Soner Polat
Soner Polat Köşe Yazısı

Deniz Baykal'ın kaçınılmaz Cumhuriyet görevi

CHP'nin son Cumhurbaskalığı seçimindeki harakiri stratejisi partiyi karıştırdı. Sağduyu sahibi her kişi ve kurumun büyük bir hata olarak nitelendirdiği aday belirleme sürecini, alınan hezimete rağmen Parti'nin Genel Başkanı su sözlerle yorumladı: Yeniden seçim olsa yine İhsanoğlu'nu aday gösterirdim. Anlaşıldığına gore Kılıçdaroğlu, Van gölü yerine Van Deniz'i, Diyarbakır yerine Amed demeye devam edecek.

Bu durumu düzeltmek, CHP seçmenleri ve bu Parti'nin yetkili kurumlarının görevi. Bu konuda Parti'nin duayeni ve Bilge kişisi Deniz Baykal, günlük ucuz politikalardan sıyrılıp, kaybetse bile ortaya net bir tavır koymak zorunda. Cumhuriyetten yana olduğunu, sözleri ile değil, eylemleri ile ispat etmeli.

Sezar'ın hakkını Sezar'a vermeliyiz. Deniz Baykal'ın bilgili, deneyimli ve iyi bir politikacı olduğunu kabul etmeliyiz. Hitabet yeteneği ve entelektüel yapısı ile politikacı standartlarını da yükselttiği bir gerçektir. Ancak tüm bunlar, yalın gercekleri göz ardı etmemizi gerektirmez!

Anayasa ve yasalara rağmen, iktidar yarısına girdiği rakip partinin genel başkanının milletvekili seçilebilmesi icin önünü nasıl açtığı bilinmektedir. Cumhurbaşkanı seçilebilmesi karşılığında böyle bir girişimde bulunduğuna dair basında yazılara rastlıyoruz. Ama su aşamada kesin bir yargıda bulunamayız.

Bu girişiminde demokrasi masalını yutan safdiller olabilir. Demokrasinin en önemli ilkelerinden birisinin hukukun üstünlüğü olduğunu, hukuk paspas edilerek demokrasiye ulaşılamayacağını taşra politikacıları bilmeyebilir, ama Deniz Baykal gibi bir devin bunu kavrayamadığını düşünemeyiz!

Rahmetli Ecevit'in, "Güvenilmez olduğunu " belirterek milletvekili yapmadığı iddia edilen bir kişiyi, eline dosyalar verip, televizyon televizyon dolaştırarak niçin parlattıgını da henüz bilmiyoruz.

Sayın Onur Öymen, CHP tarihinde dış politika konusunda gelmiş geçmis en bilgili, en deneyimli, en açık sözlü ve en cesur politikacılardan birisidir. Dersim konusunda Kılıçdaroğlu ile girdiği ve Cumhuriyet değerleri söz konusu ise yüzde yüz haklı olduğu tartışmada, Baykal'in nasıl ikircikli davrandığını, "ne sis yansın ne kebap" idarei maslahatı ile Sayın Öymen'in arkasında durmadığını biliyoruz.

Baykal, bir tarihte yakın calışma arkadaşı bir bayan ile bir odada biraraya geliyor. O Bayan Baykal tarafından milletvekili yapılıyor! Muhtemelen Baykal yakın takiptedir. Odaya gizli kameralar yerlestirilmiştir. Görüntüler yayımlanıyor. Ve Baykal istifa ederken, Okyanus ötesine teşekkür ediyor! Niçin? Filmin devamını koymadiklari için mı? Başkalarının tuzak kurduğunu düşünüyorsanız, Okyanus ötesine teşekkür niye? Her şey normal ise niçin istifa ediyorsunuz?

Hayatın önemli dönüm noktalarında radikal kararlar alınır. Bu kararları zamanında alamazsanız, gücünüzü, bir daha elde edememek üzere kaybedersiniz. Bence Baykal'ın bu kirli kaset operasyonu sonrasında yanlızca iki hareket tarzı vardı.

Ya, "Evet görüntülerdeki kişi benim, bu benim özel hayatımdır. Bu konuda sadece eşime hesap veririm. Ana Muhalefet Partisi liderine böyle bir tuzak kurulabiliyorsa, Türkiye'de hiç kimsenin özel yaşantısının güvencesi kalmamış demektir. Eğer, bu bir yabancı devlet operasyonu ise Türkiye'deki siyaseti kendi emellerine göre kurgulamayı hedeflediğinden, doğrudan Türkiyke'ye yönelik düşmanca bir harekettir. Düşman bu eylemini, Türk yetkililerini kullanarak yapmışsa bu vatana ihanet suçudur. Kimse beni kasetlerle, tehditlerle yıldıramaz! Buradan herkese meydan okuyorum" demeliydi.

Ya da, "Evet görüntüler bana aittir. Atatürk'ün makamında oturan bir kişi olarak, toplum karşısına böyle bir görüntü ile çıkmamalıydım. Başta eşim, ailem ve CHP'liler olmak üzere tüm milletimizden özür dilerim. CHP Genel Başkanlığı ve milletvekilliğinden istifa ediyorum." demeliydi.

Bu iki yol dışında başka yol yoktur. Baska bir yola girerseniz topal ördek olursunuz. Ne İsa'ya ne de Musa'ya yaranabilirsiniz. Denizler gibi dalgalanırsınız. Kâh dalganın tepesine çıkarsınız, kâh dalganın çukurunda kaybolursunuz!

Cumhuriyetçi bir aday çıkarmak icin Baykal kendini ortaya koysaydı, mutlaka 20 milletvekiline ulaşılırdı. Ancak olanlar oldu. Deniz Baykal her şeye rağmen cesurca topa girmeli, Cumhuriyete olan son görevini yerine getirmelidir. Yeni CHP'nin partiyi köklerinden koparmaya çalışan, her seçimde yenilğiye uğraması kaçınılmaz olan yeni yönetimine karsı Deniz Baykal daha sert bir tavır almalıdır. Aksi halde, son bir dönem daha seçilmek için bütün değerlerinden vazgeçen sıradan bir politikacı konumuna düşer! Yazık olur! Nazım Hikmet'in "Lodos" şiirindeki dizeleri hatırlamak zorunda kalmayalım:

Kim bilir kaç milyon ton ağırlığında

ummanda çalkalanmakta su,

En yalnız dalganın üstünde

Boş bir konserve kutusu.

Amiral Soner Polat

Deniz Baykal ın kaçınılmaz cumhuriyet görevi