Soner Polat
Soner Polat Köşe Yazısı

Bandırma Vapuru demir aldı! Rota: Milli Hükümet

Vatan Partisi’nden milletvekili adayı olduğum günden bu yana telefonlarım hiç susmuyor… Her gittiğim yerde büyük bir coşku ve teveccüh ile karşılanıyorum. Yürekleri bu topraklar için çarpan yurttaşlarımız kestirmeden sonuca gidiyorlar: “Amiralim Vatan Parti’si barajı geçer mi?” Gelin hep birlikte bu sorunun cevabını arayalım:

KONU:

VATAN PARTİSİ BARAJI AŞACAK MI?

İNCELEME:

A. GENEL DURUM:

Vatan Partisi’ne oy verecek çok sayıda seçmen zaten böyle bir hesabın içine girmemektedir. Ama diğer bir partiye oy verecek seçmene -hangi partiden olursa olsun- gönlündeki ikinci partinin hangisi olduğu sorulduğunda, yüzde 90’lara varan oranlarda Vatan Partisi’ni tercih ettikleri görülmektedir.

Halkımız yavaş yavaş ülkedeki köklü sorunların, “idare-i maslahatçı, ne şiş yansın ne kebap” yönündeki saman alevi politikalarla çözülemeyeceğini anlamaya başlamıştır. Bir seçenek aradığı ortadadır.

Ayrıca, sorunlar “iyi-kötü idare” boyutunu çoktan aşmış, ülkenin hayati çıkarlarını hedef almıştır. Daha da kötüsü, ülkenin bölünme süreci fiilen başlatılmıştır. AKP, CHP ve PKK’nın Meclis’teki temsilcisi olan parti (HDP), etnik ve dini temelli bölücü bir anayasa için seçim sandığına gitmektedir. Bu anayasa, Türk kimliğini kazıyacak, yüksek derecedeki özerkliği kendiliğinden getirecek, bir sonraki aşama ise yolların ayrılması olacaktır.

AKP, Başkanlık sisteminin önünü açmak için HDP ile pazarlıklar yapmakta, CHP ise HDP’nin barajı geçmesini can-ı gönülden desteklemektedir. Dersimli Kemal, AB büyükelçilerine “HDP’nin barajı geçmesini istediklerini” çekinmeden açıklamıştır. Diğer bir ifade ile iki parti de kendi siyasal çıkarları için Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü dinamitlemektedir.

Büyük Türk Milleti, HDP’nin barajı geçmesi için fütursuzca yayınlar yapan ama ülkenin en sağlam kalesi olan Vatan Partisi’ni görmezden gelen merkez medyayı ibret ve üzüntüyle izlemektedir. Halkımız her şeyin farkındadır. Tarihsel sezgi ve yurtseverlik duyguları ile kurulan tuzağı görmeye başlamıştır.

Sistem bu ülkedeki siyaset alanındaki tek gerçekliğin Vatan Partisi olduğunu çok iyi bilmektedir. Çünkü Vatan Parti’si, Türkiye’nin çıkarları ve halkımızın gönenç (refah) ve mutluluğu için mücadele eden yegâne partidir. Diğer partilerin tamamı, Batı ülkelerinin stratejik ve ekonomik menfaatlerini gözeterek ya da en azından dengeleyerek iktidara gelmek ve verecekleri tavizlerle iktidarlarını sürdürmeyi arzulamaktadır.

Vatan Partisi tepeden tırnağa milli bir partidir; geçmişi saf, sade ve tertemizdir; hiçbir ülke ya da ittifaka diyet borcu yoktur. Ülkedeki oligarşik kesimlerle hiçbir göbek bağı yoktur. Bu nedenle, milli ve halkçı politikalar izlemek için önünde hiçbir engel yoktur. Milletvekili adaylarına bakın! Tamamı dürüst, güvenilir, çalışkan, bilgili, birikimli en önemlisi yurtseverdir. Tamamı Cumhuriyetçi, sapına kadar Atatürkçü’dür.

B. BİLGİ (ALGI) HAREKÂTI:

Batı, içimizdeki iş birlikçileri ve sahaya sürdüğü medya elemanları ile çürük elmaları tükürüğü ile parlatarak bize pazarlamaktadır. Altı ok ile özetlenebilecek Atatürk ilke ve devrimleri ve Cumhuriyet değerlerinin ülkedeki tek savunucusu Vatan Partisidir. Ama tarafsız (!) medya yanlış bir adres göstererek halkımızı yanıltmakta, hatta aldatmaktadır.

Dersimli Kemal’in, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” dediğini duyan var mı?

Televizyon muhabirinin sorusuna “Amed”te olanlar diye başlayıp, “Diyarbakır” diye düzeltmedi mi?

Selina Doğan Hanımefendi mi Atatürkçü?

Peki, 705 ya da Mehmet Bekaroğlu Atatürkçü olabilir mi?

