''İsveç - Bir İskandinav Cenneti''
Arkadaşım ”İsveç bir İskandinav Cenneti” isimli bir video göndermiş soruyor: “Bunlar doğru mu? Doğruysa biz ne haldeyiz o vakit? Vay halimize! https://www.youtube.com/watch?v=SfoBWQAgiIA&t=21s
“İsveç – Bir İskandinav Cenneti”ni Engin Deniz yapmış. Belgesel görünümünde ama aslında bir sanal kitap fuarının gizli reklamı. İsveç’in yaptırmış olduğu bir belgesel film havası alıyorsunuz ama değil… Çok sayıda yanlış ve abartılı bilgi var. Bazılarını sıralayıp düzeltilmesini dileyelim...
“Ev hayvanı doğum yaptıysa altı ay izin yapabiliyorsunuz”… Yok öyle bir şey. Sadece Arken Zoo (hayvanat gemisi) isimli şirket, kendi çalışanları ev hayvanı satın aldığında hayvanın sahibine alışabilmesi için üç gün izin veriyor. Yoksa köpeğim doğurdu altı ay izin, kedim doğurdu altı ay izin, kafesteki muhabbet kuşum yumurtladı altı ay izin… Yok öyle bir şey…
“Baba da çocuk izni almak zorunda” ... Yanlış. Babanın da izin alma hakkı var ama zorunlu değil.
“Bebek arabasıyla bindiğiniz toplu taşıma bedava” ... Belediyelerin bazılarında bedava, bazılarında değil. Ama yedi yaşından küçük çocuklar her yerde bedava.
“Üç gün trafik kurallarına uymayana verilen ceza üç gün kurallara uyan herhangi birine ödeniyor” ... Yok öyle bir şey. Tam bir mantıksızlık
“Sadece iki kişi özel şoför kullanır biri kral; diğeri özel günlerde başbakan. Sloganı da ‘taksi durağı işletmiyoruz ’dur” … Yanlış. Parası olan herkes özel şoför tutabilir. Kim, “taksi durağı işletmiyoruz” sloganı atıyormuş?
“Meclis lokantası yok” ... Çok abartılı olmasa da var. Ben orada yemek yediğim için biliyorum.
“Milletvekili maaşları dünyanın geri kalanından çok ama çok düşük” … Çok yanlış. İsveç milletvekili maaşı 69.900 İsveç kronu. Aşağı yukarı 65.500 TL. Ek görevler için ek ödenti var. Örneğin bir komisyon başkanı maaşının yüzde yirmisi, komisyon başkan yardımcısı da yüzde 15’i kadar daha ek para alıyor. Türkiye’de milletvekillerinin 2020 maaşları 25.00 TL. İsveçlilerinkinin yarısı bile değil.
“Milletvekillerine tahsis edilen evler sadece 42 metrekare” … Yanlış. Kira miktarı 8.600 kronu geçmemek kaydıyla istediği büyüklükte evde kalabilir.
“İsveç’te kimse size bakmaz” ... Niye bakmasın? Ya da niye baksın? Bakar… Ama rahatsız etmez. Sarhoş değilse sebepsiz yere laf atmaz.
“Söz verilen buluşma zamanına uyarlar. İki dakika geç gelirseniz gitmiştir” … Evet, söz verilen saat önemlidir. Ama iki dakika sonra gitmezler. Akademik çeyrek dedikleri on beş dakikalık bir bekleme payı vardır. On beş dakika sonra büyük bir olasılıkla giderler.
“Evlerine davet etmezler” … Ederler. Ama zırt pırt çat kapı onun bunun evine gitmezler. Önce telefon edip müsait bir zamanda ziyarete giderler. Ben çok davet edildim. Çok da konuksever dostum oldu.
“Karvizitlerde unvan yazmaz”. Yazar… Bir işyerinde çalışmaya başladığınızda işiniz gereği lazımsa kartvizitler hemen basılır. Göreviniz de belirtilir. Ben radyo ve Televizyonda çalışırken ismimin altında “producent (Yapımcı)” yazardı.
“Herkes ağaçlardan meyve toplayabilir” … Ağaç başkasına ait ise toplayamaz. Sahibi kızar bile. Tecrübeyle sabittir.
“Ülkenin yüzde 90’ı kendisini ateist diye tanımlıyor… Ezan okunmasına izin veriliyor.
