Millete doğruyu söyleyin
Türkiye’de ekonomi yönetimi ‘beklenti yönetmek’ üzerine kurguladığı ekonomi modelinin tek başına çare olmadığını öğrenemedi. Elinizdeki verilerin, kaynakların, yükümlülüklerin ve uygulanan yanlış politikaların faturasından kaçmak mümkün değil.
En acısı ülke ekonomisi ile ilgili tüm açmazları ve gerçekleri bilmelerine rağmen, ısrarla topu taça atmaya uğraşıyorlar. Özellikle son süreçte doların biraz gevşemesi daha da cesaretlendirmiş olacak ki, işi tekrar zıvanadan çıkarıp, dün özür diledikleri konularda ısrarcı olmayı sürdürüyorlar.
Merkez Bankası Başkanı, döviz rezervleri hızla azalıyorken, 3 kuruş için 3 milyar doları aşkın para satmışken, cari açık 65 milyar doları bulmuşken, ihracatta adet yükselse de değer yani getiri azalmışken, dünya ekonomisi daralmaya doğru giderken, 220 milyar doları aşkın nakit ihtiyacı ortadayken ve parası yokken, halen Başbakan’I memnun etmeye uğraşıyor.
Merkez Bankası Başkanı Başçı, daha önce açıkladığı, sonuçta da hem kendi hem de Merkez Bankası’nın itibarını zedeleyen ‘kur 1,92 olacak’ açıklamasını, kurun gevşemesinden cesaret alarak tekrarladı. Başçı’ya gore 17 Aralık olmasaydı, kur 1,92 olacaktı.
Tıpkı 1,92 hedefini açılarken bunun gerçekçi olmadığını bildiği gibi, bugün de doğru söylemediğinin bal gibi farkında… Bizim ekonomi özürlü tayfa burada durumu kurtarmaya çalışırken, dünyadan uyarılar gelmeye başladı bile.
S&P görünümü negatife çevirirken, Japonya’dan Türkiye’nin taşıdığı riskler ve not düşüşü ile ilgili açıklama yapıldı. Son olarak da 13 şubat tarihli FED açıklaması gündeme bomba gibi düştü.
FED, Türkiye, Brezilya ve Hindistan gibi ülkelerin kendi uyguladıkları politikalar yüzünden dış şoklara karşı kırılgan duruma düştüklerini vurgulayıp bombayı patlattı: FED analistleri 15 gelişmekte olan ülkenin ekonomik kırılganlığını ölçen bir endeks çalışması yaptı. Bu değerlendirmeye gore en kırılgan ülkü Türkiye oldu.
Şu anki kur size aldatmasın. Fırtına öncesi sessizlik gibi bir durumla karşı karşıyayız. Önleminizi almayı ihmal etmeyin. Döviz borçlarınızı azaltın; mümkünse kredilerinizi kapatın; yeni borç içine girmeyin ve dikkatli olun. Çünkü bu ülkenin ekonomi yönetimi size doğru söylemiyor.
Tek dertleri seçimi atlatmak. Sonucunun ne olacağıyla ilgilenmiyorlar bile… Onlar şimdi kendi beceriksizliklerine, yanlış politikalarına ve doğacak sonuçlarına bahane ve suçlu aramaya çalışıyorlar.
Bunu yaparken de ya çıkıp, gerçekleri gizleyerek beklenti yönetiyorlar ya 17 Aralık’ta ortaya çıkan yolsuzluğun üzerini örtüp öcü yaratıyorlar ya da Ankara’nın göbeğinde anayasal hakkını kullanan vatandaşı dövüyorlar.
Hiç gündem değiştirmeyin, bahane de aramayın. Bu ülkedeki hukuksuzluktan ekonomik iflasa kadar her şeyin baş sorumlusu bu iktidardır. Bunu yaparken yanında ortakları varmış, dünün yol arkadaşları ama paralelden ama finans cephesinden kendisine sırt çevirmiş, o onların sorunu.
İktidar olduğunu iddia ediyorsan, seçimlerde sadece yetki verilmez, sorumluluk da yüklenir. Ve o sorumluluğun da bir yaptırımı vardır. Bundan kaçamazsınız. Daha büyük felaketlerin sorumlusu olmaktan kaçmak istiyorsanız da onun tek bir yolu var: Millete doğruyu söyleyin.