Birlik ve beraberlik ile özetlenebilecek Atatürkçülükte “İleri Derecede Özerklik” var mı?

Peki, Atatürk’ün feodalite kalıntısı olarak gördüğü Seyit Rıza’yı Mehdi olarak görenler Atatürkçü olabilir mi?

Peki, Cemaat ile içli dışlı olanlar laik ya da Atatürkçü olabilir mi?

C. GAZETEYE DEKLARE EDİLEN İRADE BEYANI YA DA YENİ CHP’NİN ORTAÇAĞ YOLCULUĞU:

Hürriyet gazetesi 8 Ekim 2014 günü çok önemli bir mülakatı okuyucuları ile paylaştı. “Ahmet Hakan’la Çarşamba Sohbetleri” başlığı ile yayımlanan röportajda CHP milletvekili Rıza Türmen, hiç kıvırmadan, lafı eğip bükmeden yeni CHP’nin gizli kodlarını deşifre etti.

Şu andaki CHP’nin geçmişin partisi olduğunu vurgulayan Türmen’e kulak verelim: “Şöyle bir anlayış var: Cumhuriyet o kadar iyidir ki biz Cumhuriyet’in ilk döneminde yapılanlara sahip çıkarsak bütün problemleri hallederiz. Çözümü kadimde arıyoruz. Oysa çözüm kadimde değil, gelecektedir.

Türmen’i dinlemeye devam edelim: “Onlar duruyor. Cumhuriyet, laiklik, Atatürkçülük, devrimler… Ama bunlarla yetinemezsiniz. Bunların üstüne ne koyacaksanız, ona bakmak lazım.” Ahmet Hakan haklı olarak soruyor: “Hem bu değerler duracak hem de değişim gerçekleşecek? Nasıl olacak bu iş?”

Rıza Türmen, bu kez kıvırma sanatının inceliklerini sergileyerek, kendi kendini tekzip etmeye başlıyor: “O değerleri yeni bir okuyuşa tabi tutmak gerekir. (Pardon, hani mevcutların üstüne yeni bir şeyler koyacaktınız!) Laiklik yeni bir okuyuşa tabi tutulmalı. Beyefendi, Eğer, laikliği sulandırırsanız, geleceğe değil, Ortaçağ’a koşarsınız.

Hızını alamayan Türmen, adeta şaha kalkıyor! “Dışlayıcı ve tek tipçi bir milliyetçilikten kurtulmak gerekir. Egemenlik ve bağımsızlık anlayışı da değişti.” Atatürk’ün birleştirici ve kaynaştırıcı milliyetçilik anlayışına bu kadar haksız, insafsız ve bilinçsiz bir saldırının, hem de kurduğu partinin mensupları tarafından yapılması ne acı! Ama Türmen’in ne demek istediğini anlıyoruz. Etnik ve mezhepsel çeşitlilik olsun istiyor, tıpkı Ortaçağ’da olduğu gibi.

Türmen bu arada, göz kamaştıran entelektüel birikimi (!) ile tartışma yaratan “Ulusalcıdan solcu, solcudan ulusalcı olmaz!” sözlerine açıklık getiriyor: “Çünkü işin tabiatı böyledir ve bu çok açıktır. Evet… İkisinin fıtratları farklıdır.” Ne kadar açık ve anlaşılır değil mi? Bana, sadece ölen maden işçilerimiz için söylenen “Bu işin fıtratında var!” sözlerinden başka hiçbir şey çağrıştırmıyor. Ama tabi ki benim algılama zayıflığım Rıza Türmen’in sorunu olamaz!

Ahmet Hakan, yine dayanamayarak soruyor: “Bunu (Türmen’in görüşleri) dediği anda CHP’den kaçanlar olabilir. Bu bir risk değil mi?” Türmen gayet rahat: “Tabii ki risk… Ama bir yerde oy kaybedersiniz, başka bir yerde çok daha fazla oy kazanırsınız.”

Adama sormazlar mı, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde, ‘Ben risk aldım!’ diyen Kılıçdaroğlu, hezimete rağmen koltuğuna sımsıkı yapışıyor.” Riski alan siz, bedeli ödeyen millet ve yurtsever milletvekilleri! Bu dâhice (!) yeni söylemlerinizle, sizden uzak duran hangi kesimden ne kadar oy aldığınızın bir çetelesini tuttunuz mu? Mesela Sezgin Tanrıkulu, size Güneydoğu ve İstanbul’da ne kadar oy kazandırdı?

Türmen, geleceği de okuyarak (!) CHP’nin ilkeli, yurtsever ve Atatürkçü kesimine aba altında sopa gösteriyor ve şu sözleri ile mülakatı tamamlıyor: “Parti yeni kimliğine kavuştuktan sonra bu kimliğe uyum sağlamayanlar gidiyorsa, ne yapalım?