Beş vakit ezan sesini birçok yerde duyabilirsiniz” … İsveçliler dindardır ama yobaz dinci azdır. Çoğunlukla Luteryandırlar. Özellikle küçük yerlerde pazarları kiliseye giderler. Okul bitirişleri kiliselerde yapılır. Ezanı kesinlikle dışardan gümbür gümbür hoparlörle okutmazlar. Cami içlerinde okunur. Beş vakit dışarıdan ezan duyulmaz. Ben elli küsur yılda hiç duymadım. Ezanı dışarı verirseniz tatsızlık çıkar. Bazı İsveçlilerin Arapça, Türkçe vb. duymaya bile tahammülü yoktur… (Irkçı parti şu anda 62 milletvekiliyle 3. büyük ve kilit parti konumunda)
“Yoksul ülkelere yardım eden ülkeler arasında ilk sırada” … Bu oldukça muğlak bir ifade… Hangi ülkeler yoksul ülkeler sınıfındadır? Bunlardan hangilerine hangi ülkeler ne kadar yardım ediyor da bunların arasında İsveç ilk sırada? İsveç’in bazı ülkelerde bazı kuruluşlara yardım ettiği doğrudur. Ancak bunun nedenleri kuralları tartışmalıdır.
Örneğin Türkiye’de bianet.org haber sitesi İsveç desteği ile çalışır. Diğer bir kuruluş Türkiye İnsan Hakları Vakfı’dır. Hem SIDA’dan hem Avrupa Birliği’nden hem Norveç Büyükelçiliği’nden yardım alır.
Ama bu tür yardım alan kuruluşlar çalışmalarını en ince ayrıntılarına kadar rapor etmek zorundadırlar. Para alır bilgi verirsiniz…
“İsveçliye ‘sizin de güneşiniz yok’ deyince susacaktır” … Yok, susmaz. “Kötü hava yoktur kötü giyim vardır” der. Her tür havanın tadını çıkarmayı bilir.
“İsveççeye kalabalık sözcüğü kalabalık olarak geçmiş” … Evet, İsveççeye kalabalık sözcüğü geçmiştir. Ama Kaos kargaşa, anlamına kullanılır.
“İsveç Kıralı Demirbaş Şarl Osmanlı’ya esir düşer” ... Yanlış. Demirbaş Şarl, ya da asıl adıyla Carl den 12. (12. Karl) Poltova’da Ruslara yenildikten sonra yaralı olarak kaçmış ve Osmanlı’ya iltica etmiştir.
“İstanbul’da birkaç ay kaldıktan sonra ülkesine döner” … Demirbaş Şarl (12 Karl) İstanbul’u hiç görmemiştir. Bender, Timurtaş ve Demotika’da toplam beş yıl üç ay kalmıştır. Bir görüşe göre, bir türlü gitmek bilmediği için kendisine “demirbaş” denmiştir. Diğer bir görüşe göre de kendisine verilen paralar demirbaş bütçesinden çıktığı için bu isim yakıştırılmıştır.
“Ülkesinde “İstanbul nasıldı?” sorularına “kalabalık” olarak yanıt vermiştir.” … Ülkesinde ona kimse “İstanbul nasıldı?” diye sormadığı gibi o da kimseye “kalabalıktı” dememiştir. Kalabalık sözcüğünün İsveççe ’ye geçişi şöyle olmuştur:
İsveç Kralı 12. Karl Osmanlı’ya iltica edince bugün Moldova sınırlarında kalan Bender’e yerleştirilmiştir. Kendisine ve adamlarına yetecek para verilmiş ihtiyaçları karşılanmıştır. Kral İsveç’i beş yılı aşkın zaman buradan yönetmiştir. Bir yandan Osmanlı’yı tanımak için çeşitli bilimsel çalışmalar yaptırmış öte yandan Osmanlı’yı Ruslarla savaştırmak için çalışmıştır. Prut Savaşı da bu çabalarının sonucudur. Ancak Osmanlı sonunda kraldan bıkmış ülkesine dönmesini istemiştir. Kral dönmemekte ısrar edince sonunda zorla gönderilmek istenmiştir. Bender’e gelen yeniçerilerle kralın askerleri arasında çatışma çıkmıştır. Elde kılıç savaşan kral bir ara tökezleyince yakalanmıştır. Ama gene dönmemiştir. Bu olaya İsveçliler “Kalabaliken i Bender” yani “Bender’de kargaşa” derler. Sözcük bu olaydan sonra İsveççeye girmiştir.
Söz kraldan açılmışken, bugünkü kralın yer olmayan bir kafeden geri döndürülebileceği savının da ayrı bir abartı olduğunu söylemeliyim..
Bir kitap fuarı reklamı olan bu videonun tek bir kitap okunmadan yapılması büyük talihsizlik. Yoksa gerçekten hoş ve öğretici bir film olabilirdi.
İsveçlilerin Kitap okumalarını öven meslektaşımız Engin Deniz kardeşimizin “birkaç gün daha” sürecek olan online kitap fuarından hiç değilse benim “İsveççenin Türkçe İle Benzerlikleri” ve “İsveçlilerin Türk Kökenleri” isimli kitaplarımı alıp okumasını salık veririm. O zaman bu filmin çok daha güzelini ve doğrusunu yapacağına eminim.
Tüm genç filmci kardeşlerimize iyi bir ön çalışma, araştırma olmadan iyi bir film çekilemeyeceğini, altını çizerek, anımsatmak isterim.