Hakan Şükür tartışması
Türk futbolunun tüm tartışmaların ötesinde bence gelmiş geçmiş en iyi santraforlarından biridir Hakan Şükür. Büyük başarılara imza atan takımıyla ve Türk Milli Takımı’na yaptığı kaptanlıkla adını tarihe yazdırdı.
Şimdi AKP’den Milletvekili… Ama sanırım ne o bunun farkında, ne de millet… Çünkü performansı ne yazık ki, son dönemdeki futbolculuğuna benziyor. Zira hiçbir şeye katkıda bulunduğu görülmüyor, hele ki bu dönemde…
İlk seçildiği süreçte basının kendisine bir sorusu üzerine şu yorumu yapmıştı: “Sayın Başbakanımız daha iyi bilir, ama…” Bir başka sual üzerine de ‘Büyüklerimiz zaten gerekli çalışmaları yapıyorlar’ diyerek yanıt vermişti. Peki o zaman adama sormazlar mı? Senin orada ne işin var?
Üstelik geçmişe yönelik mukayese yapıldığında, kendi ihtisas alanlarındaki performansları kıyaslandığında gerek Başbakan’dan, gerekse meclisteki o büyüklerinden çok daha parıltılı bir kariyere sahip. Ama Hakan Şükür ortada yok. Ortada olmadığını ben söylemiyorum.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce takip etmiş. İşte İnce’nin sözleriyle meclis çalışmalarına katılımının detayları: “Ben Hakan Şükür’ü bu kürsüde aylık takibe aldım. 4 komisyon toplantısının üçüne katılmamış. 35 açık oylama yapılmış 25’ine katılmamış. Bir defa yerinden konuşma yapmış.”
Diyelim ki devlet meselelerinden anlamıyor. Bu durumda tekrar ‘niye oradasın’ sorusu gündemi gelir ya neyse… Fakat Türk futbolunda yer yerinden oynuyor. Şike davaları açılıyor, terör örgütü suçlamalarıyla ortalık adeta kan gölüne çevriliyor. Hakan Şükür’den ses var mı? Yok… Türkiye’deki en büyük kulüplerden birinin başkanı tutuklu olarak yargılanıyor ve kulübünün Şükür’e de yakın cemaat tarafından ele geçirildiğini iddia ediyor. Hakan Şükür’den olumlu ya da olumsuz ses çıkıyor mu? Hayır…
Eski bir futbolcunun meclise gittiği ve gündemin futbol ile yıkıldığı bir süreçte, konuyu en iyi bilmesi muhtemel bir milletvekili ne yapıyor? 200 bin TL karşılığında futbol yorumculuğu… Top o kaleye mi girdi, yoksa ofsayt mıydı? Birileri bizimle dalga mı geçiyor?
Bir milletvekilinin asli işini bırakıp, dışarıda iş yapması doğru mu? Doğru da bulabilirsiniz, yanlış da… Ama o zaman Muharrem İnce’nin sorusuna da yanıt verilmesi gerekiyor. Diyor ki: ‘Ben ücretsiz öğretmenlik yapmak istedim, izin verilmedi. Peki bu ne şimdi?’ Hadi verin cevabını…
Türkiye gerçekten son dönemde bir ciddiyetsizlik zirvesine imza atıyor. Ama daha acısı bu tartışmaların basının gündeminde de yer bulması gerekiyor. Fakat basın çıldırmış… Fakat medya çığrından çıkmış.
Yandaşlık o denli kontrolden çıkmış ki, Sabah Gazetesi’nin Yazarı Engin Ardıç, özürlü bir milletvekili için ‘Hem özürlü, hep CHP’li’ ibaresini kullanabiliyor. Kendi içinde zaten kabul edilebilir bir ibare olmamakla birlikte, Şükür için tek satır eleştiri yazılamıyor. Ben hepsini bir kenara attım. Zaten ne yaptıkları belli değil. Ama ben kaptana seslenmek istiyorum: “Ayıp olmuyor mu?”
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr