Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

Bu enflasyon nasıl düşecek?

Nisan ayı enflasyonu açıklandı ve beklendiği gibi yükselişini de sürdürdü. Şimdi asıl tartışma bu aydan sonra başlayacak. Çünkü Merkez Bankası’nın ön görüsüne göre tepe noktaya vardık. Bundan sonraki süreçte enflasyon aşağı yönlü seyir izleyecek.

Her ne kadar yıl sonunda iki haneli bir enflasyon rakamı konusunda herkes hemfikir olsa da, bu aydan sonra düşüş eğilimine geçeceğimizin nedenleri, temenniden öteye geçilerek açıklanmalıdır.

Zira bu gerekçeyle faiz beklentisi de yönetiliyor. Ayrıca bunda da bir sakınca yok. Fakat inandırıcılığınızı yitirdiğiniz anda, bir kaç aylığına yönettiğiniz sürecin, tsunami gibi gelip

tersten vurma ihtimali de var.

Niye? Merkez Bankası yaz aylarıyla birlikte bir gevşeme bekliyor. O zaman geçen yıla göz atmakta fayda var. Klasik olarak zaten yaz aylarında enflasyon gevşer. Ama öyle mi olmuş? 2020 Nisan ayında resmi enflasyon yüzde 10,34… Gerçekten haziran temmuz aylarıyla birlikte bir gerileme gözleniyor. Lakin sonraki durum stabil; yani düşmüyor; aynı seviyelerde kalıyor. Ekim itibariyle de tekrar yükselişe geçiyor. Peki bundan ne anlamalıyız? Yaz aylarında beklenen gevşeme olmuyor. Bugün geldiğimiz noktada yüzde 70 oranında artan bir enflasyon gerçeğiyle karşı karşıyayız. Nisan 2021 oran yüzde 17,1…

Aynı durum üretici maliyetleri açısından bakarsak daha da vahim. 2020 Nisan itibariyle üretici enflasyonu yüzde 6,71. Haziran ile birlikte başlayan yükseliş, 2021 Nisan dönemine geldiğimizde yüzde 35,1’e ulaşıyor. Yani altı kat artıyor. Daha kötüsü tüketici ile üretici arasındaki makas hızla açılmaya devam ediyor. Geçtiğimiz ay yüzde 15’lik farktan söz ediyordu; bu ay oran yüzde 18’e çıktı. Ara malı enflasyonu yıllık

bazda yüzde 42,59. İlk dört aydaki artış yüzde 16. Yani neredeyse tüketicinin enflasyonu kadar.

Yıllık en yüksek artış ise yüzde 159 ile petrol türevi ürünlerde gözleniyor ki, bunun maliyetleri daha da baskılaması kaçınılmaz. Şimdi geldiğimiz noktada, madem nisan sonrası enflasyonda düşüş eğilimi ortaya çıkacak, ki ekonomi yönetiminin savı bu, gerekçelerini açıklaması şart.

Zira bu gerçekleşmezse ve aradaki farklar yansımaya başlar ay da daha kötüsü dolarda veya jepolitik risklerde ortaya başka fazlar çıkarsa, beraberinde bir faiz artışı ihtiyacını da beraberinde getirecektir.

Yeni bir faiz artışına da aşırı borçlu olan ne tüketicinin ne de reel sektörün tahammül noktası kalmadı. O zaman ne yapılması planlanıyor? Büyük bir işsizlik ve iflas riski kapımızda. Bunula birlikte Haziran ayı itibariyle sorunlu alacaklara atılacak kısımda yapılan düzenleme de son buluyor. Bankaların tavrı ne olacak?

İşte beklenti yönetmek adı altında gerçekleri gizleyebilirsiniz. Ama bunun gerçekleşmemesinin maliyetinin ne kadar yüksek olduğunun farkında mıyız? Şayet farkındaysak yumurta kapıya gelmeden bazı açıklamalarla ülkeye gerçekler söylenmeli. Elbette bir seçenek daha var. Enflasyonun düşeceğinde ve bunu istatistik oyunuyla yapmayacağınız tezinde ısrar edebilirsiniz; o zaman da mantık bir açıklamasını yapmak durumundasınız. Zira şu ana kadar söylenenlerin hiçbiri inandırıcı değil. Hele ki açıklanan resmi enflasyon rakamına bile kimse inanmazken…

enflasyon makale çetin ünsalan yazı