Dövizle borçlanmayı engelledik ama…
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek açıkladı: 2008 yılındaki düzenlemeyle vatandaşın dövizle borçlanmasını engellediklerini söyledi ve ‘iyi ki yapmışız’ dedi.
Bence de iyi ki yapıldı. Fakat meseleye sadece buradan bakıp; dolaylı yoldan sorun yok anlamına gelebilecek ifadelerde bulunmak gerçeği yansıtmıyor. Çünkü 2008 Ekim ayında dolar/TL değeri 1,56 seviyesinde. Bugün ise 4 TL’ye yaklaştık; 3.70 seviyesine seviniyoruz.
Asıl burada tartışılması gereken vatandaşın borçlanma ihtiyacını ortadan kaldırdık mı? O tarihte vatandaşın bankalara olan borcu 116 milyar TL’si kredi ve kredi kartı olmak üzere, 2008’in ilk çeyreğinde 320 milyar TL.
2003 yılında hane halkının borç içindeki oranı yüzde 3 iken, bugün yüzde 50 – 60 dilimi arasında seyrediyor.
2016 yılına geldiğimizde ise bankalara olan borç miktarı 400 milyar TL’ye yükseldi. Bu süreç içinde düşen alım gücünün yarattığı tahribat, artan işsizlik, yükselen enflasyon, vatandaşın borca ulaşım kapasitesi ise bambaşka bir sorun.
Ayrıca bu süreçte borçlanmasını kontrol edemez bir biçimde yükselten reel sektör, mali kesim de dikkat çekiyor. Yani vatandaşın TL bazında borçlanmasını engellemiş olabilir. Fakat çalıştıkları firmaların ve onları bu kredileri sunan finans kesiminin dolar bazında borçlandığı gerçeğini değiştirmiyor.
Bundan da anlaşılıyor ki, ülkenin toplam riski açısından değişen bir şey yok. Neticede bankacılık bunları döviz cinsi üzerinden Türkiye’ye getiriyor ve geri ödemesini yaparken de yine döviz cinsinden sunmak zorunda.
Başka bir deyişle, vatandaşın ekstradan batmasını engellemişiz, ama aynı bireyin işvereninin ve krediyi temin eden noktanın döviz riskini ortadan kaldıramamışız. Çünkü 2008 yılında yaptığımız hatanın farkına varıp, borçlanmaktan vazgeçmedik.
Tüm bunları alt alta koymadan yapılacak bir değerlendirme sağlıklı olamaz. Bugün yıpranan alım gücü karşısında, vatandaşın borç ödeme kabiliyetinin yok olduğunu biliyoruz. Resmi rakamlara göre 24 milyon icra dosyası bir yanda, kayyuma atanan, iflas mahkemesinde dosyası olan ve OHAL kapsamında bu olanaktan da yararlanamayan firmalar gerçeği öte tarafta duruyor.
Bu nedenle Mehmet Şimşek, bunu örnek göstererek işin içinden sıyrılamaz. Bence de iyi ki vatandaşın dövizle borçlanması önlendi. Ama yine sorunu çözecek bir şey yapılmadığı için ülke problemi haline dönüşen bu konu, tüm haşmetiyle ortada duruyor.
Üzülerek görüyorum ki, Türkiye halen ve ısrarla sorunla yüzleşmek ve bu yolla çözüm aramak yerine, devekuşu sendromu içerisinde, problemi yok saymayı tercih ediyor. Ama ekonomide gerçeği yok sayamazsınız. O gelip, size kendini hatırlatır.
Çetin Ünsalan