Afrika’da Çin Çağı
Avrupa tarafından köle ticaretiyle sömürülmeye başlanan Afrika kıtası, 1884-1885 Berlin Konferansıyla birlikte Avrupalı güçler tarafından paylaşılmıştı.
Afrika toplumunu köleleştiren Batılı emperyalistler etnik ayrılıkları kullanarak, toplulukları birbirine kırdırmış ve insanlık tarihinin en büyük katliamlarına neden olmuştur. Kıta ülkelerini sömürgeleştirerek, doğal kaynaklarını talan etmiş, kıta üzerindeki zenginlikleri kan üzerine inşa etmişlerdi.
21. yüzyılın başında, Avrupalı “beyaz adamın” Afrika’yı ırkçı bakış açısı ile sömürmesi, doğal kaynaklarını talan etmesi ve özgür yaşam haklarının elinden alınarak bir eşya gibi ticaret malzemesi olarak kullanmasının sonuna gelinmiştir.
EŞİTLİKÇİ VE PAYLAŞIMCI UYGARLIK
2000’li yılların başında yükselişe geçen ve yeni bir dünyanın habercisi olan Çin, Asya çağını başlattı.
Afrika elbette bu yeni dünyanın dışında kalamazdı. Fransız emperyalizminin zincirlerini kıran Afrika ülkeleri birer birer Asya’ya yöneldiler. Başını Çin, Rusya ve Türkiye’nin çektiği Asya’dan yükselen Çağdaş Uygarlık Dünyası, Afrika’yı talan eden bu emperyalist kampın karşısına çıktı.
Bugün ekonomik alanda Afrika’nın birinci ticaret ortağı Çin. Fransa Afrika ile ticarette ilk 5’in içinde bile değil. Askeri alanda ise birinci Rusya, ikinci Çin. Türkiye son yıllarda ekonomik ve diplomasi alanında önemli yol katletti. 2003’te 3,6 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2017’de 20,6 milyar dolara ulaştı. Keza, 2009’da Afrika’da 12 Türk büyükelçiliği bulunurken 2018’de bu sayı 41’e çıktı.
KAZAN-KAZAN İŞBİRLİĞİ
Asya-Afrika arasındaki ilişkilerin temelinin atıldığı 1955 Bandung Konferansı’nın 60. yıldönümünde, 22 Nisan 2015’de Endonezya’nın Başkenti Cakarta’da toplanan Asya-Afrika Zirvesi’nde ÇHC Devlet Başkanı Xi Jinping, Kazan-Kazan politikasının esaslarını ortaya koyan bir konuşma yaptı. Xi Jinping “Kazan-Kazan işbirliği çerçevesinde yeni tip uluslararası ilişkileri öne çıkarmalı, daha adil ve eşitlikçi bir uluslararası düzeni teşvik etmeliyiz... Asya-Afrika dayanışmasını derinleştirmeliyiz... Bütün ülkelerin egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne, toplum sistemlerini özgürce seçebilmelerine saygı göstermek zorunludur...” diyordu.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in ifade ettiği gibi; hayatın her alanında ekonomik, kültürel ve siyasî zenginlikleri paylaşmak var. Sen de kazan ben de kazanayım var. Çinli şirketler Angola’da petrol, Zimbabve’de uranyum, Kongo’da kobalt, Zambiya’da bakır çıkarıyor, Mozambik’te orman kesiyor. Malları limanlara ulaştıracak yol yapıyor, Kenya, Etiyopya, Tanzanya, Uganda, Cibuti ve Ruanda’yı birbirine bağlayacak demiryolu inşaatı başlıyor ve devlet binaları, okullar, hastaneler, sosyal tesisler yapıyorlardı.
AFRİKA İLE ‘ON BÜYÜK İŞBİRLİĞİ PROGRAMI’
Xi Jinping, Aralık 2015 yapılan Çin-Afrika İşbirliği Forumunun Johannesburg Zirvesinde yaptığı konuşmada: Sanayileşme, tarımın modernizasyonu, altyapı, finansal hizmet, yeşil kalkınma, ticaret ve yatırımın kolaylaştırılması, yoksulluğun azaltılması ve halkın refahının iyileştirilmesi, halk sağlığı, insanlar arası değişim, barış ve güvenliği içeren “On Büyük İş Birliği Programını” açıkladı. Xi Jinping, Eylül 2018 Pekin Zirvesi'nde de, Afrika’da “Sekiz Ana Girişim”i şöyle sıraladı: Endüstriyel teşvik, altyapı, ticaretin kolaylaştırılması, yeşil kalkınma, kapasite geliştirme, sağlık, insan değişimi, kültürel etkinlikler, barış ve güvenlik girişimi.
Çin, arka arkaya 11 yıl boyunca Afrika'nın en büyük ticaret ortağı olmayı sürdürmeye devam ediyor. Son yıllarda, Çin'in Afrika tarım ürünleri ithalatı yılda ortalama yüzde 14 oranında artarak Çin'i bu kategorideki en büyük ikinci ithalatçı haline getirdi; Çin de kazanıyordu, Afrika da kazanıyordu. Çin alt yapı alanında da birinci sıradaydı: Afrika'da Çin'in yardımıyla inşa edilen karayolları ve demiryolları 6.000 kilometreyi aştı; 20'ye yakın liman, 80'den fazla büyük elektrik tesisatı, 130 sağlık kuruluşu, 45 spor tesisi ve 170'den fazla okul inşa edilmiş; son olarak, Çinli şirketler Afrika kıtasında 4,5 milyondan fazla istihdam yaratmıştır.
Afrika artık bir yola girmiştir. Bu yönelişi yağmacı emperyalist güçler durduramayacaktır. “Daha iyi bir dünyayı yeniden kurma” iddiasıyla, “alternatif kuşak ve yol projesi” başlatacaklarını ilan eden G7’nin emperyalist ülkelerinin Çin ile yarışacak ne kaynakları ne de bir gücü vardır.
Bunun yanında, son yıllarda Asya’nın öncü güçlerinden Rusya’nın da Afrika’da önemli bir güç kazandığını görüyoruz.
Devam edecek…