Acil para bulun tüketmemiz lazım
Türkiye 2015 yılına büyüme hedefiyle başladı. Olmaz dedik… Olmadı… Nitekim yüzde 5’in altında elde edilen noktanın, Türkiye için küçülme anlamına geldiğini Bakan Zeybekçi de itiraf etti.
Yılbaşında büyüme hedefinin lokomotifi olarak, ihracat belirlendi. Olmaz dedik… Dünya hızla resesyona koşuyordu; dünya pazarı ve ekonomisi daralıyordu; rekabet büyüyordu. Alternatif pazarlardan, bizim de eserimiz olan komşularımıza kadar tüm noktalarda sıkıntı vardı. Ticaret kan kaybediyordu. Rusya açmazı büyüyordu. Nitekim olmadı. İhracat verilerinden de bunu görmek mümkün.
Tekrar sıcak para geleceğini ve bu yolla büyümenin mümkün olabileceğini ilk ağızdan değil, ama piyasalar üzerinden pompalamaya başladılar. ABD parasal genişlemeyi sonlandırmış, faiz artırımına hazırlanıyordu; Avrupa Birliği’nin aylık 60 milyar avroluk paketine sarıldılar. Olmaz dedik…
Avrupa, ABD’den daha muhafazakârdır. Harcama yapmaz; üstelik Almanya’nın muhalefet şerhinin olduğu yerde Avrupa Merkez Bankası’nın söylediğinin de, yaptığının da kıymeti yoktu. Ayrıca böyle bir genişleme olsa da bu paranın Türkiye’ye gelmeyeceği, uluslararası raporlarda kırılganların en kırılganı olarak ilan edilmemiz nedeniyle belliydi.
Gelse ne olurdu? O da ayrı bir felaket… Gideri dolar, geliri avro olan sanayicimizin iflasına kapı aralardı. Nitekim olmadı… Ayrıca sanayinin faaliyet dışı kârlara yönelmek zorunda olması da hepsinin sağlaması gibiydi.
Hedefiniz yatırım değil; mümkünse tam kapasite çalışmak olmalı; yeni risklere girme zamanı değil dedik; çok kızdılar. Ama sanayici onlardan akıllı çıktı. Neyse ki…
Türkiye’nin şerbetli olduğuna inananlar en azından Arap sermayesinin bizi kurtarabileceğini iddia etti. Olmaz dedik… Gelen gideni karşılamayacağı için; petrol fiyatları nedeniyle bu ülkeler de sıkıntıda olduğu için mümkün değildi. Nitekim Suudi Arabistan borsasını tarihinde ilk kez yabancılara açarak, bunun da beklentileri karşılamaktan çok uzak olduğunu kanıtladı.
Adına net hata noksan denilen, adresi, kaynağı belli olmayan paralara güvendiler. Buradan bir nebze suni teneffüs sağlanıyor. Ama bu tehlikeli dedik; itiraz ettiler, etmeye devam ediyorlar. Fakat çok yakında terörün finansmanından, kara paraya kadar birçok suçlamaya muhatap kalma riskimiz raporlara kadar yansır hale geldi.
Şimdi Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi yeni bir hikâye yazma peşinde. Türkiye en az yüzde 5 büyümeli imiş. Aynı fikirdeyim; peki nasıl? İç tüketimle bu hedefe ulaşılacakmış. Daha sene başında lokomotif güç ihracat iken, bugün geldiğimiz nokta bu.
İnanmayacaklar ama bıkmadan söyleyeceğim. Bu da olmaz… Gırtlağına kadar borca batmış şirketler, vatandaş, patlamış kredi kartları, tüketici kredileri, tarihi rekorlar kıran icra dosyaları ortadayken, reel piyasalar nakit sıkıntısıyla kavrulurken, bu da olmaz.
Ama bunun bir sonucu olur. Tercümesinde ‘tek çare iç piyasa kaldı; zamlara hazır olun’ mesajını içeriyor. Bakan Zeybekçi’nin nezdinde, bu başarılı ekonomi palavrasını, halka yedirmeye kalkanlara tekrar söylüyorum. OLMAZ…
Peki her şeye olmaz diyorsak sonuçta ne olacak? Daralmayı, küçülmeyi, 12 yıllık hovardalığın faturasını ödemeyi kabul edeceğiz. Çok acı sonuçlarını yaşayacağız. Eğer akıllı isek ve yaşadıklarımızdan ders aldıysak, orta ve uzun vadede kalıcı çözümleri hayata geçireceğiz. O da bu zihniyetle olmaz.
Sınav yapmayı bile beceremeyenlerden, hiçbir ekopolitik gelişmeyi okuyamayanlardan, hayaller diyarında gezenlerden, takıntıları üzerinden siyaset yapanlardan, iç barışı bozmak için toplumu kutuplaştıranlardan sonuç beklemek ahmaklıktır.
Tek bir çıkar yol var. Gerçeğimizi ve yanlışımızı kabul edip, faturası öderken, birlik içinde yarını akılla kurgulayacağız. Yoksa yine söylüyorum, yine tekrar ediyorum, yeniden altını çiziyorum. Bugün bıyık altından güldüğünüz Yunanistan, karşımıza geçip kahkahalarla bize gülecek.
Çetin Ünsalan