Soner Polat
Soner Polat Köşe Yazısı

Bir çılgın Türk daha

Türk olmak gerçekten zordur. Türk genellikle tek başına yürür. Büyüklüğü de buradan gelir. Ne kadar başarılı olursa, çevresinden o kadar büyük tepki alır. Hani derler ya, “zebaniye ihtiyaç yok; onlar birbirlerini halleder!” Ama yine de güzeldir Türk olmak; tek başına meydan okumaktır hem dünyaya hem de dost geçinenlere! Türk olmak, tek başına dünyadaki en büyük mutluluk kaynağıdır. Atatürk boşuna mı söylemişti: “Hayattaki en büyük servetim, Türk olarak doğmamdır!”

Sevgili Hocam Prof. Dr. Sayın Metin Kale göndermeseydi, haberim olmayacaktı. Bu büyük Türk evladını tanımayacaktım. Onun onurlu hikâyesi tüylerimi diken diken etmeyecekti! Prof. Sayın Çiftçioğlu bizden biri! Türk’ün onur abidelerinden birisi! Cumhuriyet’in büyük gurur kaynağı olan bu zarif Hanımefendi’yi size de tanıtayım. Hocam Sayın Kale’ye teşekkür ederek yazısını naklediyorum. Sadece ara başlıklar bana aittir:

PROF.DR. NEVA ÇİFTÇİOĞLU

Doç.Dr. Neva Çiftçioğlu gerçek bir Türk hanımefendisi! Finlandiya’da doçentlik unvanını alan ilk yabancı! Kendisi kireçlenmenin müsebbibi olan ve nanobakteri adı verilen mikrobu bulmuş.

Bu buluşu nedeniyle dünyanın her yerinden davetler, ödüller almış… 2,5 yıldan beri NASA’da (Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi) çalışan ilk Türk Bilim Kadını. Önümüzdeki yıllarda da kalp ve böbrek hastalıklarının teşhisine ilişkin, patenti yüzlerce milyon dolar değerinde önemli bir buluşu açıklanacakmış. Buraya kadar çok güzel!

TÜRKİYE ONU TANIMALI!

Ama Türkiye onu tanımıyor. Türk yetkililerden aldığı tek bir tebrik bile olmamış! Bilim dünyasında ona “Türklüğünden vazgeç, daha çok parla” diye akıl verenlere, o inatla “asla” demeye devam ediyor…

Türk olması büyük sorun olmuş. Finlandiya’da Türk olduğu hiç anılmamış. Vatandaşlık başvurusu bile yapmamış ama onu hep Finli gibi tanıtmışlar dünyaya. Mesela NASA’ya gittiğinde, “NASA’ya giren ilk Finli” diye başlık atmış bir gazete!

1996’da başarılı bilim insanlarının bulunduğu bir törene çağrılmış; bu törende Türk bayrağının altına gittiğinde, onu oradan alıp Finlandiya bayrağının altına almışlar. Çok ağırına gitmiş bu! 1996 yılında Finlandiya Hükûmeti buluşunu bilim dünyasına açıklamak üzere ABD’ye göndermiş. New York’ta bulunan dünyanın dört büyük laboratuvarından biri olan Cold Spring HarborLaboratories’e gitmiş.

MARS’A GİTME ÖNÜNE BAK!

Meğerse Amerikalılar da o dönemde aynı bakteriyi Mars gezegeninde bulmuşlar. Bunun üzerine birlikte Astrobiyoloji Enstitüsü’nü kurmuşlar. Bulduğu bakteriyle ilgili olarak ABD’de kurulan büyük bir firmanın da sahiplerinden biriymiş.

Firmanın CEO’su “senin Türk olmandan yoruldum” diyerek kendisine ABD vatandaşlığına geçmesini önermiş. Yanıtı kısa ve öz: asla! Ve ekliyor: “Ben milliyetçi olduğumu bilmezdim, ama dışarıda kalınca insan ülkesinde kızdığı şeyleri bile özler hale geliyor…” Şaşırıyorlar Amerikalılar. “Sana hiç kimse sahip çıkmıyor; sen neden Türk olmakta ısrar ediyorsun?”diye soruyorlar kendisine…

MEMLEKETTE MANZARA-İ UMUMİYE

Ankara Tıp Fakültesi’nde asistan iken doktorasını bitirmek üzereymiş. Astım hastalığı hakkında bir tez hazırlamış hocalarına sunmuş. Bölüm başkanı olan hocası tezi herkesin gözü önünde çöpe atmış. O çöpe atılan tezi birkaç yıl sonra tıp dünyasının üç büyük bilimsel dergisinden birinde yayınlanmış. Ankara ona doçentliğini vermediği için Finlandiya’da doçentlik unvanı alan ilk yabancı olmuş.

Finlandiya’da bakteri çalışmaları yaparken Bilkent Üniversitesi Rektörü ve Genetik Bölümüne başvurarak “gelin bunu birlikte yapalım, patenti Türkiye’ye ait olsun” önerisini yapmış. Gelen yazılı yanıtta “siz galiba iş arıyorsunuz” deyip kabul etmemişler.

Hacettepe Tıp Fakültesi de “bu bizi aşar” demiş. Hasrete dayanamayıp Türkiye’ye dönmüş ve Başkent Üniversitesi’nde çalışmaya başlamış. Kendisine mikrobiyoloji kliniğinde 9 ay boyunca dışkı tahlili yaptırmışlar. Sonunda Finlandiya’daki profesörü “sen orada ziyan oluyorsun” diyerek isyan etmiş ve Türkiye’ye onu almaya gelmiş…

''Bana yurt dışında Everest’in tepesine bayrak diken kadın gözüyle bakıyorlar, ama bugüne kadar hiçbir Türk yetkilisinden tebrik almadım. Sadece bir kişi, nasıl oldu bilmiyorum, İskandinav Tıp Ödülünü kazandığım zaman, Ziraat Bankası eski Genel Müdürü bir tebrik kartı gönderdi, hâlâ saklarım.'' diyor bu değerli Türk Bilim Kadını…

Efendim, işte özveri, başarı, onur ve gurur dolu bir yaşam öyküsü! Sevgili Hocam, biz Türkler seninle gurur duyuyoruz. Bizleri görmesen de, tanımasan da senin daha büyük başarıların için dua ediyoruz. Asla yalnız değilsiniz… Hiç şüpheniz olmasın, bu millet gerçek evlatlarını günün birinde mutlaka bağrına basar. Yolunuz ve bahtınız hep açık, başarılarınız daim, rüzgârlarınız insaflı olsun. Tanrı sizi korusun…

Gezegeni aşan başarılarınız ve yüce gönüllülüğünüz önünde saygıyla eğiliyoruz, efendim…

Amiral Soner Polat

ulusal.com.tr

türk Bir daha çılgın