Macaristan Başbakanı Victor Orbân’ın kurumsallaşmış cehaleti
Uşak efendisinden daha zalim olur… Ülkesine sığınan mültecilere işkence eden Macaristan Başbakanı Viktor Urbân Brüksel’de bir basın toplantısı düzenliyor. Efendilerine yaranmak için tarihi gerçekleri çarpıtıyor… Türk’e vurmanın Avrupalı küstahların gözüne girmenin en kolay yolu olduğunu sanıyor… Şu ucuz sözler ağzından dökülüyor: “Osmanlı tecrübesi Macar halkına çok büyük sayıda Müslüman mülteci kabul etmemeleri gerektiğini öğretti!” Vah zavallı vah!
CEHALETİN DE BİR SINIRI VARDIR!
Osmanlı Devleti’ni birçok yönden eleştirebilirsiniz… Ama kendine sığınan insanları koruma konusunda dünyada Osmanlı’dan daha saygın bir devlet yoktur! Osmanlı bu alanda bir dünya markasıdır. Hiçbir ülke yanına bile yaklaşamaz!
Kanuni Sultan Süleyman 1526 yılında Macaristan’ı Osmanlı topraklarına katar… Bu tarihten sonra başta Avusturya’da inim inim inleyen Protestan Macarlar olmak üzere çok sayıda Avrupalı Osmanlı adaletine sığınır. Bunlar içinde Yahudiler, İsveçliler, Katolik Polonyalılar, Beyaz Ruslar, Kazaklar, Kırımlılar, Gürcüler ve çok sayıda diğer Avrupalılar vardır. Daha önce İspanya’dan ülkemize göç eden Yahudilerden söz bile etmiyorum! Bu kadar bilgisiz bir zat-ı muhteremin Macaristan’da başbakan olması, zaten kendi başına mülteci dramını açıklamaktadır…
OSMANLI ASLA MÜLTECİLERİ İADE ETMEDİ!
Osmanlı zayıf olduğu dönemlerde bile Rusya, Avusturya, Prusya ve Polonya gibi ülkelerin ağır baskısına rağmen mültecileri geri göndermemiştir! Mülteciye sahip çıkmayı bir namus ve haysiyet meselesi olarak addetmiştir!
Dilerseniz, Prof. Dr. Kemal Çiçek’i hep birlikte dinleyelim: “19. yüzyılda 1848 ihtilallerinden kaçan binlerce Macar ve Leh milliyetçisi Osmanlı devletine sığınmıştı. Avusturya ve Rusya ısrarla bu mültecilerin iade edilmesini istedi. Osmanlı Sultanı Abdülmecid mültecilerin Osmanlı askerinin kardeşliğine güvenerek iltica ettiklerini belirterek, “Bu insanları Avusturyalılara veyahut Ruslara teslim etmek canlarını çok büyük tehlikeye atmak demek olup, bu ise Yüce Osmanlı Devleti’nin şan ve şerefine hiç yakışmayacak bir davranış olur” dedi.
Sultan Abdülmecid’in şu sözleri ise tarihe geçmiştir:
“Ecdadımın altı yüz seneden beri bunca fedakârlıklarla muhafaza ettiği himâyet hakkında Avrupa bizden nez’etmek mi istiyor. Bu hakkı zâyi ettikten sonra bana saltanatın dahî lüzumu yoktur.”
İşte bu kadar! Viktor Urbân bu sözleri çerçeveletip duvarına asmalı!
Osmanlı gelen her mülteciye devlet konuğu muamelesi yaptı! Hem güvenliğini sağladı hem de tüm masraflarını devlet hazinesinden karşıladı… Osmanlı, dünya tarihinde mülteciler için özel bir teşkilat kuran ilk devlettir. “Mühacirin Komisyonu” adı verilen bu teşkilat, mülteci sorununun çözümünde kurumsal nitelikte önemli çalışmalar yapmıştır.
TÜRK VE AVRUPALI
Türkiye Danimarka nüfusundan daha fazla sayıdaki mülteciyi ülkesinde barındırıyor! Sadece Suriyeli mülteciler için harcadığı para 6 milyar dolar! BM ise tüm mülteciler için yalnızca 1,3 milyar dolar masraf yaptı… Vahşi ve küstah Avrupalının bu konuda Türklere vereceği hiçbir ders yoktur! Değil Macar bozuntusu, Avrupa ülkelerinin toplamı bu konuda Türk’ün tırnağı bile olamaz!
Laf kalabalıkları, CNN/BBC dalavereleri ile ya da tarihi bilgileri ters yüz ederek bu gerçekleri değiştiremezler! Düşene el uzatmak Türk’ün genetik kodlarına girmiştir. Yoksul ve kimsesizlere sahip çıkmak yaygın bir Türk geleneğidir…
Kölelik ve ırkçılık Türklerde hiçbir zaman yaşam alanı bulmamıştır. Bu o kadar öyledir ki, şairlerimizin mısralarında bile hemen göze çarpar. Usta Şair Mehmet Emin Yurdakul’un “Bırak beni haykırayım!” adlı şiirinden kısa bir kesit sunalım:
Ben en hakir bir insanı kardeş sayan bir ruhum!
Bende esir yaratmayan bir Tanrı’ya iman var.
Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar…
Atalarımız dün öyleydi, bizler bugün öyleyiz, gelecek nesillerimiz de öyle olacaktır. Eğer, başta Macar Başbakanı olmak üzere Avrupalı zalimler insanlıktan biraz nasiplerini almak istiyorlarsa, Türk tarihini çok iyi incelesinler…
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr