Oyunun bittiğinin itirafı
Hovarda Türkiye, hangi nidalar eşliğinde şov yaparsa yapsın, ciddi bir finansal kriz yaşıyor. Bu kabul edilmese de, son yıllarda gelmeyen kaynak, geri ödenmesi gereken rakamların oluşturduğu finansal baskı, piyasadaki nakit sıkışıklığı her yönüyle kendisini hissettiriyor.
Önümüzdeki süreçte terörden komşularla ilişkilere, teşviklerin hayata geçmesinden firmalarımızın ayakta kalabilmesine, tüketicilerin iflasından istihdam problemine, doların değerinden faiz gerçeğine kadar her alanda bunun etkilerini iliklerimize kadar yaşayacağız.
Türkiye’nin bu duruma gelmesinde AKP hükümetleri birinci dereceden hatalı ve sorumludur. Fakat şunun da altını çok net çizmek gerekir ki, yanlış politikaları uygulayanların varlığı dahi, ortadaki problemin gerisinde kaldı.
Yani AKP iktidarının varlığının yarattığı hatalar zinciri, sorunların dahi arkasına düştü. Problemlerimiz bu iktidarın ve mensuplarının varlığını dahi aşmış vaziyette. Bugün iktidarı bıraksalar, ortaya çıkarttıkları hasar, düzeltmesi çok zor bir boyuta erişti. Yani Türkiye’nin sorunu, bu iktidar olmasının da ötesine geçti.
Reel piyasalar açısından konuya baktığınızda kimse ödeme yapamıyor, esnaf defaten yapılandırılmasına rağmen tekrar vergi ve prim affı talebiyle ortaya çıkıyorsa, hem sorunların ağırlaşarak sürdüğünün göstergesidir; hem de yarına ilişkin fikir veren bir gelişmedir.
Bu ülkede hiçbir sorun çözülmedi. Sadece legal ya da illegal (net hata noksan) para girişiyle finanse edildi. Ve bugün artık brüt dış borcu 411 milyar dolara ulaşan, pozisyon açığı 400 milyar dolar olan, toplam ekonomik büyüklüğü de 750 milyar dolar düzeyinde bulunan ülkemiz finanse edilemiyor. Çok ciddi bir kaynak sıkıntı ile karşı karşıyayız ve yediğimiz paraları ödememiz gerekiyor.
Bankaların operasyonel hizmetleri ve şubelerini istihdam sayısıyla birlikte azatlaması da gelecek döneme ilişkin bir fikir veriyor. Eğer iktidar yeni para piyasası adı altında kontrolsüz para basmaya hazırlanıyorsa, bunun anlamı hem ‘çok çaresizim’ hem de ‘biraz daha batalım bakalım’ cinsinden bir ifadedir.
Daha önce Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcı Mehmet Şimşek’in, bankacılık dengelerinin yeni kredi verme olanağının kalmadığını göstermesine ilişkin itirafı bir yanda, fütursuzca varlık barışı çalışmaları öte yanda sıkıntının boyutlarını da ortaya seriyor.
Vatandaşa, iyi bir şey yapıyormuş gibi sunulan bu finans arayışı, son olarak BDDK Başkanı’nın itirafıyla esasen bir kez daha ortaya konuldu.
BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda, varlık barışının ekonomiye, dolayısıyla bankacılık sektörüne taze kaynak girişi sağlayarak kredi imkânlarını artıracağını tahmin ettiklerini söyledi. Bu, para kalmadığının itirafıdır. Peki sorun sadece finansal mı?
Bir tarafta gelecek dünyanın ekonomik düzeninde bölge ülkelerine yanaşma ihtiyacı, öbür tarafta borçlu olduğumuz ve bugüne kadar paralarını yediğimiz ülkeler…
Hadi kurun dengeyi… İşte ekonomik bağımlılığın, geleceği karartan faturası… Seçim noktasındayız. Ya güvenli geleceğimiz ya da hızlandırılmış ekonomik kriz. İşte 14 yıllık yanlışın final sahnesi.
Not: Yıllık izin nedeniyle yazılarımıza bir hafta ara veriyoruz. 18 Temmuz 2016 Pazartesi günü ilk yazıyla buluşana dek, tüm okurlarıma saygılarımı sunuyor ve görüşmek üzere diyorum.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr