Kâğıttan kayıkla ekonomi kurtulmaz
Büyük Usta Kayahan’ın çok sevdiğim bir şarkısıdır. Şöyle der sözleri: “Kâğıttan kayıklarla denizler geçilmiyor…” Aslında rakamlara kurban edilmiş Türkiye ekonomisinin de bundan farkı yok.
Daha kötüsü insanın önce bir şey uydurması, sonra da kendi uydurduğuna inanır hale gelmesidir. Mesela enflasyon… Kâğıt üzerinde bir takım küçük oynamalarla istediğiniz oranları yakalamanız mümkün. Ama bu gerçeği yansıtır mı? Hayır…
Büyümede bir takım baz etkisi ve istatistik düzenlemeleriyle de bir noktaya ulaşabilirsiniz. Fakat bu, kurdan enflasyona, işsizlikten zenginleşmeye kadar hiçbir noktaya olumlu yansımazsa ne yaparsınız? Oradaki rakamları da düzeltirsiniz.
Bu da yetmezse, halkın refah düzeyinin arttığını iddia edersiniz. Medya elinizdeyse ve insanlar artık birbiriyle konuşmayı bıraktıysa bu da bir zaman kazandırır. Lakin sorunu ortadan kaldırmaz.
Bu nedenle Ekonomi Bakanı Zeybekçi’nin 2004 kıyaslamasını yapmayı tavsiye ederek, büyümenin vatandaşa yansımadığı eleştirilerine cevap vermesi mizahtan başka bir şey değildir. Çünkü halkın tüketim maddeleri üzerinden bir karşılaştırma yapsanız, gelirlerin üç kat, giderlerin ortalama 7 – 8 kat arttığını görürsünüz.
Fakat bizde bu bir hastalık. Gelire bakar, gidere bakmayız. Zaten öyle olmasa, vatandaş olarak kredi borcuna batmadan önce ayılır ve yaşananlara itiraz ederdik. Dış ticarette de ya da diğer konularda da fotoğraf farklı mı? Değil…
Oysa cebinize girene değil, çıktıktan sonra kalana bakmanız gerekir. Ama buradaki tablo vahim olduğu için sadece ihracatı konuşan, ithalatı görmeyen, geliri konuşan, geçimi konuşmayan bir ülke olmayı tercih ediyoruz.
Bugüne kadar yapılan yanlışlar ortada. Fakat riskli olan bundan sonrası için de zihniyetin aynen devam ediyor olması… Mesela Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, enflasyonun önümüzdeki süreçte dramatik oranda azalacağını söyledi. ‘Bugüne kadar hep söylendi tutmadı, ne olur’ diye düşünüyorsanız, yanılırsınız. Kâğıt üzerinde bile söylenenlerin gerçekleşmesinin imkânsızlaştığı bir sürece giderken, bunu sağlasanız bile gerçeği paylaşmadığınızda faturası ağır olur.
Halen inanan kaldıysa, ekonomi kurmaylarının sözüne güvenerek, yatırım, fiyatlandırma, maliyet yapanı batırırsınız. Vatandaşı yanıltır veya gereksiz harcamalar yapmasına neden olur ya da artan fiyatlar karşısında satanla kavga etmesi sonucunu doğurursunuz ki, bu da büyüyen bir iç huzursuzluğa neden olur.
O yüzden gelin yol yakınken gerçekleri konuşmaya başlayalım. Sorunumuzun ne olduğunu bilir, başımıza ne geleceğini tahmin edersek; hem direncimiz artar; hem çözüm konuşmaya başlarız, hem de birbirimizle kavga etmeyiz.
Cemil Ertem geçen gün köşesinde ekonomik güvenlikten bahsediyordu ya; geçin dış güçleri, o güvenliği en çok bu kâğıtlar kayıklar tehdit ediyor.
Çetin Ünsalan