Her şey yolunda mı?
En son ne zaman ailenizi alıp keyifle istediğiniz bir filmi sinemada izlemeye gittiniz? Öncesinde yemek yiyip, patlamış mısırları alıp, sokaklarda baharı kokladınız?
Ya mahalle bakkalına bir şey almaya gidip, muhabbetin en koyusuna dalıp, her gelenle büyüyen bir sohbetin ortasında kalarak, en son ne zaman evden ‘nerede kaldın’ diye merak telefonu aldınız?
Komşularınızla biraraya gelip, demlenmiş çayların sıcaklığında ne kadar önce, güle oynaya saatler geçirdiniz hatırlıyor musunuz?
Tanıdığınız birinin cenazesinde en son ne zaman formaliteden değil de, üzüntü duyarak bulundunuz? Bir ihtiyaç sahibinin tespit edildikten sonra, onu kırmadan dökmeden mahallede para toplanan ve hissettirmeden yapılan yardımın zamanı aklınızda mı?
Yolda yürürken, ayağı yere takılan adamı ne zaman kolundan tutup kaldırdınız en son?
İki üç arkadaş bir araya gelip ‘bu hafta sonu ne yapalım’ diye konuşurken, aniden kendinizi mesela Assos’da buldunuz mu?
Büyüklerinizi ziyarete gidiyor musunuz? Oldu da gittiniz; eskilere dalıp, mizah kokan anıları yad edip ya da aranızda oyunlar kurup, neşeli vakitler geçirdiğiniz son anı anımsıyor musunuz?
Borçlanmadan tatile gidebiliyor musunuz? Ay başlarında ödemelerin akıbetinin ne olacağını düşünmediğiniz son gece ne zamandı?
Çocuğunuz bir şey istediğinde değil, bir ihtiyacı olduğunda sıraya konularak giderilen bir ihtiyacın evde yarattığı mutluluğu ne kadar süredir yaşamıyorsunuz?
Beğendiğiniz bir tiyatro oyununa gitmek için, son olarak hangi tarihte, arkadaşlarınızı organize ederek aranızdan birini bilet almakla görevlendirdiniz?
Bu listeyi uzatabilirim. Ama eminim ki, birçoğunu okurken yüzünüzde tebessüm oluştu. Belki de eski yıllara döndünüz. Bırakın ekonomiye ilişkin kuruluşların, bakanlıkların, siyasetçilerin ya da uzmanların ne açıkladığını.
‘Her şey yolunda mı’ sorusunun yanıtını kendinize buradan verin. Hürriyet Gazetesi’nin tarihindeki ilk nüshasında birinci sayfadan giren ‘Beyoğlu’nda kumarbazlar yakalandı’ haberinden, kadın cinayetlerinden siyasetçilerin kavgalarına kadar kötünün normalleştiği bugünün haberlerine kadar kaybettik her şeyi.
Çünkü hayatımızı çaldılar. Mahallelerimizi dağıttılar. Paranızın bereketini ya da ekonomik tabirle alım gücünü aldılar. Bizi bizden aldılar. Daha kötüsü ne biliyor musunuz?
Bunlar insani gelişmişlik düzeyi kriterleri. Geriye kalan ise yemek değil tıkınmak, yaşamak değil bulunmak, çalışmak değil çabalamak, geçinmek değil sürüklenmek. Boş verin rakamları, bir an durum ve bu muhakemeyi yaptıktan sonra sorun kendinize.
Her şey yolunda mı?
Çetin Ünsalan