D. AKP’NİN SEÇİM BİLDİRGESİ: TÜRK YOK, ÖZERKLİK VAR!

AKP’nin seçim bildirgesinin 34’üncü sayfasında ifadeler, “bu kadar da olur mu?” dedirtiyor. Acı ama gerçek!Yazılanlar şöyle: “Yeni anayasa, milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini tanıyan, herhangi bir etnik ve dini kimliğe referans yapmayan bir vatandaşlık tanımını esas alacaktır.” Peki, bu ne demek oluyor. İzah edeyim: “Türk milleti diye bir şey yoktur! Biz milleti olmayan bir devlet istiyoruz!” Nasıl olacak bu iş diyorsanız, Başbakan Davutoğlu’dan uzman görüşü talep edeceksiniz! Sizlere stratejik bir derinlik içinde bunları bir bir açıklar… Özet: Bir koltukta iki karpuz, “Etnik çeşitlilik ve ileri özerklik”

E. TÜRK TARİHİNİN EN GARİP SEÇİMİ, İÇTEKİ ANNAN PLANI OYLANIYOR!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı hem içerde hem de dışarda nefret boyutlarına ulaşan bir tepki var. Üstelik kendi partisindeki ağırlığı da giderek azalıyor. Emperyalizm işte bu tepkileri kullanarak bölücülüğün önünü ardına kadar açmak için harekete geçti. Planlanan,Erdoğan’ın tahakkümünden kurtulan zayıf AKP, yeni CHP ve PKK’yı bölücülük rotasında buluşturmak. Algı operasyonu ile CHP ve HDP’nin oylarının artırılması hedefleniyor. Yeni CHP önemli, çünkü devleti kuran parti olarak toplumun doğal direnişinin bu şekilde durdurulabileceği hesaplanıyor. Diğer bir ifade ile içerideki Annan Planı’nı halka yutturmak için kazanlara kömür atılıyor…

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:

SONUÇ:

Türk tarihinde ilk kez partiler bölücü öğeler taşıyan temalarla seçmenin karşısına çıkıyor. Bölücülüğü laf cambazlıkları ile gizleyerek, demokrasi ve özgürlük ambalajı ile pazarlıyorlar. Bu halk nasıl olsa “ne versek yiyor!” anlayışı ile ulusal konuları kapattıklarını düşünüyorlar. Tüm yarış sadaka alanında! Yeni CHP’nin sadaka atağına, AKP karşı koymaya çalışıyor. Ön planda parlak ekonomik vaatlerle halk uyutulurken, arka planda sinsi bir anayasa hazırlığı var! Türkiye, tarihinde böyle garip seçim görmedi!

Diğer taraftan ülke hem ekonomik açıdan hem de güvenlik boyutunda “yönetilemez” bir duruma geliyor. Çürümüş sistem çökme emareleri veriyor. Bozuk düzenin parçaları olan TBMM’deki partiler, aynı verileri kullanarak, sürekli sıfır çektikleri sınava, yine aynı verilerle girerek sınıfı geçeceklerini düşünüyorlar! Onları feci bir akıbet bekliyor. Çöken sistemin enkazı altında kalacaklar.

DEĞERLENDİRME:

Bu ahval ve şerait içinde Vatan Partisi bir yıldız gibi yükseliyor. Kurtuluş Savaşı’ndaki Bandırma Vapuru gibi ağır fakat emin adımlarla ilerliyor. Emperyalist soykırım yalanına karşı düzen partileri yerlerine çakılmışken,Vatan Partisi 57’nci Alay gibi göğüs göğüse süngü hücumu yapıyor. Türkiye’nin her yerinde yaptığı anlamlı eylemlerle emperyalist Batı devletlerine meydan okuyor! 152 adamızın işgaline karşı yeri göğü inletiyor.

Bu toprakların geçmişten gelip geleceğe uzanan, Türklük ve Müslümanlık da dâhil olmak üzere bütün kutlu ve kutsal değerlerinin kavgasını Vatan Parti’si veriyor. Türk dilini kim savunuyor? ABD’nin küstah askerleri Kuran-ı Kerim’e hakaret ettiğinde, AKP mi tepki gösterdi? İncirlik önünde toplanan yiğitler kimlerdi? Siz hangi barajdan bahsediyorsunuz. Soykırım yalanında olduğu gibi, Vatan Partisi barajları yıka yıka geliyor.

Eğer bir baraj sorunu varsa, barajlara takılanlar, emperyalist ülkelerin önünde “süt dökmüş kediye dönen” düzen partileridir. Onların 10 bin milletvekili olsa da barajları geçemezler! Vatan Parti’si dün barajları aşmıştı; bugün de aşıyor; gelecekte de aşacaktır.

Türk ismini Anayasa’dan çıkaramayacak, ülkemizi bölemeyecekler. Çünkü Vatan Parti’si var! Halkımız kısa bir süre sonra Vatan Partisi’nin iktidarında güzel ve aydınlık günler görecektir. Her yönden Vatan rüzgârı esiyor. Çare, VATAN’dır.

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

milli hükümet Vapuru Rota Bandırma demir aldı