Bedava hizmet yoktur
Özel ya da kamu bir işletmenin bedava hizmet sunacağının söylenmesi en büyük palavradır. Çünkü ortada bir ürün ya da hizmet varsa, mutlaka bunun bedeli ödeniyordur. Türkiye yıllardır aynı masalı dinliyor.
Milyonlarca insana sosyal yardım yapıldığından bahsediliyor. İktidara sorarsanız, bunların tamamı herhangi bir ücret mukabili değil. Listeye kömürden mobilyaya, elektriksiz köye beyaz eşyaya kadar bir çok ianeyi katmak mümkün. Emin olun bunların hiçbiri bedava değil.
Bedava söylemi ise en çok sağlık alanında kullanılıyor. Sözde doktora ya da hastaneye gidince para ödemiyormuşuz. Oysa maaşlar alınırken her kuruşu sizden kesiliyor. Kamuya ait fatura ise, bütçeye yüklenerek, yine size zam, vergi gibi dolaylı yollardan yansıtılıyor.
Mesela 65 yaşın üzerindekilerin ulaşım araçlarını ücretsiz kullandığını sananlar var. Oysa hepsinin bedeli belediyeden tahsil ediliyor. Daha doğrusu edilmesi gerekiyor. Yılbaşından bu yana ödeme yapılmadığını ve İETT’ye ait zannettiğiniz, ama özel halk otobüslerinin çalıştırıldığı noktalarda şoförlerin isyan halinde olduğunu biliyor musunuz?
Adamların suratına bakmadan otobüse bineceğinize, hal hatır sorsanız belki öğrenirdiniz. O kadar çok böyle başlık var ki, saymakla bitmez. Ama son olarak Cumhurbaşkanı’nın ilaç konusunda yaptığı açıklama işin tuzu biberi oldu.
Öncelikle burada bir kaç hatalı nokta var. Cumhurbaşkanı, Sağlık Bakanı’na konuyla ilgili talimat verdiğini ve ilaçların bedava sunulmasını istediğini söyledi. Madde 1; Cumhurbaşkanı talimat veremez; sadece temennisini dile getirebilir. Nitekim bununla ilgili düzeltme Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş tarafından nazikçe yapıldı.
Madde 2; bedava söylemi tamamen yanlış. Hiçbir mal ya da hizmet, bedava değildir. Onun bedeli mutlaka birileri tarafından karşılanıyordur. Keza yine Numan Kurtulmuş, bu konuyla ilgili düzeltmesini, açıklamasına ekledi.
Fakat bu ‘bedava’ popülizmi bir virüs gibi... Söyleyen havasını atıyor; ama sonra tamamıyla maliyeti devlet tarafından karşılanıp, fatura da yine herkese bölüştürülüyor. Yani bizim paramızla, bize hava atmaya kalkıyorlar. Tıpkı ücretsiz otobüs seferleri gibi...
Şimdi mantıklı düşünün; ithal ettiğiniz bir ürünü devletin size bedava olarak dağıtması mümkün mü? Alırken bedavaya almıyorsa; hayır... Mutlaka bunun bütçeden maliyeti karşılanıyor. Yani yine biz ödüyoruz.
İthal de etseniz, içte de üretseniz bu durum böyle. Gökten ilaç yağmıyorsa, o maliyeti birinin karşılıyor olması gerekir. Sanırım siyasetçilerin bunu cepten ödediği gibi bir saflık içinde değilsinizdir.
Fakat bu ‘bedava’ kavramı ne getiriyor biliyor musunuz? İnsanların avantayı meşru görmesine yarıyor. Eğer toplamda ödenenin yine cebimizden çıkmasını umursamaz hale getirir ve ‘benden çıkmasın da’ mantığına sokarsanız, insanların ruhlarını kirletirsiniz; bir süre sonra hiçbir şeyi görmez ve duymaz olurlar.
Lakin bunun hesap edilemeyen bir tarafı var. Bu mantığa soktuğunuz insanlardan vergi toplayamazsınız, kayıt dışına yönelmesini engelleyemezsiniz ve en küçük fırsatta sistemden para kaçırmasına mani olamazsınız.
Siyasetçilerin çok umurunda mı bilmiyorum ama umursamaları gereken bir ayrıntı var. Şayet kendi parasıyla insanları ‘bedavacılık’ uğruna rezil olmaya alıştırırsanız; bunları dağıtamadığınız gün, aynı insanlar kulaklarınızı çınlatmaya başlar.
Dıştan faizle para kullanamadığınız, içte iktisadi açmazlarınızın büyüdüğü, geleni de dağa taşa yatırıp nakde çeviremediğiniz ülke fotoğrafı içinde de ya durumu itiraf eder ya da ‘bedava ilaç’ söylemiyle ‘karşılıksız para basmaktan başka çare yok’ mesajı verirsiniz.
Sonuç mu? Vatandaş için değişen bir şey yok. Fatura önüne geldiğinde; harcamayı kimin desteklediğine bakılmıyor.
Çetin Ünsalan