Saldırma değil sarılma zamanı
Halkımız büyük bir özveri ile yangınların söndürülmesine çalışıyor. Kendileri ormanda söndürme çalışmalarında ol(a)mayanlar, yardım topluyorlar. Köyler dayanışma içinde. Kendi köyüm Milas-Bafa'da her partiden esnaf, halk para topluyor, kamyon, TIR, traktör sahipleri yardım taşıyor. Başta muhtar olmak üzere, gençlerimiz dağlarda nöbet tutuyor, ormanlarımızı koruyor, şişe, cam kırıklarını topluyor... Büyük bir azim ve kararlılıkla mücadele ediliyor.
Öte yandan birçok yurttaşımızda öfke, çaresizlik, moral bozukluğu görülüyor. Milas Ören'deki bir dostum yangının ancak kendi kendine söneceğini, havadan müdahale edilemediğini, etkin bir önlem alınamadığını büyük bir moral bozukluğu ve umutsuzluk içinde anlattı. Yardım götüren bazı araç sahipleri yangın bölgelerine ulaşamamaktan şikayetçi.
Bir de, "yangın" dediğiniz anda suçlamaya başlayanlar var. Bu tavır asıl suçluları gizliyor. Asıl suçlu PKK ve ardındaki azmettiriciler kara propaganda, psikolojik savaş ve kışkırtmada bu rüzgarı arkasına alıyor...
Olay Nasreddin Hoca'nın Hırsız fıkrasına benziyor:
Gece Hoca'nın evine hırsız girmiş, eşeğini çalmış. Hoca sabah durumu farkedince komşularına söylemiş. Komşular başlamışlar Hoca'yı suçlamaya:
- Kapıya neden iyi bir kilit takmadın
- O kadar derin uyumasaydın
- Eşeği güvenli bir ahıra koysaydın
Hoca'nın sabrı taşmış:
-Yahu komşular. Anladım, tamam da hırsızın hiç mi suçu yok?!.
PKK açıkladı, kasıtlı bilinçli ve sistemli olarak yangın çıkarıyorlar... Ve şimdi milletin Nasreddin Hoca ile komşularının tartışmasını izler gibi sırıtıp duruyorlar... Hem suçlu hem güçlüler. Tam da yavuz hırsız ev sahibini bastırır" dedikleri gibi, suçlunun zeytin yağı gibi üste çıkması hali. İşledikleri suçlarını zarar verdikleri kimselere yüklemeye çalışma durumu.
Suçlu suçu işleyendir. Kibriti, çakmağı çakanlar ile onu azmettirenlerdir.
PKK'lı "Ateşin [O] Çocukları sözlü yazılı edepsiz açıklamalarda bulunup, kabararak suçlarını üstleniyorlar. Sonra milleti, ülkeyi, devleti suçlayıp üste çıkmaya çalışıyorlar.
Olağanüstü haller, olağanüstü önlemler gerektirir. Her alanda olağanüstü önlemler alınmalıdır. Önlem alırken sebep ve sonuç göz önünde bulundurulur.
Bir hastalığı, sorunu çözmek için nedenleri belirlemek, teşhis koymak ve tedaviye geçmek gerekir.
NE YAPMALI?
İvedi bir şekilde ormanlardaki yangınların söndürülmeli. Bunun için tüm diğer ikincil masrafları kısıp, en etkin yangın söndürme araç gereçlerini almak, üretmek gerekiyor. Yangınla mücadele edecek insan gücü bulmak, eğitmek ve seferber etmek çok daha önemli. Örneğin askerlere yeterli eğitim verilerek onlardan yararlanma yollarının bulunması özellikle böyle kapsamlı yangınlarda büyük önem taşıyor.
En başta, ABD üslerinin kapatılması, Esad'a Esed denip durulmaması, Suriye ile dostluk, PKK'nın ve yan örgütlerinin hortlamamak üzere yok edilmesi ŞART...
Yangın çıkmaması ve çıktığında hemen söndürülebilmesi için en başta olağanüstü yasal önlemler lazım. Bana göre suçu sabit görülen kundaklayıcılar, yok ettikleri canlıların bedelini canlarıyla ödemelidirler. Bu tür olağanüstü hallerde uygulanmak üzere ölüm cezası geri getirilmelidir. Orman yangını çıkaranlar asılmamalı, kesilmemeli, kurşuna dizilmemeli, yaktıkları bir kazığa oturtularak cezaları verilmelidir.
Heryıl çıkan yangınlardan ve hele bu son yangın felaketinden dersler çıkarılmalı, yangınlar, doğal felaketler konusunda etkin bir devlet siyaseti geliştirilmelidir.
Kundakçılara karşı, gözetleme kuleleri, kameralar, nöbetçi ormancılar yetiştirilip görevlendirilmelidir.
Güçlerimizi doğru hedeflere yönlendirmeliyiz. Ormanlar yanarken yeni orman kurma hazırlıkları yapan dostlarımız var. Orman kurmak ne güzel ama şimdi olanaklarımızı ona mı yönlendirmeliyiz?
Prof. Dr. Üstün Dökmen sosyal medya hesabında yaptığı açıklamasında bu konuyu ele almış. Olayı, hasta çocuğu can çekişen bir aileye "yeni çocuk yapın" demeye benzetiyor. Bir de fıkra anlatıyor:
Bir kuş ailesinin ana babası yuva çok boklandığı için yeni bir yuvaya geçmek istemişler. Yavru kuş itiraz etmiş:
"Sizde bu göt oldukça ve yuvaya sıçma huyundan vazgeçmedikçe o yeni yuvayı da pisletirsiniz".
EN ÖNEMLİSİ:
Şu anda siyasi kırgınlıkları, kızgınlıkları, kavgaları bir yana koyma zamanıdır.
İktidar muhalefet çatışmasında bir ateşkes yapalım. Kara propagandalara, psikolojik savaşa, kışkırtmalara, fitne, fesata izin vermeyelim... Ortak düşmana karşı, ortak sorunumuzu çözmede, ülkeyi saran yangını söndürmede birleşelim.
Çok istersek şu karabasanı defettikten sonra kaldığımız yerden kavgaya devam ederiz gene...
Ama artık zaman saldırma değil, sarılma, yaraları sarma zamanıdır.