Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

Merkez’in statik dengesi kaymış

Binaların ayakta kalmasını sağlayan en önemli unsurdur statik denge... Çoğu zaman balkon çıkmaları ve benzeri yanlışlarla merkez noktanın kayması ve statik hesabın bozulması, olası bir felakette denge noktasının kaymasına ve yıkıma varan sonuçlar doğurmasına neden olur.

Anlaşılan o ki, ekonomiyi algılama biçimi açısından Merkez Bankası’nın da statik denge noktası kaymış. Artık Ankara’dan binaya kim çıkma yapıyorsa? Son gerçekleşen MB Para Politikası Kurulu toplantısından faizde bir değişiklik kararı çıkmadı. Normal mi? Evet...

Fakat toplantı notlarına baktığınız zaman hayretler içinde kalıyorsunuz. Mesela kredi büyüme hızının makûl olduğunu söylüyor. Yıllarca insanları kredilerle yaşatmaya alışmış bir sistemde, şimdi kredilerin daraltılmasıyla, iç piyasanın daraldığı görülmüyor. Esasen prensip olarak kredilerin verilme yöntemine en baştan beri karşı çıkan isimlerden biriyim. Kredi daralması da doğru, yöntem ve zamanlama hatalı…

Proje odaklı kredilerin yanından geçilmediği ülkemde, tüketici kredileri de Merkez’in gördüğü noktada değil. Daha aynı gün ‘Bankacılar Zirvesi’nde mevduatın da kredinin de hacminin çok yetersiz olduğu dile getirildi. Bence burada hem bankacılar, hem de Merkez açısından konuyu rakam ve oranlardan ziyade, kredilerin içeriğini tartışmak gerekir. Ama yine de ılımlı seyir vurgusunda hemfikirim; sonuçları olmakla birlikte...

Fakat bundan sonra dış ticaret ve ihracat ile ilgili vurguları var ki, zannedersiniz Merkez Bankası başka bir dünyada yaşıyor. Vurgu şu: “Önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın da katkısıyla büyüme kompozisyonunun kademeli olarak net ihracat lehine değişmesi beklenmektedir.”

Alternatif pazarlarda durum açmaza girince, Avrupa pazarına dayanan ve nispi olarak ihracat içindeki payının da arttığı bu alanda Merkez Bankası nasıl bir gelişme bekliyor? Avrupa pazarı ciddi bir daralmayla karşı karşıya… Önümüzdeki süreçte hem mal satışında, hem de oradan gelecek turist oranında dramatik düşüşler olacağı gözle görülüyor.

Eğer güvendiği Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemeye devam etmesi ise, yine fotoğrafı yanlış okuyor demektir. Birincisi söylendiği kadar hacim yaratılmıyor, ikincisi sürülen bu paralar AB vatandaşına ulaşmıyor, merkez bankaları aracılığıyla finans noktalarına kayıyor. Üçüncüsü böyle bir parasal gelişme avronun değerini daha da aşağı çekeceğinden, mal satanın zaten sattığına pişman olduğu bir fotoğraf ortaya çıkar.

Avro / dolar paritesinin dolar lehine gelişmesi üreticimiz ve ihracatçımız adına tam bir felaket oluşturuyor. Giderleri şişerken, gelirleri de düşüyor. Üstelik pazar sıkıştığından alıcı, zaten çok az kârlarla pazarda yaşamaya devam etmeye çalışan ihracatçıyla tekrar pazarlık masasına oturup, fiyat kırmaya yöneliyor. Bu şartlar altında Avrupa Birliği’nde ne tip bir talep artışı öngörüyor, bunu açıklasın.

Yine Kurul, yapısal reformların hayata geçirilmesinin büyüme üzerinde olumlu katkı yapacağına atıfta bulunuyor. Gerçek bir yapısal reform yapmaya kimsenin niyetinin olmadığını, bunun bir seçim propagandası olduğunu, dünyada ülkeler parite savaşına girmesin diye oyalama lafı olarak eş zamanlı ortaya atıldığını Merkez Bankası göremiyor mu? Türkiye’yi bıraktım; dünyayı da mı takip etmiyorlar?

Yine bir başka vurgu döviz kurundaki hareketlerin enflasyondaki iyileşmeyi geciktirdiği görüşü üzerine... Öncelikle sizin rakam olarak belirlediğiniz enflasyonun, hayatın gerçekleriyle uyuşmadığını biliyoruz.

Tıpkı kur tahminleriniz gibi. 1,92’yi hatırlatırım… Önümüzdeki süreçte TL’nin daha çok değer kaybedeceğini bile bile neyin beklentisinin içine giriyorsunuz? Enflasyonun yükseleceği ortama zemin mi hazırlıyorsunuz?

Ve tüm bunlar olurken sıkı duruşunu sürdürmekten bahseden bir Merkez Bankası ile karşı karşıyayız. Madem sıkı duruyorsunuz, yeni havalimanı için kamu bankaları başta olmak üzere, bankacılığa yönelik salma verginin, yani görev zararının bu sıkılığın neresinde olduğunu açıklayın.

Merkez Bankası’nın yapacak bir şeyi de kalmamış, tutar bir tarafı da... Dedim ya statik noktası kaymış ve dengesini bulamıyor. Merak ediyorum, bu durumunun farkında mı ve buna yönelik bir çözüm tartışıyor mu? Farkında değilse fena, farkındaysa ve bir şey yapmıyorsa daha da fena.

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

Merkez