Murat İnce
Murat İnce Köşe Yazısı

EMEP'in HDP kuyrukçuluğu ve çıkmazı | EMEP Genel Başkanı'ndan inciler: ''Demirtaş'a toz kondurmayız''

"Türkiye'de bugün iki cephe vardır:

Birincisi; yurtseverlerin, devrimcilerin cephesi.

İkincisi de; emperyalizm, işbirlikçi sermaye, feodal mütegallibe ittifakı gerici cephesi."

(THKO Savunma, 68'liler Birliği Vakfı Yayınları s.199)

Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan'ın Savunmalarından alıntıladığımız tahlil bugün içinde esas olarak geçerlidir. Ancak, onun ardılları olduklarını iddia eden EMEP gibi PKK/HDP destekçisi partilerin Denizlere sahip çıkma "rollerini" bırakmalarını öneririz! Çünkü, onlar Denizlerin yolundan değil Cemil Bayıkların, Selahattin Demirtaşların yolundan giderek ABD emperyalizminin kara güçlerinin gönüllü hizmetkarlığını üstlenmişlerdir.

22 Ekim günü yayınlanan haberde Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz PKK/HDP'li Başak Demirtaş'ı Diyarbakır'da ziyaret ettikten sonra yaptığı açıklamada, “Eşim Dilek ve EMEP’li kadınların selamını getirdim, yüksek dayanışma duygularını iletiyorum” diyen Akdeniz, Erdoğan'ın geçtiğimiz gün yaptığı açıklamaya atıfta bulunarak şunları söyledi: "Anaların gözyaşı, çocukların dramı yarıştırılamaz. Bu Diyarbakır’ın da, İstanbul’un da halkını incitir. Demirtaş ailesinin yanındayız. Şunu belirtelim, Demirtaş bu halkın yetiştirdiği en iyi evlatlarından birisi, halkın temsilcisi. Biz ona toz kondurmayız. Açık olan şu, Türkiye böyle kritik bir viraja girmişken Demirtaş ve arkadaşları özgür olmadığı sürece özgür bir seçim olamaz. Bunun mücadelesini hep beraber vereceğiz. Demirtaş'ın özgürlüğü bizim özgürlüğümüzdür. AYM kararları, AİHM kararları ortada, bu hukuku uygulamak önemli.” dedi.

Şu yukarıda sarf edilen sözlerin bir tekini Deniz Gezmişlere söyletemezsiniz. "Anaların gözyaşı" derken onunla PKK'lıları kast ettiğini belirtelim. Yoksa Diyarbakır analarının döktüğü gözyaşları onları zerre kadar ilgilendirmiyor! Ercüment Akdeniz, şayet HDP'nin ömrü yeterse, gelecek seçimlerde şimdiden Levent Tüzel gibi bedavadan milletvekilliğini garanti altına aldı denilebilir! "Demirtaş bu halkın yetiştirdiği en iyi evlatlarından birisi, halkın temsilcisi" cümlesiyle biatın zirvesinde dolaşıyor! Demirtaşlar hiç bir şekilde bu halkın yetiştirdiği en iyi evlatlar değildir. Onlar yeminli Türkiye düşmanlarıdır. Akdeniz'in öve öve bitiremediği Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş: “Selahattin ile konuştum, sizin geleceğinizi söyledim, çok mutlu oldu, selamlarını iletmemi istedi. Ülke olarak çok zor zamanlardan geçiyoruz. Her şey maalesef çok kötü gidiyor. Hem demokrasi hem ekonomik açıdan, hukuk açısından kötüye gidiyor. Bizler böyle olmasını istemeyiz. Dolayısıyla ülkemizi düze çıkarmak için mücadele etmeye devam etmeliyiz." dedi. Yorumu değerli okuyucularımıza bırakıyoruz.

THKO ve daha sonra onun takipçilerinden TDKP-Halkın Kurtuluşu grubu tüm hatalarına, zaaflarına, ideolojik yalpalamalarına rağmen bu kadar ayağa düşmemişti. 1976 yılında Mao Zedung'un ölümünden sonra direksiyon kıran ve Sosyalist Arnavutluk Emek Partisi'ni (AEP) taklit ederek "Emek Partisi" ismini tercih edenler geçmişlerini tümden inkar eder hale gelmiştir, getirilmişlerdir.

PKK/HDP başta ABD emperyalizmi, İsrail siyonist devleti olmak üzere diğer emperyalist devletlerin kuklası olmuştur. Devrimci olduğunu iddia eden bir partinin, emperyalizmin dümen suyuna girmesi halinde, o parti artık karşı devrimci parti olur. Denizlerin ömrü Amerikan emperyalizmine karşı onurlu direnişlerle geçmiştir. Amerikan 6. Filosunu denize dökenler, Amerikan emperyalizminin kara gücünü destekleyemez.

