Soner Polat
Soner Polat Köşe Yazısı

Aydınlık olmasaydı

Kâğıt sorunu nedeniyle Aydınlık gemisi 3 gün limanda demirde kaldı. Uğursuz çevreler, Türkiye’nin düşmanları neredeyse bayram yaptı. Hiç kimse heveslenmesin! Aydınlık’ın şanlı seyrini hiçbir güç engelleyemez! Şüheda fışkıran bu topraklar ne dün ne de bugün vatanseverlerden mahrum kaldı. Gelecekte de vatanseverler bu ülke için göğüslerini siper edecektir. Aydınlık, şunun bunun adına değil Türk vatanseverleri için yayın yapar. Patronu, Türk vatanseverliğidir. Vatanseverliği ise dünyadaki hiçbir güç satın alamaz!Atatürk’ün çizdiği çağdaş ve aydınlık rotada seyreden Aydınlık, fırtınalar, kasırgalar, tayfunlara meydan okuyarak salimen limana varacaktır.

GAZETEYE DOKUNMADAN GÜNE BAŞLAMAK!

Okuyacak zamanım olmasa bile gazeteye dokunmadan güne başlamak içimde bir burukluk yaratır; keyfim kaçar. İnternetten, şuradan buradan bakmak asla aynı şey değildir. Sizleri bilemem ama bende bir suçluluk duygusu yaratır. O gazeteyi bizatihi elime almak, hışır hışır sayfalarını çevirmek en büyük mutluluk kaynağımdır. Aydınlık enerjisi alarak güne başlamak isterim. Yakınlarım bunu bildiği için misafir olduğum zamanlarda gözümü açar açmaz Aydınlık’ı elime tutuşturur. Hep şunu söylerim: “Ben aslında Aydınlık yazarı değil, daha çok Aydınlık okuruyum. Çünkü gazeteyi didik didik ederim. Sindire sindire okurum.”

AYDINLIK’TA İLKYAZI

Bayram günü gazetem olmayınca, doğrusunu söylemek gerekirse biraz da hüzünlendim. Eski yazıları karıştırdım. Aydınlık’taki ilkyazımı buldum. Bakın neler yazmışım: Aydınlık karanlık odaya tutulan el feneridir. Hem ruhunuzu hem önünüzü aydınlatır… Size saygın, onurlu, şerefli ve erdem dolu bir rota çizer. Kör karanlıkta boğulan bir yerde küçücük bir umut ışığı yakılmışsa, biliniz ki o ışığın kaynağı Aydınlık’tır.Ben de Aydınlık’tan süzülen ışıklardan ilham aldım. Kafam karıştığında Aydınlık’a koştum. Dibi görünen berrak bir denize bakar gibi gerçeklerle buluştum. Bilmenin ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu anladım. Onurlu insanların karşılık beklemeden yaptığı ilkeli mücadeleye büyük bir hayranlık duydum…

AYDINLIK KUTSAL BİR CEPHEDİR

Aydınlık sadece bir gazete değildir. Aydınlık bir okuldur; Aydınlık bir gelenektir; Aydınlık vatan, millet ve emek kavgasının verildiği kutsal bir cephedir… Aydınlık bir üniversitedir; akıl ve bilimden şaşmaz; dogmaya asla taviz vermez… Aydınlık ucuz polemiklerin esiri olmaz; kimsenin kuyruğuna takılmaz… Aydınlık rota çizer; yön verir…

Aydınlık, Kurtuluş Savaşı’nda milli kuvvetlerin yayın organı olan Hâkimiyet-i Milliye’nin günümüzdeki temsilcisidir. Aydınlık, tepeden tırnağa, manşetlerinden son sayfasına kadar millidir. Siyasi çekişmeler gözünü kör etmez; milli duruşunu bozmaz. Aydınlık okuru aydın, uygar ve çağdaştır. Aydınlık okuru bilgili, deneyimli ve duyarlıdır. Aydınlık okuru yiğit ve vatanseverdir. Aydınlık okuru bulanık suda avlanmayı iyi bilir; ehem ile mühimi ayırt eder. Aydınlık okuru diğer tüm gazetelerden farklı bir çerçeve ister! Bu kırattaki bir okur tabanına hitap etmek dünyanın en zor işidir. Aydınlık bu bıçak sırtı görevi yıllardır alnının akı ile yerine getirmektedir.

BOL PAÇALARI DALGALI İKİ GEMİCİ!

Ben de Aydınlıkçı oldum. Sınıf, kader, dava, koğuş arkadaşım vebüyük dostum Amiral Cem Gürdeniz ile Aydınlık’ta buluşmak benim için ayrı ve müstesna bir mutluluk kaynağı… Kaderin cilvesi mi, tarihin yaratıcılığı mı? Bahriyeli büyüğümüz dev şair Nazım Hikmet’in, “Şu bol paçaları dalgalı iki gemicinin ikisi” olarak Aydınlık’ta savaş vardiyasına girdik…

Dürüstçe ifade edeyim. Ben taraf tutan bir yazarım. Atatürk ilke ve devrimlerinde tarafım…Cumhuriyet değerlerinde tarafım…Vatan, millet, bayrak kavgası varsa sapına kadar tarafım…Türkiye’nin milli bütünlüğü ve tam bağımsızlığı konusunda tarafım…Türkiye’nin ulusal çıkarları konusunda tarafım…Mehmetçik söz konusu ise kayıtsız koşulsuz tarafım…İşçinin, emekçinin ve ezilen halkın kavgasında tarafım… Emperyalizm ile boğuşan tüm milletlerin kavgasında tarafım… Üretime dayanan milli bir ekonomi için tarafım…

ÖLÇÜ, AYDINLIK SATIN ALMAKTIR

Gerçekçi olalım. Bugün ağırlıklı olarak hükümetin borazanı olan bir basın var! Pozisyonunu ülkedeki siyasi dengelere ve çıkarlarına göre değiştiren bir holding basını var. Ayrıca, kendini “Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Milliyetçi” olarak ifade eden basın kuruluşları var. Ama bunların tamamı AB-D politikalarını cansiperane savunuyor. Hiç abartmıyorum: Ülkedeki tek milli ve bağımsız gazete Aydınlık’tır. Bilgi almak ve öğrenmek için Aydınlık’ı, ülkemize yönelik tehlike, risk ve tehditleri daha iyi anlamak için diğer gazeteleri takip ederim.

Günümüzde vatanseverliğin ölçütlerinden birisi de Aydınlık’ı yaşatmaktır. Bunun ilk adımı, her türlü fedakârlığa katlanarak her gün Aydınlık almaktır. Aydınlık’a dokunmak, gazete ile bütünleşmek ve onunla kutsal ve ilahi bir bağ kurmaktır. Aydınlık okumak; internetten takip etmek yetmez! Ölçü, içten ve kalpten gelen bir duygu, rıza ve coşku ile gazeteyi satın almaktır. Gazeteyi satın alınca, derinlerden gelen bir mutluluk rüzgârı ile kendiliğinden yüzlerin gülümsemesidir. Sözde değil, özde vatanseverlik budur! Haydi, bu topraklarda vatanseverlerin tükenmeyeceğini bir kez daha ispat edelim…

aydınlık olmasaydı