Kalkınma parayla değil, insanla olur
Yeşilçam’ın en bilinen klişelerinden biridir: Mısır’daki amcadan ya da haladan miras kalması… Ne senaryolar yazılmıştır üstüne değil mi? Yeşilçam’ı bir kenara bırakırsak bu olaydan yola çıkıp şunu düşünelim.
Bu para insanı zengin yapar mı? Hayır; sadece para sahibi yapar. Zenginlikle oluşacak kültür bundan sonra ne yaptığınızla ilgilidir. Anadolu’da güzel bir söz vardır: Hazıra dağ dayanmaz. Yani bu para bir şekilde biter.
Elinize geçen parayla mesela bir sanayi kuruluşu da kurabilirsiniz; hepsini kumarda da yiyebilirsiniz. İşte sizi zengin ya da para sahibi yapan ayrıntı da buradaki davranışınızda gizlidir. Yani insanda…
Bugünün dünyasında ekonomik ve siyasi anlamda farklı kutuplardan bahsediyoruz. Hatta bugünlerde Çin ve ABD arasındaki ticari savaştan… Bundan 15 sene önceki Çin’i hatırlayın. Yetinmeyin Çin nezdinde Asya ülkelerinin durumunu düşünün.
Peki bugünkü savaşı nasıl veriyorlar? Hindistan yazılımda, Çin üretimde ve teknolojik gelişimde, Güney Kore teknolojiyle bağlantılı markalar yaratmada büyük mesafeler kaydetti ve bugün dünyada iktisadi savaş verecek noktaya geldiler. Sonucu ne olur bilemeyiz ama biz ne yaptık?
Büyümeyle kalkınmayı karıştırdık. Dünyada parasal genişlemeyle birlikte bize de çok ciddi bir para geldi. Yani Mısır’dan miras kaldı. Tek farkı borçtu. Rakamsal büyümelere aldanıp, kalkınmayı unuttuk.
Bugün geldiğimiz noktada borç içinde, siyasi açmazları olan, gücünün çok ötesinde milyarlarca dolar parayı her yıl bulup, borcunu çevirmeye çalışan ve teknoloji başta olmak üzere sürekli tüketen, bunu da borç parayla yapan bir ülkeyiz.
Peki bu dünyanın bize garezi mi var? Yoksa biz bir yerlerde hata mı yaptık? Şimdi size bir isimden bahsedeceğim. Atilla Karaosmanoğlu… Kasım 2013’te kaybettiğimiz Karaosmanoğlu, dünyada ilk kez Dünya Bankası Başkan Yardımcılığı’na kadar yükselen bir Türk insanı…
Daha önceki özgeçmişine girmiyorum. Çünkü Harvard ve New York Üniversiteleri’ndeki öğretim üyeliğinden Türkiye’de Başbakan Yardımcılığı’na kadar bir dizi şey sayabilirim. Neticede Devlet Planlama Teşkilatı’nı kuran çekirdek kadrodan bir kişi ve Türkiye’nin ilk İktisat Planlama Dairesi Başkanı… Küstürüp önce OECD’ye sonra Dünya Bankası’na kaptırdığımız bir memur çocuğu, bir bilim tutkunu.
Kritik tarih Atilla Karaosmanoğlu’nun 27 yıl görev yapıp emekli olduğu Dünya Bankası’ndaki Başkan Yardımcılığı ve sonrasındaki İstanbul Sanayi Odası Başdanışmanlığı dönemi…
Bazıları onu batıcılıkla suçladı. Peki tüm bu süreç içerisinde, onlarca rapora imza atmışken, ülkenin en büyük sanayi teşkilatının başdanışmanıyken, herkes onu alkışlayıp, ama sözünü dinlemezken, vefat ettiği 2013 yılına kadar görüşlerine kim değer verdi biliyor musunuz?
Çin, Güney Kore ve Hindistan planlama süreçlerinde kapısından ayrılmadı. Görev sürecinde fikirleri, eleştirileri, kullandırdığı kaynaklar ya da projelerine tartışmasız değer verdiler.
Hatta Çin, Başbakan Zyang döneminde planlamadan uygulamaya kadar her aşamada Karaosmanoğlu’nu sürece dahil ederek Devlet Reform Komisyonu’nun içine kattı. Bir adım daha öteye geçelim, bu komisyona başkanlık bile yaptı.
Şimdi tüm bunları alt alta koyduğumuzda ve bugünün Türkiye’sine siyasetçisinden sanayicisine kadar herkesi karşımıza aldığımızda şunu sormak hakkımız değil mi? Çin bu yaklaşımı sergilerken, siz neredeydiniz?
Netice itibariyle bugün de bazı projeler üzerinde duruluyor, konuşuluyor. Kimin bakan, kimin bakan yardımcısı olduğu anlatılıyor. Hamasi bir takım söylemler geliştiriliyor. Birilerine sorarsanız, dünya bizden soruluyor. Peki kalkınmanın parayla değil de, insanla olacağını anlamayanlarla yol alınabilir mi?
Diyelim ki anladılar. Karaosmanoğlu’nun oğlu Özgür Karaosmanoğlu, 2006 yılında ABD’nin en iyi 10 yatırım danışmanından biri seçildi. Hiç adını duydunuz mu? Geçelim onları, Aziz Sancar’ın adını ödül alana kadar kaç devlet yetkilisi biliyordu? Bu isimler birer örnek. Dünyada o kadar konusunda değerli Türk var ki, biz zahmet edip araştırmıyoruz bile…
Çünkü bilgiye değer vermiyoruz. Atilla Karaosmanoğlu’nun maaşı ne kadardı biliyor musunuz? ‘Hayatım boyunca maaşa kıymet vermedim’ diyen bu isim maaşını bir röportajında şöyle aktarıyor: “Maaşım ABD Başkanı’nkinden fazlaydı.”
Şimdi kendi kendinize sorun.ABD’de yaşadığı halde asla yeşil kart almamış, emekli olduktan sonra ülkesine dönüp, ülkenin en büyük sanayi sivil toplum kuruluşunun başdanışmanlığını yapmış bu ismin tecrübelerinden, görüşlerinden Çin, Hindistan ya da Güney Kore kadar yararlandık mı?
Bugün dünyada en az Atilla Karaosmanoğlu kadar önemli kıymetlerimiz var. Bir köşede sessizce çalışıyorlar. Onlardan ne kadar faydalanıyoruz? Bir kişinin her şeyi bildiğini ya da bilebileceğini zanneden bir zihniyet bunlardan faydalanmaz.
Sonuç mu? Bizim gücümüz, bilgiye değer vermeyen başımızdaki siyasetçilerin Türkiye sınırlarında yaşayanları, medya üzerinden kandırdığı kadar… Çin, Hindistan ve Güney Kore’ninki ortada… Başka söze gerek yok.
Çetin Ünsalan
ulusal.com.tr