Ercüment Akdeniz, Selahattin Demirtaş’ın son kitabı “Efsun”u özellikle gençlere hararetle öneriyor ve örnek gösteriyor! Selahattin Demirtaş'ın Seher-Devran ve Leylan kitaplarını okuduk ve bunun bir değerlendirmesini önümüzdeki dönem yayınlayacağız. Üç kitabı Demirtaş yerine başka birisi yazmış olsaydı hiç bir kitabevi basmazdı ve şayet kendi imkanlarıyla bastırmış olsaydı bir kaç yük sınırını aşamazdı. En kısa zamanda "Efsun" kitabını da okuyacağız.

Ercüment Akdeniz ile Başak Demirtaş sohbetinde Osman Kavala'da unutulmadı. Amerikancı Soros'un Türkiye şubesinin yöneticisinin Selahattin Demirtaş gibi hukuksuz yargılandığı ve AİHM'nin verdiği kararın uygulanmamasından dolayı üzüntülerini birbirlerine aktardılar! Demirtaş-Kavala yargılamalarına ise "Bu tabi ki hukuksal bir mesele olmaktan da çıktı." tespitinde bulundular. Hem bunları savunacaksın ve hem de antiemperyalist olduğu iddiasında bulunacaksın! Ancak bu ikisinin birarada bulunması ve savunulması mümkün değildir.

NEREDEN NEREYE

THKO farklı örgütlere bölünmesine rağmen esas olarak Halkın Kurtuluşu grubuyla özdeşleşmişti. Nisan 1980 tarihinde basılan 464 sayfalık "Kongre Belgeleri"nden öğreniyoruz. 1978 Ekim Konferansında THKO'nun adı değiştirilerek Türkiye Devrimci Komünist Partisi-İnşa Örgütü (TDKP-İÖ) adını aldı. 2 Şubat 1980 tarihinde İzmir'de toplanan 1. Kuruluş Kongresinde TDKP ismini alarak yoluna devam etti. İdeolojik-teorik ve pratik alanda sayısız yanlışa imza atan örgüt 1996 yılında "Emek Partisi"ni kurdu. İlk başlarda illegal ve legal olarak mücadele etme kararı almasına rağmen, bugün esas olarak legal alanda ismini duyurmaya çalışan marjinal bir örgüt statüsüne bürünmüştür, büründürülmüştür. Bu partinin ileri gelenleri Deniz Gezmişleri Kemalist, küçük burjuva ve sistemden kopmamakla suçlayacak kadar ileri gitmiş, bunu kitapların önsözlerine dahi taşımışlardır.

TDKP ve Emek Partisi Deniz Gezmişlerin aksine TDKP Programı'nın 10. Maddesi'nde (s. 287) belirtildiği gibi Gazi Mustafa Kemal'e düşmanlık yapılarak "Faşist" ilan edilmiştir. Tarihimize düşmanlık, sınıflar mücadelesini çarpıtarak analiz etmeleri, Türkiye sosyalizminin yüz akı Şefik Hüsnü'yü ret, Troçkist anlayışın hakim olduğu, anti emperyalizmin unutulduğu ve sözde kaldığı bir partiyle karşı karşıyayız. Şimdi ise buna Amerikancı PKK kuyrukçuluğu eklendi.

SONUÇ YERİNE

Kendisine devrimci, sosyalist, komünist diyen bir örgüt, beynini ABD emperyalizminin kara gücüne teslim etmez! Emperyalizme karşı mücadele emperyalizmin piyonlarına dayanarak verilmez. Antiemperyalist olmayanlar ve bu noktada bocalama geçirenler emperyalist örgütlerin enstrümanı olurlar ve bu kaçınılmaz bir sondur.

EMEP'in yaşadığı serüvene kısaca göz attığımızda örgütün sağlıklı düşünemediği, yönlendirildiği, kuyrukçuluğu içselleştirdiği görülür. PKK/HDP'nin değnekçiliğini yapmayı hiç kimseye yakıştıramıyoruz.

Milli Demokratik Devrimimizin (MDD) gereğini yerine getirmenin ilk basamağını bağımsızlık mücadelesi oluşturur. Mustafa Kemal Atatürk'ün yarım kalan Kemalist Devrimini tamamlamak görevi birincil görevimizdir. Yarının görevini bugünden yapmaya çalışırsanız anarşizmin kuyusuna yuvarlanırsınız.

Dünya ve Türkiye halkının baş düşmanı ABD emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı "Vatan Savaşı" mücadelesinde yer almayanlar Denizlerin mirasçısı olamazlar. Türk/Kürt çatışması yaratmayı ana amaç olarak benimseyenlerle aynı kulvarda yürüyenler Denizlerin yanına dahi yaklaşamazlar, Milli Kurtuluş Savaşımızın ve Cumhuriyet Devrimlerimizin büyük önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e arlanmadan "faşist" damgası vuran gerici/irticacı zihniyettekiler Denizleri savunamazlar. EMEP vb zihniyettekilerle beraber olanlar Deniz Gezmişlerle birlikte olamazlar...

hdp selahattin demirtaş cemil bayık deniz gezmiş Hüseyin İnan emep THKO