Türk turizmi sırtından bıçaklandı
Türkiye ilgili algı açık. Son dönemde gerek politik yanlışlarımız, gerekse bölgemizdeki sıkıntıların ülke geneline yaygınmış gibi sunulması, araya sıkışan dev Rusya krizi dalgasını da ekleyince Türk turizmi açmazlar içinde boğuşur hale geldi.
Öyle ki geçtiğimiz günlerde TUROB, 2020 yılı sonuna kadar kongre turizminin tamamen kaybedildiği açıkladı. Almanya’da son yapılan turizm fuarında ‘Türkiye’yi boykot’ ana temayı oluşturdu. Niye? Çünkü yönetenlerimiz adamlara ‘Nazi’ dedi.
Kazançların düştüğü, işsizliğin yükseldiği, tesislerin haraç mezat el değiştirmeye ya da kapanmaya başladığı bu süreçte, en iyi ihtimalle yine sektör mensuplarının ifadesine göre 2018 yılının sonunda 2015 yılının gelirlerine, daha önemlisi kazançlarına ulaşacağız.
Listeyi uzatmaya gerek yok. Zaten son derece sorunlu, tek tük dış ticaret fazlası veren sahalarımızdan biri olan ve tarım başta olmak üzere diğer üretim alanlarını da destekleyen turizm ile ilgili bakanlık daha yeni şura düzenledi.
Hemen öncesinde biz de Ekonomi Gazetecileri Derneği olarak Bakan Numan Kurtulmuş ile bir araya geldik. Az ya da çok bir uğraş içinde ve sorunları aşmaya çalışan bir Bakan fotoğrafı gördük. Başarıya ulaşılması tartışılsa da, bir çaba olduğu muhakkak.
Çünkü çarpık turizm anlayışımızdan, deniz-kum-güneş arasına sıkışmış halimize kadar Bakan Kurtulmuş da durumdan muzdaripti. Bir şeyler yapmaya çalışıyor, projelerini anlatıyor, ama ardından da ekliyordu: Para yok…
Sorunlarımız olabilir; kendimizi de geliştirebiliriz; mücadele edip, bu alanı sağlıklı bir hale de getirebiliriz. Siyasetçilerimiz boş konuşmayı bırakırsa, dünyadaki algıyı da düzeltebiliriz.
Fakat imaj çalışması yapmaya çalışırken, güvenli ülke olduğumuz konusunda kapı kapı dolaşıp ikna turları yaparken, asıl darbeyi evinizin içinden, sırtınızdan vurularak yerseniz ne yaparsınız?
İşte TÜRSAB genel kurulu ile ilgili yaşananlar tam da buna karşılık geliyor. TÜRSAB yönetimi aldığı aklı, mantığı ve yetkiyi zorlayan kararıyla Türk turizmini sırtından bıçaklamıştır.
Yönetim kurulu aldığı kararla hem sektör mensuplarına hakaret etmiş, hem sandığı kaçırmış, hem de yorulduğunu kanıtlamıştır. Bir seçim olur, kim kazanır, kim kazanmaz o bilinmez. Aslında bu da o genel kuruldaki hazirunun bileceği bir iştir.
Ama sandığı kaçırır; hem de bunu güvenlik gerekçesine bağlayıp, kaos ihtimali üzerinden açıklarsanız, bu işte mesleğinize de, sektörünüze de, işinize de, ülkenize de ihanet anlamına gelir. Gerekçeye bakar mısınız?
“Genel Kurul öncesinde gerek sözlü, gerekse sosyal medyada üyeler arasında meydana gelen yazışma trafiğine bağlı olarak ortamın gerginleştiğinin tespit edilmesi ve Genel Kurula katılacak üyeler arasında önemli bir kutuplaşmanın meydana gelmesi, dolayısıyla Genel Kurul salonunda ciddi bir kaos yaşanacağı öngörüldüğünden ve toplantı esnasında huzur ve sükunetin kontrol edilmesinin mümkün olamayacağı anlaşıldığından 23.Olağan Genel Kurulun ertelenmesine, oybirliği ile karar verildi.”
Kim verdi bu kararı? Yönetim Kurulu... Bu karar, turizmin TÜRSAB eliyle bitirildiği andır. Ben yabancı turist olsam şöyle düşünürüm: Daha acenteler güvenle genel kurul yapamazken ben niye tatile gideyim? Çünkü Türkiye’yi satan kurumlar daha güvenle toplanamıyor. İmaja bakar mısınız?
Yönetim kurulu kararıyla yapılan böylesi bir oldu bittiyi, bu palavrayı soruşturmak zaruridir. Çünkü Ali Cengiz oyunu kokması bir yana, Türkiye'nin turizm imajına büyük bir darbe vurdu. Şimdi anlat anlatabilirsen doğrusunu...
Bakanlığın önümüzdeki pazartesi karar alacağı belirtiliyor. Umarım Kültür ve Turizm Bakanlığı bu yanlıştan kısa sürede dönülmesini sağlar ve genel kurul gerçekleşir. Sonrasında kim kazanırsa kazansın; ama bu fotoğraf yırtılıp atılsın.
Aksi takdirde bu yıl da yabancı turisti unutalım. Çünkü TÜRSAB Yönetim Kurulu açıktan ‘gelmeyin’ dedi. Acı olan şu ki, konu ne olursa olsun hasar görmek için dışarıya ihtiyacımız kalmıyor. Biz kendi kendimize yetiyoruz.
Çetin Ünsalan