Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

Açıyorum

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, halkın olan yeri, önce polis kuvvetiyle gasp edip, sonra da törenle açtı. Her ne kadar buraya gireceklerin önceden kayıt yaptırması gerektiği gibi muhtelif söylentiler hasıl olduysa da açıldı mı, açıldı. Hem de toplantı ve gösterilerde anayasal hak veren 34. Madde’nin kemiklerini kıran söylemlere rağmen.

Oysa Vali Mutlu yanılıyor. Başbakan haftalardır Gezi Parkı’nı halka açtıklarını söylüyordu. Fakat halk giremiyordu, o ufak bir ayrıntı… Nitekim gelenek bozulmadı, park 3 saat sonra kapatıldı.

Ne var ki açılmış tesisleri, parkları, temeli yıllar önce atılmış fabrikaları tekrar açmaya ve şov yapmaya alışmış bir iktidar döneminde de farklı bir durum yaşanamazdı.

Her şeye rağmen açılışlar, kapanışlardan iyidir. Olayı yaygınlaştırmak lazım. Mesela belediye otobüsü durağa yanaşınca şoför kapıyı araladıktan sonra, ayağa kalkıp bağırmalı: Açtım…

Caminin imamı namaz vakitlerinde kapının önünde durmalı ve ‘açıyorum’ diye haykırmalı. Lig yaklaşıyor, hakemler de bu furyaya katılmalı. Maç başlangıcında iki elini yana açıp tribünlere haykırmalı: ‘Açıyorum...’

Memurlar sabah dairelerini, itfaiyeler musluklarını, bankalar kapılarını, park görevlileri parklarını, telekulaklar radarlarını, Meclis Başkanı oturum sırasında vatandaş bölümlerini, hastaneler acil kapılarını açmalı ve ‘açıyorum’ deyip tören düzenlemeli.

Yetti mi? Hayır… Madem şov başladı bitmesin. Görevliler tayin edilmeli ve akşam evinize geldiğinizde kapınızı açmalılar. Ama törenle… Televizyonunuzu açıp ‘açtım’ diye bağırmalılar. Biri bizimle dalga geçiyor ama hayırlısı…

Ama bakın bugün Ramazan’ın ilk günü… Öncelikle tüm İslâm aleminin mübarek Ramazan ayını kutlarım. Umarım memlekete insaf, vicdan ve akıl getirir. Lakin Başbakan iftar şovları yerine, başlayan başka bir açılışa dikkat etmeli.

Uzun süredir zaten piyasalarda siftah yapılamıyor. Siftah yapılsa da tahsil edilemiyor. Şimdi de ödememe sezonu açıldı. Alacaklı borçluyu aradığında ‘Ramazan bitsin, bir bakalım’ cevabını almaya başlayacak.

Ramazan bitecek ‘Bayramdan sonra’ denilecek. Bayram geçecek ‘İki bayram arası ödeme olmaz, hele bir Kurban’ı görelim’ denilecek.

Kurban geçecek, okul sezonu başlayacak. Okul sezonu bitecek, ‘yılbaşına hesapları kapatırız’ muhabbeti süre gidecek ve böylece yılı tamamlayacağız. Artık yıl sonuna kim öle, kim kala…. Ödememe sezonu açılmıştır. Vatana millet hayırlı olsun. Başkasının alın terini gasp edip, açılan oruçları da Allah kabul etsin.

Velhasıl kelam tekrar en başa dönersek soru şu: Bu aç/kapat park meselesi nasıl çözülecek? Madem Ramazan ayındayız ona uygun bir hikâye ile özetleyelim.

Köyün birine imam atanmış. Fakat vakit gelip geçtikçe imam görmüş ki, cami boş. Millet kahvede oturup sohbet ediyor. Bunun üzerine imam gidip sormuş: ‘Ey ahali! Neden camiye gelmiyorsunuz?’

Bu köyün insanları üşengeç... Demişler ki: ‘Ayakkabı çıkartmak zor geliyor.’Bunun üzerine imam düşünmüş ve ‘Tamam ayakkabıyla gelin, sorun değil’ demiş. Gel zaman git zaman cami beş vakit dolsa da, imamın tayini çıkmış.

Yerine gelen imam ilk namaz vaktinde şokta. Herkes camiye ayakkabısıyla giriyor. Dönüp dolaşıp eski imamı bulup; çıkışmış: ‘Ne yaptın sen? Camiye ayakkabı ile girmek nerede görülmüş?’

Eski hoca da yanıtı yapıştırmış: ‘Ben gelmeyen cemaati camiye soktum. Sen de adam olup ayakkabılarını çıkartmalarını sağlasaydın.’ Özetle çözüm açıp kapatmakta değil; iki kelimede gizli: Yaklaşım meselesi…

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

acıyorum