Sebahattin Arslantürk
Sebahattin Arslantürk Köşe Yazısı

Türk fındığını kurtarmak için 7 önemli önlem

Türkiye'nin tarımsal ihracat geliri yönünden bir numaralı ürünü olan fındığımız, maalesef vizyonsuzluk yüzünden dünya üstünlüğünü kaybetme durumu ile karşı karşıya gelmeye doğru hızlı adımlarla ilerliyor.

Dünyada son üç yıldır planlı fındık üretiminde çok hızlı yol alınmış ve gelecek 5 yıl içinde özellikle ABD, Çin, Balkan Ülkeleri ve Gürcistan'da 500-750 bin ton kabuklu üretim yapılacak alanlar planlanmıştır.

Çin 59 hibrit çeşit geliştirmiş ve -35/40 derece soğuk +40 derece sıcağa dayanıklı bu çeşitlerle fındıkta plantasyon alanlarında inanılmaz genişlemenin önümü açmıştır. Oysa bizler sadece fiyat odaklı yaklaşımla 700 bin hektarda 1 milyon ton üretimden 500 bin tonların altına üretim yapar hale gelmişiz.

Bu durumda Türk fındığının geleceğini kurtarmak için 7 önlem;

1- Rekolte çalışmalarının profesyonel ekipler tarafından yapılmalıdır. Üretim bölgeleri için 5-7 kişilik yetkin profesyonel ekipler oluşturulmalı ve bu ekipler bilimsel metotlar kullanarak rekolte tespit çalışması yapmalıdır. Bu tür ekip çalışması örnekleri Türkiye'de ve dünyada mevcuttur. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından oluşturulan Rekolte Tespit Komisyonları daha çok amatör ağırlıklı bir yapıda olduğu için, açıklanan rekolteler hep tartışılır olmuştur. Bu ekibin, ayrıca, tüm zamanlı arazide olmasından dolayı, verim ve kaliteyi artırıcı , zirai hastalıklarla mücadele gibi konularda uyarıcı, yönlendirici olmak gibi bir çarpan etkisi de ortaya çıkacaktır.

2- Lisanslı Depoculuk, Fındık İhtisas Borsası, Vadeli İşlemler Borsası, Emanetçilik Sisteminin devre dışı bırakılması gibi modern ticari sisteme geçilmesi noktasında somut ve ciddi adınlar atılmalıdır.

3- ''Üretici'' tanımının yeniden yapılması gerekmektedir. Resmi kayıtlara göre yaklaşık 580 bin üretici ile üretim yapılmaktadır. Bu üreticilere ortalama 1-1,5 Ton üretim düşmektedir. Bu üretim miktarı ile fındıktan elde edeceği gelirle hayatını idame ettirebilecek üretici oranı çok düşüktür. Gerçek manada üretici tanımının yapılması ve bu tanıma uygun olarak gerekli sistemin acilen kurulup devreye alınması önem arz etmektedir.

4- Verim ve kaliteyi artırıcı faaliyetlerin öne çıkacağı bir farkındalık yaratılmalıdır. Fındık bahçelerinin yaşlanmış olması ve dolayısıyla yenilenmesi gerekmektedir. Fındık bahçelerinin yenilenmesi kesinlikle sertifikalı fidanlarla ve belli bir plan dâhilinde yapılmalıdır.

5- Fındık zararlıları ile mücadele; Küllenme, Yeşil Kokarca, Amerikan Kelebeği vb. zararlılarla kimyasal ve biyolojik mücadele hassasiyetle yapılmalıdır. Kimyasal mücadele yoğun olarak bilinip yapılsa da çevresel etki nedeniyle arzulanan sonucu vermediğini görmekteyiz. Çevresel etkiden kastedilen fındık bahçesinin bulunduğu mahaldeki çevre bahçelerde de eş zamanlı olarak aynı kimyasal mücadelenin yapılmıyor olmasıdır. Bu durumda, kimyasal mücadeleden vazgeçmeden, tıpkı insanlara ve hayvanlara bağışıklık sistemleri güçlensin diye zerk edilen aşılar gibi biyolojik mücadele yöntemleri de gündeme alınmalı, uygulanmalı, bunun için gerekli yapısal adımlar atılmalıdır.

6- Avrupa Birliği'nin natürel fındık ithalatında uyguladığı %3 gümrük vergisi sıfırlanması için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır. Bu tür vergisel yüklek maliyet unsurudur.

7- ''Gelir Kaybı Desteği'' verim ve kaliteyi önde tutan anlayışla ve bu anlayışla üretim yapana verilmelidir.

Artık vizyon sahibi bir fındık politikamızın olması için özellikle yukarıda sıraladığımız 7 maddelik program için acil olarak uygulamaya geçilmelidir. Bu konuda örnek olarak ABD badem üretim alınabilir.

Sebahattin Arslantürk