Karanlıkla savaş
Bugün Türkiye’nin istiklâlini kazandığı kurtuluş mücadelesinin ve akabinde gelen zaferin 90. yıl dönümü… İşte bu kritik ve kutsal kırılma noktası bile sorulduğunda Mustafa Kemal Atatürk, asıl büyük savaşın yeni başladığını vurgulayarak eğitimin önemine atıfta bulunmuştu.
Yani cephede kazandığınızı taçlandırmak ve devamlı kılmak için, bilinçli, bilgili ve ülkesini seven nesiller yetiştirmek gerektiği çok açık. Nitekim arkasından yapılan hamleler de bu amacı hayata geçirmek adına nasıl büyük bir başarı sağlandığını da gösteriyor.
Meseleye bu açıdan bakıp, zaferi böyle okuyunca bugün Türk eğitimi üzerinde oynanan oyunu da daha iyi anlayabiliyorsunuz. Parçalı müfredat ile verilen kadar bilgiye razı olan, ama bunun ötesine geçmeyen, milli hassasiyeti düşük bireyler yaratmak adına düğmeye basıldı.
Yani kuruluşta eğitimle kazanılan büyük zaferin, yine eğitimle yıkılmasına yönelik kirli oyunlar oynanıyor. Eğer zaferinize sahip çıkmak istiyorsanız, çocuklarınıza da sahip çıkın. Bu zihniyetin meseleyi çelenk tartışmasına indirmesine izin vermeyin. Çelenk için gösterdiğiniz hassasiyetin yüzde 10’unu eğitim operasyonuna gösterirseniz, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlamaya hak kazanmışsınız demektir.
Çağdaş bir eğitim sistemini yeniden oluşturmalıyız. Üç aşamalı bu eğitimin ilk ayağını ailede eğitim oluşturuyor. Burada çocuğa ahlâklı, temiz, tutumlu, dürüst, çalışkan olmak, üretmek, faydalı bireyler haline gelmek, inancının gereğini öğretmek, doğayı sevmek, topluma saygılı olmak, ülkesini severken, milli olmanın kritik önemini aktarmak gibi eğitimler verilmek durumundadır. Bugün aile içi eğitim büyük bir zafiyete uğramıştır.
İkinci aşamada okul öncesi eğitimle ruhsal ve beceriye yönelik zenginlikler ortaya çıkarılmalıdır. Beden eğitimi ile fiziksel, müzik, resim ve güzel sanatlar ile ruhsal eğitim verilirken, el becerilerinin geliştirilmesi, toprak ve doğa kavramlarının aktarılması, ziraat ve sanayiye yönelik altyapı bilincinin geliştirilmesi temin edilmelidir.
Eğer çağdaş bir eğitim vereceksek, üçüncü fazda da okulda eğitim gelecektir. Burada da mutlaka ezbere dayalı olmayan bir eğitim, aşırı şekilci disiplin yerine kurala uyma disiplini, mesleki ve düşünsel temelleri baz alan bir çerçevede müfredat oluşturulmalıdır. Elbette yine ilk iki aşamayı besleyen dersleri de barındırarak.
Burada esas kriter fikir ve düşünce özgürlüğünün geliştirilmesi ve bu amaçla münazaralar düzenlenmesi, araştırma geliştirmeye önem verilmesi, çağdaş devrimlerin korunması ve geliştirilmesi esas teşkil etmelidir.
Eğer milli kaygılarınız yoksa, toplumsal bütünleşmeden uzaksanız, çocuklara geçmişini analiz ederek, geleceğini kurgulamayı öğretmiyorsanız karanlığa gömülürsünüz. İşte 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı Atatürk’ün de gösterdiği ilke doğrultusunda karanlıkla savaş olarak algılamalıyız. Çünkü böylesi büyük zaferler, ancak beslenip, büyütülerek aydınlığın teminatı haline getirilir.
Gelin bu 30 Ağustos’ta karanlığa savaş açalım. Sizce de bu mücadele kimin nereye çelenk koyacağından daha önemli ve vazgeçilmez değil mi? Bırakın çelenk konusunda ayıbı yapan ayıbıyla baş başa kalsın. Çünkü çelenk için yarın düzenlemeyi değiştirip, düzeltme şansınız var. Ama kaybedilecek kuşakların telafisi çok zor. Mutlu, umutlu ve tam bağımsızlık getirecek günlere gebe nice Zafer Bayramları dileğiyle…
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr