Küfür kıyamet
Ülkemde herkes, her şeyi biliyor. Ne güzel.. Aynı kişiler bir bakıyorsun dış politika uzmanı, bir bakıyorsun jeopolitik ile ilgili analizlerde bulunuyor. Birden ekonomiye geçip, ardından takımının hangi 11 ile sahaya çıkacağına hükmediyor.
Özellikle sosyal medyada biri, bir paylaşımda bulunuyor; altındaki küfür kıyamet yürek kaldırmıyor. Oysa benim bildiğim fikri olanların, bunu savunmak için hakarete ve küfüre ihtiyacı yoktur.
Demokrasilerde de fikir ayrılıkları normaldir. Ama benim ülkemde değil. ‘Benimle aynı şeyi savunuyorsan haklısın’ tadında, bir gala gecesi formatında herkes içini boşaltıyor. Ve boşalan fikir değil, sadece irin…
‘Sen ne anlarsın’ diye başlayan cümlelerle, kendi fikirlerini değil de, sempati duydukları siyasilerin fikrini savunuyor olmaları ise bence dramatik fotoğrafın en çarpıcı yanı.
Ve dikkatinizi çekerim, ortaya çıkan sorunlar karşında hiç kimse sorumluluk üstlenmiyor. Hep karşıdaki suçlu, hatalı, işbilmez, kötü niyetli, işbirlikçi ve imha edilmesi gereken bir varlık.
Komşularımızın hepsiyle kavga ediyoruz; kimse sorumlu değil. 2 gün öncesine kadar törenle sınırdan geçirilen, açılım yapılan teröristler yüz bulmuş, kimse sorumlu değil. Ülke bir cemaat tarafından neredeyse ele geçirilecek hale gelmiş; kimse sorumlu değil.
Ekonomi bitme noktasına ulaşmış, işsizlikten finansman ihtiyacına kadar her başlık tıkanma aşamasına gelmiş, kimse sorumlu değil. Sadece herkes doğruyu biliyor ve karşısındakine küfür ediyor.
O zaman insan kendi kendine soruyor: Bu kadar çok uzmanın olduğu bir ülkede, neden eğitim ortalaması ilkokul dördüncü sınıf? Neden aynı insanların, pusula ucundaki kişinin fikrine göre görüşü oluyor?
Neden bu kadar sorunumuz var? Neden bu ülke bu kadar fakir? Neden zanaatkar yetişmiyor? Neden bu kadar her şeyi çözmüş insanın yaşadığı yerden bir icat çıkmıyor? Yaratıcı küfürler hariç…
İstatistikinden teşviklerine, muhalefetinden iktidarına, aydınından sokaktaki adama kadar herkes her şey olmuş da, neden vatandaş olamamış? Yanıtı çok basit. Birey, vatandaş yaratamadığınız yerde, ait yaratırsınız. Ve bu da en çok siyasetçiler tarafından kullanılır.
‘Oku’ diye başlayan bir dini dinleyerek, dinlediği de anlatan kişinin bilgisinden ibaret olan, Atatürk’ü anlamak yerine haykırarak sorunu çözdüğünü zanneden bir fotoğrafta zaten aksi bir sonuç çıkmazdı.
Karpuz gibi bölündüğümüz, dünyanın en saçma ayrımı haline gelmiş bu halimizle kimseyi suçlamaya hakkımız yok. İlimin peşinden gidin diyen düstura ve manevi mirası olarak akıl ve bilimi bırakana da kulak vermiyorsak, daha çok ağlarız.
Çünkü bilim için önce bilmek gerek. Başkalarının fikriyle bilim yaratamazsınız. Bilgiye dayanan fikir sahibi insanların olmadığı bir ülkede de, ancak herkes bugün olduğu gibi birbirine küfür eder. Tüm faturayı beraber ödeyeceğini unutarak… Çok yazık…
Çetin Ünsalan