Dövize yeni açılım
Bu ülkenin yaşam döngüsü içerisinde en travmatik noktalarıdır döviz büroları… Özellikle 90’lı yıllarda okul öğrencilerinin bile harçlıklarıyla 1 dolar aldığı, insanların kriz dönemlerinde büroların karşısındaki kahvehanelerin önünde oturup, kur hareketlerine göre para alıp sattığı kumarhanelere dönen bir fotoğrafı hatırlatır bize…
İş, o yıllarda o kadar çığırından çıkmıştı ki, döviz alım satımlarında alt sınırlar getirildi. O süreçte ithalat ya da ihracat için örneğin Perşembe Pazarı’nda döviz talep edenlerin ne kadar mağdur olduğunu hatırlıyorum. Gerçekten sıkıntılı yıllardı. Hatta Türkiye’de ekonomik kriz algısıyla, bilhassa doların ilişkisinin vatandaş üzerindeki etkisinde bu büroların da büyük payı vardır.
Süreç içinde bunlara bir çeki düzen getirildi. Herkesin bu iş yapmasının önüne geçildi. Çünkü mesele sadece travma yaratan bir olay değildi. Bilhassa kontrolsüz açılan döviz büroları ve bu bürolara verilen işlem hakları, bu noktaların içine kara para aklama gibi birçok sorunu yaratan insanların da girmesine neden oldu.
Nitekim MASAK’ın kara para ile ilgili yayınladığı raporlarda da, muhtemel noktalarla birlikte döviz büroları da yerini aldı. MASAK’ın resmi internet sitesindeki tespit şöyle:
“Birçok ülkede bulunan ve nakit ağırlıklı çalışan bu kurumlarda para değiştirilir. Bunun suiistimale açık yönleri bulunmaktadır:
Suç geliri ile eldeki paranın değiştirilmesi nedeniyle gelirin kaynağından bir ölçüde uzaklaştırılması sağlanabilir. Küçük banknotlar büyüklere veya eldeki para birimleri diğer para birimlerine çevrilebilir. Böylece finansal sisteme entegre edilmesi kolaylaşabilir.
Nakit karşılığında bazı parasal araçlar (seyahat çekleri, euro çek, kişisel çek gibi) verebilmektedirler. Ülkemizde söz konusu olmamakla birlikte kimi ülkelerde döviz büroları fon transfer edebilmektedirler.
Ciddi denetim ve muhasebe kayıt şartlarına tabi olmadıklarından bu durum önemli avantajlar sağlayabilir. Döviz bürolarına sahip olmak bankaya sahip olmaktan çok daha kolaydır. Örneğin İngiltere’de bunun hemen hemen hiçbir prosedürü yoktur.
Döviz büroları suçlularla işbirliği yapabilir. Suçludan aldığı kara parayı kendi adına açtırdığı banka hesabına yatırmak ve buradan transfer etmek suretiyle aklama sürecine katkıda bulunabilir.”
İşte bu nedenlerle bu büroların belli prensiplere bağlanması ve takip edilmesi önemli. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in verdiği bilgiye göre şu an Türkiye’de 744 yetkili müessese 70 şube faaliyette bulunuyor. Peki şimdi ne oldu?
Türkiye’nin derleyip toparladığı bu alanda eskiye dönüş sinyalleri veren bir uygulama, hayata geçirilmeye hazırlanılıyor. Türk Parası’nın Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin tebliğin, değiştirilerek Başbakanlığa gönderildiğini söyleyen Şimşek, bu düzenlemeyle döviz bürolarının banka transferleri yoluyla alım satımındaki kısıtlamalarını kaldıracaklarını açıkladı.
Dolar başta olmak üzere Türkiye’nin döviz üzerinden kırılganlaştığı, Merkez Bankası’nın hülle yoluyla bankacılığa dolar oyunları oynattığı, yurtdışından doğru düzgün paranın gelmediği, döviz ihtiyacının arttığı ve büyük tehlikeleri kapımıza getirdiği bir ortamda bu düzenlemenin nedeni ne?
Sürekli artan milyoner sayısı mı; Türkiye’ye giren resmi döviz kadar, kaynağı belirsiz para girişinin varlığı mı, yoksa başka bir hesap mı? Başbakan Yardımcısı Şimşek, bu konularda da şeffaflık sergilemeli. Çünkü böylesine kritik bir dönemde travmatik bir alanımız üzerinden gevşeme yaratılıyorsa, bunu bilmek hakkımız.
Çetin Ünsalan