Alın verin, CAN verin
Yedi yıl aradan sonra ‘pamuk eller cebe’ kampanyası için yeniden kollar sıvandı. 2008 krizinin etkilerini atlatmak için düzenlenen kampanyayı hepiniz hatırlayacaksınız. ‘Alın verin, ekonomiye can verin.’
İhtiyaçları karşılamak için, zorunlu harcamalarını yapmakla, tüketmek arasındaki farkı bilemeyenler, kendi kellelerini kurtarmak için vatandaşın biraz daha batması çağrısında bulunmuşlardı ve o zaman da sormuştuk: Ne ile?
Çünkü zaten o saate kadar yapılan yapılmış, tüketim ekonomisi ile büyüyeceğine inanmak gibi olağanüstü bir ekonomi dehasıyla insanlar batırılmış. Mesela 2003 senesinde insanların gelirinin içinde borca giden miktar yüzde 7,5’tu.
Kampanyanın yapılış tarihi itibariyle ise, yani 2009 yılında ilk çeyrek BDDK verilerine göre oran yüzde 38’e çıkmıştı. 2003 yılında ailelerin borçları için ödediği faiz miktarı 4 milyar TL iken, kampanya tarihinde 21,1 milyar TL’ye ulaşmıştı. Peki toplam borç ne kadardı? 139 milyar TL…
İşte bu fotoğraf bile iflasın habercisiydi. İnsanlar borçlarını ödeyemiyor, borçlarını yine borçla kapatmak zorunda kalıyordu. Süreç içinde çarpık da olsa bu yapı, işleri daha da içinden çıkılmaz noktaya getirdi. İnsanlar bir anaforun içinde yeterli zammı alamayıp, harcamalarını ve borçlarını yeniden borçlanarak çevirmeye başladılar.
Bu zamana geldiğimizde ise hane halkının 2003 yılında toplam borç içindeki payı yüzde 4’ten yüzde 66’ya ulaştı. Buna ilaveten işsizlik arttı, parasal genişlemeyle sıcak para girişi kesildi, dünya pazarlarında ihracat yapacağımız nokta kalmadı ve iflas mahkemelerinde de, 24 milyon icra dosyasıyla da vatandaşın hayatı cehenneme döndü.
13 yılda tüketici borçları 134 kat arttı. 110 bin borçlu cezaevine girdi. 2003 başında toplam 6,6 milyar TL olan vatandaş borcu, 2015 sonu itibariyle 384 milyar TL’ye dayandı. Sadece kampanyanın yapıldığı yıldan bu yıla artan borcun 245 milyar TL olduğuna dikkatini çekerim.
Herkes zannediyor ki, bu borçlanma tüketerek elde edildi. Şüphesiz bilinçsiz tüketim var. Bu ekonomik modelin sonucu ve amacıydı zaten. Her şey tüketim üzerinden alınan vergilere dayandırılmıştı.
Ama 2009 – 2016 arası alınan kredilerin neredeyse ağırlıklı bir bölümü yeniden yapılandırma, bir başka borcu kapatma amacını taşıyordu. Ne yazık ki bankalarımız da dürüst davranmayarak, bunları yeni kredi talebi imiş gibi gösterip, bilançolarını şenliklendirdiler. İşte başarılı ekonomi palavrasının sonucu…
Şimdi bu fotoğraf içerisinde organize perakendeciler yeniden ‘alın verin’ kampanyası düzenlemeye hazırlanıyormuş. Ekonomi Bakanlığı ile de bir çalıştay yapma hedefindeymişler. Ne olur söyleyin bu saatten sonra kim, nasıl, ne ile alıp verecek?
Vatandaşın verecek bir canı kaldı. Onu da istiyorsanız; kampanyanın sloganını; ‘Alın verin, CAN verin’ yapın.
Çetin Ünsalan