İngiltere'de jeopolitik kırılma!
Bir zamanlar üzerinde güneş batmayan imparatorluk olarak yer küresini kasıp kavurdu. Kültürel emperyalizmi kullanarak dilini, örf ve adetlerini bütün dünyaya yaydı. Sömürgeleştirdiği ülkelerde işbirlikçi sözde aydın bir sınıf yarattı.
BİR ZAMANLAR MAZİYE BAK…
Yerli misyoner olarak da adlandırılan bu sınıf halka uyuşturucu masallar anlattı. Birleşik Krallık’ı uygarlığın taşıyıcısı olarak tanıttı. Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra küresel ölçüde etki yaratma gücünü kaybetti. Süveyş Kanalı krizinde (1956) İsrail ve Fransa ile birlikte Mısır’a askeri olarak müdahale etti. ABD ve SSCB’nin karşı çıkması ile çekilmek zorunda kaldı. Böylece İngiltere’nin dünya imparatorluğu fiilen sona verdi. Ancak ABD’nin peşine takıldığı takdirde küresel krizlerde rol alabilecek bir konuma geri çekilmek zorunda kaldı.
AB’Yİ KÜRESEL SERMAYE PAZARLADI!
Avrupa Birliği (AB) projesini sanıldığı gibi Avrupa ülkeleri değil, küresel sermaye pazarladı ve hayata geçirdi. Londra finans kapitalin en önemli merkezlerinden birisiydi. Küresel sermayenin gücünü siyaset tarihine geçen ilginç ve dikkat çekici bir olay net olarak ortaya koyuyor. İngiltere’de Başbakan Margaret Thatcher üst üste seçim kazanan güçlü bir liderdi. Ancak İngiltere’nin AB’ye katılımının ülkeye zarar vereceğini savunuyordu. AB’nin para politikalarını reddediyor, Avro’ya geçmeye cepheden karşı çıkıyordu. Finans kapitalin müdahalesi ile muhalefetteki İşçi Partisi tarafından değil, kendi partisi tarafından Başbakanlıktan indirildi.
Aslında Thatcher pek de haksız sayılmazdı. Kalkınma Uzmanı Bartu Soral’a göre, AB’nin 2008 yılında toplam büyüklüğü 19 trilyon dolardı. 2015 yılında bu rakam 16 trilyon dolara düşmüştü. Demek ki bir büyümeden değil, bir küçülmeden söz edilebilirdi! 2004-2015 yılları arasında ülkelerin dış ticaret açıkları dudak uçuklatıyordu: “Portekiz 228, Yunanistan 394, İspanya 772, Fransa 774, İngiltere 1 trilyon 600 milyar avro!” Kazanan tek ülke Almanya oldu! Aynı dönemde 2,329 trilyon avro dış ticaret fazlası verdi. Almanya, İkinci Dünya Savaşı’nı kaybetti ama bu kez ekonomik olarak Avrupa’yı işgal etti. İngiltere geleneksel rakibi karşısında giderek zemin kaybediyordu.
AB’YE İLK BÜYÜK DARBE AMA…
BREXIT oylamasında AB taraftarları kendinden emindi. Güçlü bir propaganda ile seçimi rahatlıkla kazanacaklarını düşünüyorlardı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Hem köklü bir geleneği olan İngiliz ulusçuluğunu hafife almışlardı hem de AB’den kaynaklanan ekonomik sorunları göz ardı etmişlerdi. Sonuçta AB karşıtları kazandı. Sürekli genişleyen AB ilk büyük darbeyi yedi. Ama Almanya ve Fransa bu olayı pek de önemsemedi. Hatta ayrılığın bir an önce sonuçlanması için çalıştı. Çünkü AB içinde kendilerine ayak bağı olacak büyük bir devletten kurtulmuşlardı. AB ile ayrılık müzakerelerinde İngiltere’ye hiçbir taviz vermediler. Boşanmadan kaynaklanacak bütün hasarları İngiltere’nin üzerine yıktılar. Bu da İngiliz iç siyasetinde ciddi bir çalkantı yarattı. BREXIT’in Birleşik Krallık’a ağır bir fatura çıkaracağı şimdiden anlaşılıyor. Daha boşanma tarihi olan 29 Mart 2019 gelmeden İngiltere’den sermaye kaçışı başladı.
BİRLEŞİK KRALLIK’TA AYRILIK RÜZGÂRLARI
Daha da önemlisi Birleşik Krallık’ta jeopolitik bir kırılmaya neden oldu. Ekonomik sorunlar günün birinde çözülür ama jeopolitik çelişkiler ağır bir fatura çıkarır. İngiltere AB’den ayrıldı ama İrlanda Cumhuriyeti topluluk içinde kaldı. İskoçya’da ayrılık rüzgârları yeniden esmeye başladı. Bu ülkede 2014’te bağımsızlık referandumu yapıldı. Birlik içinde kalmayı savunanlar yüzde 55 ile kazandı. Ancak bu sonucun alınmasında, İngiltere’den ayrılma durumunda AB içinde kalınamayacağı yönündeki propaganda etkili oldu. BREXIT referandumunda İskoçya’da seçmenler yüzde 60 oranında topluluk içinde kalmayı savundu.
İngiltere’nin AB’den çıkış kararı İskoçya’nın birlikten ayrılma tartışmalarını yeniden başlattı. Ayrılığı savunanlar, “Koşullar değişmiştir.” argümanı ile yeni bir referandum için ayağa kalktı. Diğer taraftan İrlanda Cumhuriyeti’nin AB içinde kalması Birleşik Krallık adalarında ciddi bir çatlak yarattı. Artık Birleşik Krallık üyesi Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında sınır korumasından, gümrük mevzuatına kadar her şey tepeden tırnağa değişecek.
Üzerinde güneş batmayan imparatorluk şimdi kendi adasına bile hâkim olamıyor. Hesapsız ve plansız AB’ye giriş ve çıkış İngiltere’ye pahalıya mal oldu. Önümüzdeki dönemde Avrupa ile İngiltere jeopolitik olarak birbirinden daha da uzaklaşacak. Küresel ölçekte yepyeni bir döneme girdik. Gezegen ısınacak ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…
Amiral Soner Polat
ulusal.com.tr