Ekonomide değişmeyen Titanik kafası
Dünya ekonomisi hızla büyük bir krize koşuyor. Aslında 2008 krizi sonrası dünyada beklenen ikinci dip dalgaya doğru ilerliyoruz. Bu arada son 13 yılı boşa geçirip, el parasıyla düğün bayram yapan bizim gibiler de, kendi hatalarına gözlerini yummuş; dünyanın kendilerine kötülük yaptığını düşünüyor.
Aslında yüzde 100 haksız değiller. Bizim gibi ülkelerin borca batırılarak, dünya ekonomisinde karlılığın kurbanı olması onların planıydı. Bizim şanssızlığımız, bilgisiz, yetersiz ve dünya ne derse doğru kabul eden, niyetini bilemeyeceğimiz insanlar tarafından yönetilmiş ve bunun en büyük kurbanı olmuş durumumuz.
Eğer cahilseniz ya da ihtiraslarınız varsa size söylenen yalanlara inanırsanız. Daha da kötüsü o inandığınız yalanları bir süre sonra kendi gerçeğiniz sanmaya başlar; sizi bu yalana ilk inandıranla bile kavga etmeye başlarsınız. Türkiye’nin durumu bu...
Her şeye rağmen ortada büyük bir utanmazlık var. Bir Titanik sınıfçılığının 21. yüzyılda halen bu adamlar tarafından düstur kabul edildiğini görüyorsunuz. 2008 krizinden sonra dönemin İngiliz Dışişleri Bakanı, bu krizin faturasını gelişmekte olan ülkelerin ödeyeceğini kaçırmıştı.
Ama yıl 2015 utanmazlıkları halen devam ediyor. Bir avuç yöneticinin yaptıkları hatalar üzerine kurguladıkları karlılık tezgâhını, şimdi onun faturasını ödemekle yükümlü insanlara, kendi faturalarını da ilave ederek gönderiyorlar.
Adres yine aynı: İngiltere... İngiliz Financial Times Gazetesi, ekonomide kriz uyarısı yaptı ve gelişmekte olan ülkelerin acil kamu harcamalarını arttırması gerektiğini, paraları değer kaybederken, ithalatta ve yatırımlarda azalmanın tehlikeli bir döngü haline geldiğini yazdı. Kimin için tehlikeli?
Gazete, Türkiye’nin arasında bulunduğu bu ülkelerde kendi anladıkları yapısal reformları yapıp, gırtlaklarına kadar borçlu olmalarına bakmadan kamu yatırımlarını arttırıp, ithalata kaynak sağlamaları tavsiye ediyor.
Bu terbiyesizliğin, yüzsüzlüğün, Titanik faciasında fakir insanların üzerlerine basarak filika önceliğini almaya çalışan snop kafadan hiçbir farkı yok. Evet, yöneticilerimiz basiretsiz, bilgisiz, bizi size kurban etmiş, kumarbaz yapmış; borca batırmış olabilir. Çok arzu ediyorlarsa, gidip onlardan tahsilât yapsınlar.
Mevcut durumdan nasıl çıkacağı konusunda açmazları olan bizlere, biraz daha benden mal al, bunu da muhtemelen ‘para basıp ya da varlık satıp gerçekleştir’ diyemezsiniz. Derseniz, bunun adı utanmazlıktır.
Benim ülkemin yapısal reforma ihtiyacı var mı; var. Ama yarın daha güçlü bir ekonomi ve reel sektör yaratmak için. Benim ülkemin belli oranda kamu yatırımı yapması gerekir mi? Elbette gerekir; ama siz para kazanasınız diye değil. Mümkün mertebe ithalattan uzak durarak bu ihtiyaçları içeriden karşılayacak sistemleri kurmalı. Ama bugün, bu küstah öneriyle karşı karşıya kalabiliyoruz.
Biz bir hata yaptık; bedelini de çok ağır ödeyeceğiz. Fakat ardından oturup kendi yarınımızı kurarız. Sizin faturanızı üstlenmek zorunda değiliz. Biz, Türk milleti olarak, sizin de, bizde de bazılarının bize ait zannettiğiniz politikacılarla aynı değiliz. Burası Atatürk’ün ülkesi... Bize miras kalan ise bilim ile birlikte akıl... Ne kadarsa borcumuz öderiz; ama sadece kendi borcumuzu ve kendi aklımızla… Hadi başka kapıya...
Çetin Ünsalan