakat kasım ayındaki seçimler sonrasında ortaya çıkan tabloya istinaden yeniden değerlendirme yapma ihtiyacı doğacaktır.
Ayrıca o şartta bile ABD’nin direkt müdahil olma ihtimali, iç kamuoyu baskısı ve mali portresi nedeniyle güç gözüküyor. Obama’nın konuşmalarında sadece bir cümle Suriye’den bahsediyor olması da, bu tezin en azından seçimlere kadar ABD’nin gündeminde olmadığını gösteriyor.
Dönelim Avrupa’ya… ABD’ye oranla daha hantal bir yapı sergileyen ve içte ekonomik, siyasi sorunlarla boğuşan Avrupa’nın da bu işe bugün ‘evet’ demesi zor. İran, Rusya faktörünün de etkisiyle bu bölgedeki bir operasyon Kuzey Afrika ya da Irak’tan daha netameli bir durum ortaya çıkarıyor. İspanya, Portekiz, İtalya ve Yunanistan ile uğraşan AB’nin bu aşamada farklı konsantrasyonları var.
Her ikisini aynı potada ekonomik bakımdan analiz edersek, ne kadar süreceği belli olmayan, üçüncü dünya savaşına dönüşme riski olan bir savaşı finansal olarak kaldırma olanakları yok. ABD ve AB ekonomilerinin berbat olduğu zaten biliniyor. Lakin bugün IMF Başekonomisti Blanchard’ın açıklamalarını doğru okumakta fayda var.
Blanchard, 2008 yılında başlayan finansal krizin ne zaman biteceğine dair öngörüsünü açıklarken, dünya ekonomisinin ayağa kalkması için önünde en az 10 yıl olduğunu söyledi. Bu veri dünya ekonomisinde bir savaş ihtiyacının kaçınılmaz olduğunu gösterse de, bugünün doğru zaman olmadığının altını çizmek gerekir.
Gerek Amerikan seçimleri, gerekse de AB’nin başındaki acil kriz noktaları, üçüncü dünya savaşına kapı açacak bir vuruşma için ‘bugün değil’ yanıtını ortaya koyuyor. Peki asker olarak sahaya sürülmek isteyenle, Ortadoğu’nun kırılma noktası olarak görülenin durumu ne?
Suriye bir açıklama yaptı. Komşularının güvenliği ile ilgili saygı duyduklarını dile getirdi. Daha önceki söylemlerini de dikkate alırsanız, böyle bir savaşın Suriye tarafından başlatılmayacağı açık. Gelelim bize…
Davutoğlu ne kadar bu işin meraklısı da olsa, AKP’nin iç kamuoyunu göz ardı etme şansı yok. Ve kendi seçmeni de dahil, bu işe ‘hayır’ diyor… Bu nedenle bugün böyle bir çılgınlık halini yaşanması zor… Peki bu top mermisi buna yol açar mı? O zaman aklımızı işletelim. Sınırın içinden mi dışından mı atıldığı bile çok belli olmayan bu top mermisi, her ne kadar vatandaşlarımızın kaybına neden olması bakımından üzücü de olsa, savaş uçağının düşürülmesinden daha ağır bir durum mudur? Hayır… Öyleyse mantık yürüterek bir iki bağırıp, çağırma dışında bu işin savaşa neden olacağını söylemek güç.
O zaman tüm bu nokta analizlerin tamamında geriye tek bir mantıklı nokta kalıyor. İktidar bu işi, başka işlerin vesilesi yapacaktır. Buna ister son zamların etkisinden arınmak deyin, isterseniz de 20 gün içinde geçirilmesi gereken ve Türkiye’nin geleceği adına kırılma noktası olan yerel yönetim reformu…
İşin özü, benim görüşeme göre buradan savaş çıkmaz. Ekonomik ve siyasi tablo da buna imkân vermiyor. Ama uyanık olmazsak, bu şapkadan farkında olmadan tavşan diye fil çıkacak. Bence biraz sakin olun ve bir adım geri çekilip, bu sırada başka neler oluyor diye bakın.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr