Büyümeyle coşma; ders çalış
Türkiye yılın ikici çeyreğinde de yüzde 5,1’lik bir büyüme yakaladı. Ortalamaya bakıldığında fena bir sonuç gözükmüyor. İşin bu tarafıyla sevinebiliriz. Ama en önemlisi bu büyümenin nasıl geldiğidir.
Çünkü bu analizi yapmazsanız, bugün atılan sevinç nidalarını sonra pişmanlık olarak yaşarsınız. Zira yılın başında bilhassa KOBİ’lerimiz adına bir tavsiyede bulunmuştum. Satamayacağınız malın yatırımını yapmayın.
Eğer büyüme rakamı gerçekse ne yazık ki korktuğum bu ihtimalin güçlendiğini söyleyebilirim. Bakanlar hamasette yarışıyor ama büyümenin nereden kaynaklandığına baktığınızda şişmeyi görüyorsunuz.
Yüzde 5,1’lik büyümenin yarısından fazlası, yüzde 2,9’u yatırımlardan oluşuyor. Şimdi bu başlık çok kritik. Yatırımdan neyin kast ediliyor olduğuna mutlaka açıklık getirilmesi gerekiyor. Eğer kamu yatırımlarından bahsediliyorsa, kıt kaynakların doğru kullanılıp, kullanılmadığına, yani kısa zamanda katma değer yaratacak işlerin tercih edilip edilmediğine bakmamız gerekiyor.
Zira yol, köprü ve benzeri yatırımlarsa bu başlığın alt dilimleri, Ukrayna’nın yaptığı hataya düştük demektir. Şayet yatırımları işletmelerimiz yaptıysa, 220 milyar doları aşkın borcu olan sektörün, hangi gelir kaynaklarına ve pazara güvenerek bu yatırımı yaptığına mercek tutmamış gerekir.
Şayet daralan dünya pazarına ilaveten, birim başına düşen ihracat oranlarımıza güvenerek bu riske girdiysek, firmalarımıza dolaylı olarak da Türkiye’ye kötülük yaptık anlamına gelir. İç pazarın hacminin düşük olduğunu biliyoruz. Büyümedeki ihracatın payı da sadece yüzde 1,7...
Yılın başında ortaya koyduğum uyarı buydu. ‘Satamayacağınız malı üretmek için yatırım maliyetine girerseniz, o yatırım size normal maliyetinin üzerinde rakamlara neden olur ve ödemeler dengenizi bozar’ uyarısı önemliydi. Çünkü bedeli batan firmalar, işsizlik ve kredi kullanılan finans sektörüne darbe olur.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi orta vadeli programın hedeflerini tutturacağını söylüyor lakin, sene başında program açıklanırken, büyümenin ihracatla elde edileceği vurgusu vardı. Görünen o ki, yatırımla ya da aktarılan kredilerle sağlanmış.
Bugünden ders çalışmazsak, elimizdeki rakam ya da oran, hiçbir sorunu çözmez. Aksine bu yapısıyla ikinci bir sorun olarak karşımıza gelir. Çünkü sinsice ilerleyen bir dolar riski var. Bugünkü seviyeler kimseyi kandırmasın. Buradaki dolar talebiyle ortaya çıkacak bir oynama, bambaşka sıkıntılarla yüzleşmemize neden olur.
Sözün özü; bir rakam yakalandı, güzel. Ama bunu yine hamaset ve boş beylik laflar ederek, ucuz kahramanlıklar adına harcamak yerine, ders çalışacak vakit kazandığımız şeklinde yorumlayalım. Zira bu karne geçmez. Rakam ne olursa olsun.
Çetin Ünsalan