Dış politikada nafile turlar ve İran seçimleri
Tayyip Erdoğan'ın NATO zirvesi nedeniyle Brüksel'de yaptığı görüşmeler ve Biden görüşmesi farklı kesimlerde değişik yorumlarla sunuluyor: Kimileri Türkiye'nin teslim olduğu hatta Erdoğan’ın Biden'ın elini öptüğü yaygarasını çıkarırken kimileri de bütün sorunların çözüldüğü; yeni bir başlangıç yapıldığını söylüyor. İktidara yakın Amerikancılar ile Biden Tayfasının yorumları sonuçta aynı kapıya çıkıyor.
Olaya gerçekçi bakanlar ise görüşmelerden çok fazla bir şey beklemenin doğru olmadığını söylüyorlardı. Nitekim bunu söyleyenler haklı çıktılar. Yapılan açıklamalara baktığımızda aslında değişen hiçbir şey olmadığı gözüküyor. Ne Amerika taleplerinden vaz geçmiş ne de Türkiye.ABD’nin geri dönmediğini-dönemeyeceğini- Putin-Biden görüşmesiyle de öğrenmiş olduk.
Türkiye'nin NATO'yla Amerika ile ilişkileri nasıl bir seyir izleyecek? İyi olmayacağını Erdoğan'ın zirveye gitmeden Çin’le yaptığı Swap anlaşması ve döner dönmez Azerbaycan ile imzaladığı Şuşa Beyannamesi’ne bakarak söyleyebiliriz. Türkiye'nin Amerika ile zirvelerden bir şey kazanamayacağını, kendi sorunlarının çözümünü Asya'da arayacağını yaşayarak öğreniyoruz.
Türk halkı, ABD ile ilişkilerde kararını zaten vermiş; bunu son günlerde çok konuşulan ABD ve NATO anketlerinden anlayabiliriz. AredaSurvey'in yaptığı anket çalışması bizlerin bildiği sonuçları ortaya koyuyor. Araştırma ABD ve NATO’nun Türkiye açısından düşman olduğunu Türk halkının ezici bir çoğunlukla anladığını gösteriyor.Fakat asıl dikkat çekici olanı Rusya'nın Türk halkı tarafından stratejik ortak olarak görüldüğüdür.Bu sonuç Rusya düşmanlığının Amerikancı bir proje olduğunu halkımızın anlamış olmasıdır. Anketin sonuçları Türkiye'deki Amerikancılar için iyi günlerin geride kaldığını, Amerikancılık yaparak iktidar olunamayacağını da tescillemiş oldu. Konumuz olmamakla birlikte Amerikancı muhalefetin oylarını şişiren sipariş anketlerin de yalan olduğunu bu sonuçlardan anlayabiliyoruz.
İran seçimleri, Türkiye'nin elini güçlendiren en önemli gelişme. Reformcu denen Batıcıların seçimleri kaybetmesi bölgemizde ABD ve İsrail'in planlarını zora sokacak.
Bölgemizde dikkat çekici başka gelişmeler de var. İsrail'de uzun süredir devam eden Netanyahu iktidarı sona erdi. Bu durum ABD eksenindeki güçlerin iktidarları kaybettiğinigösteriyor. Yine Ermenistan seçimlerini Paşınyan’ın kazanması savaş yanlısı güçlerin yenilgisi anlamına geliyor. Paşinyan’ın imzaladığı anlaşmaya sadık kalacağı düşünülürse Ermenistan'da da bölge ülkelerinin etkisinin artacağını düşünebiliriz. Bütün bunlar nasıl değerlendirilmeli? Türkiye açısından bölgede uygun bir ortamın oluştuğu görülüyor.
Türkiye bu fırsatı iyi kullanırsa PKK terör örgütünün sonu gelebilir.İzmir saldırısı HDP'ninkurtarılması için Gladyo artıklarının çare arayışında olduklarını göstermektedir. Fakat Türkiye'nin terörle hizaya gelmesi mümkün değil.Teröre karşı mücadelede geçmiş birikimi ve tecrübesi en önemli avantajı.Bu nedenle ekonomik yıkım hamleleri beklemek ABD’nin sahip olduğu olanaklar açısından daha gerçekçi.Sedat Peker, Sezgin Baran Korkmaz ve Halkbank hamlesi ABD'nin sıradaki hamlesi olacaktır.İç cepheye yönelik bozgunculuk; ekonomik sıkıntılar,yolsuzluk ve işsizlik üzerinden yürütülecektir. Sıcak para operasyonu ile de Türkiye’yi teslim olmaya zorlamak ABD’nin senaryosu. Ekonomik operasyonlara direnebilmek için atılması gereken adım Türk halkının ezici çoğunluğunun isteğini yerine getirerek Rusya ile ilişkilerimizi stratejik boyuta taşımaktır. Bu ilişkiler Çin ve İran’ın katılımıyla dünya dengelerini değiştirir. Türkiye’ye çekilecek operasyon ters teper. İşte o zaman ABD için kabus dolu günler başlar. Türkiye bunu mutlaka yapacaktır, fakat bu Batı’yla sonuç vermeyecek görüşmeleri, zaman kayıplarını, bırakıp yapılması gerekene odaklanmak gerek.Operasyona uğradıktan sonra telafisi mümkün olmayacak sonuçlarla karşılaşmak istemiyorsak geç kalmadan önlem almak zorundayız.
Sonuç olarak Türkiye'nin hızlıca 6’lı Platform önerisinden başlayarak ‘Yeniden Asya açılımını hayata geçirmesi gerekir; bunun için koşullar uygun. Batı başkentlerinde nafile turlarla görüşmeler yapmak zaman kaybından başka birşey değil. Bu tutum ancak içerideki Amerikancıların ekmeğine yağ sürer. Bu nafile turlar Türk halkının kafasını karıştırırken Amerikancı muhalefeti sevindiriyor, umutlandırıyor.O umutları da ortadan kaldırmanın yolu yeniden Asya'ya yani gerçek dostlarımıza dönmektir.