Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

Uyusun da büyüsün

Türkiye’nin ikinci çeyrekteki büyümesi yüzde 4,4 olarak açıklandı. Beklentilerin üstünde olduğunun altı çizilirken, kesintisiz büyümenin de 45 aya ulaştığı ifade edildi. Üstelik bu büyüme haberleri medyamız tarafından ihracat ve üretim görüntüleri eşliğinde aktarıldı.

O zaman ülkenin nasıl büyüdüğüne şöyle bir göz atalım. Yine aynı büyüme rakamlarının alt başlıklarına baktığınızda, yani yine devletin rakamlarını doğru okuduğunuzda kim büyümüş?

2013 yılının ilk 6 ayında en hızlı büyüyen sektörlerde başı yüzde 15,2 ile oteller ve lokantalar çekiyor. Kârlılık başlı başına bir tartışma konusu da olsa, hizmet sektörü kaynaklı bir lokomotifimiz var. Hadi reel sektördür anlaşılabilir.

Gelelim ikinci ve üçüncü sırada en çok büyüyen sektörlere… Yüzde 7,9 dolaylı ölçülen mali aracılık hizmetleri, yüzde 7,5 ile de mali aracı kuruluşların faaliyetleri… Haberi sunarken verilen üretim ve ihracat görüntülerinin konusunda durum ne?

İlk 6 ayda imalat sanayii cari fiyatlarla yüzde 4,3, sabit fiyatlarla da yüzde 2,5 artış yakaladı… Nitekim toplamda yüzde 4,4 oranında büyüme yakalanan ikinci çeyrek rakamlarında ihracat mallarındaki artış ise sabit fiyatlarla yüzde 1,2’de kaldı.

Neticede halen rakamlar üzerinden ülkeyi aldatmanın peşinde koşan birileri var. Ülkenin büyümesi elbet sevindiricidir. Ama mutlaka ‘nasıl’ sorusunun sorulması gerekir.

Çünkü gözüken o ki, hızla bozulan iç ve dış barışımız nedeniyle topun ağzında olan bir sektörle, 2014 yılında geri dönüşlerden kaynaklanacak bir hareketliliğin beklendiği mali piyasalara belinizi bağlıyorsanız, siz ölmüşsünüz, ağlayanınız yok demektir.

Üretmeden elde ettiğiniz büyümenin hiçbir anlamı yoktur. Sadece rakamlarınızı kurtarır, vatandaşın batışını gizler. Tıpkı 10 bin 841 dolar olarak açıklanan kişi başı gelirin olduğu ifade edilen ülkede 12.5 milyona yakın insanın yatağa aç girmesi gerçeğinin değişmediği gibi.

Eğer rakamlar, üretimden kaynaklanan katma değer odaklı değilse, dış satımlarla ülkeye para getiremiyorsanız, yoksulluk ve açlık sınırında yaşayan ağırlıklı bir nüfusunuz varsa, büyümenin de kişi başı gelirin de anlamı yok.

Zira rakamlar yenmez. Yıllardır rakamlara inat sokakta artan işsizlik ve sefalet de bunun kanıtı. Yine de bir sakınca görmüyor ve doğrunun bu olduğunu düşünüyorsanız, daha önce de yazdım, az bile söylüyorlar. Ben sizin kişi başı gelirinizi 40 bin dolar yaptım. Güle güle sürünün…

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

da