Sen olsan paranı bırakır mısın?
Başbakan’ın ekonomik bir gerekçeye dayanmadan, faizlerin düşmesi talebiyle (!), ortalığın karışması bir oldu. Aslında faiz yüzde 12 – 15 diliminde olması gerekirken, fiiliyatta uygulamanın yüzde 10 ve altı olduğu da ortaya çıktı. Ama yetmedi; iktidar daha da baskıyı artırdı.
Şimdi bugünlerde kulislerde Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın istifa söylentileri dolaşıyor. Eder mi, etmez mi bilemem ama söylentisinin de, etmesi ya da etmemesinin de sonuçları olacaktır.
Sadece o noktada değil, SPK ve BDDK üzerinde de baskıların arttığı, özerk zannedilen kurumların aslında özerkliğinin ciddi tartışmalı olduğu ortaya çıktı. Elbette finans piyasaları buna hemen tepki verdi.
Çünkü böyle bir durum söz konusu olmasa, Başkan Başçı perşembe günkü toplantıyı beklemez; çıkıp gerçek olmadığını söylerdi. Fakat bu derin sessizlik bugün olmasa da yarın, kurumlarda sıkıntıların iltihap şeklinde akacağını gösteriyor.
Başbakan ise sıcak para yeterince gelmezken, gelenden çok giden varken sinirlenmeye devam ediyor. Faiz lobisi diye başlayan eski yol arkadaşlarına hakaret, belli ki kurumların üzerinde baskı noktasına kadar gelmiş vaziyette..
Peki finans piyasaları neden parasını götürüyor? Devekuşu sendromunda bunu bir gurur vesilesi yapanlar, yarattıkları canavardan rahatsızlığını dile getirse ve taraftarları da alkışlasa da, gelinen noktanın ve ortaya çıkan risklerin bu iktidarın eseri olduğunu hatırlatmakta fayda var.
O zaman yüksek ekonomi siyaseti bırakıp, daha basit bir tanımlama yapalım. Diyelim ki 100 bin TL paranız var. Bunu da bankaya vadeli mevduat olarak yatıracaksınız. Faiz almadığını söyleyip, katılım bankalarına yatırım yapanlar da iyi okusun. Çünkü onların da yaptıkları teknik anlamda bundan farklı değil.
Banka size diyor ki, sana enflasyon maliyetini vermek istemiyorum. Enflasyon yüzde 12,3… Üretici ve tüketiciden ortalama alsanız da yüzde 10 civarında. Size teklif edilen rakam bunun da altına çekiliyor. Yani paranız bankada yattıkça, bırakın kazanç sağlamayı eriyecek. Gidip, paranızı o bankaya yatırır mısınız?
Cevap çok açık: Hiç kimse yatırmaz… İşte sıcak parayı yönetenlerin de durumu bu kadar basit. Bunun altında lobiler falan aramaya gerek yok. Maliye Bakanı Şimşek çıkmış enflasyon değerlendirmesi yapıyor.
Güya yılın ikinci yarısında enflasyon aşağı yönlü seyir alacak. Tamamen mevsimsel etkiye güveniyorlar ki kuraklık, don gibi nedenlerle bu da çok mümkün gözükmüyor. Demek istiyor ki bizi idare edin; ikinci dönemde kazanın.
Ekonomi yönetimi bir şeyi görmüyor. Bu masallarla vatandaşı kandırabilirsiniz. Ama para konusunda kimsenin gözünün yaşına bakmayan, cin gibi insanlardan oluşan finans dünyasını ikna edemezsiniz. Çünkü onlar sizden daha çok gerçeğe hakim. Zira sistemi ellerine teslim etmişsiniz.
Bundan yakınanları duyuyoruz. O zaman da adama ‘dön 10 senede uyguladığın politikalarla Türkiye’yi nasıl bağımlı hale getirdiğine bak’ derler. Bu hatayı yaptınız, bugün yönetemeyerek ve hatta ekonomi bilimini zorlayarak, baskılarla yeni hatalar yapıyorsunuz, bari karşınızdakini çocuk yerine koymaktan vazgeçin.
Çünkü sadece bu lobi dedikleriniz değil, kimse parasının erimesine izin vermez. Gereğini yapmazsanız da çeker gider. Bunu vatandaş olsa bile yapar. Sağlamasını mı istiyorsunuz? Kesin görev zararlarına neden olan seçim ve sadaka ekonomisinin musluğunu da görün; arkanızdan önce kim teneke çalıyor?
Çetin Ünsalan