Soner Polat
Soner Polat Köşe Yazısı

Bahçeli bilmecesi

Yaygın bir kanaat var! Şu söyleniyor: AKP ne zaman sıkışsa Bahçeli yardım elini uzatıyor. Ama bu konuda AKP’yi merkeze koymak ne kadar doğru olur! Aidiyetin AKP’ye yönelik olduğunu tam olarak kestiremiyoruz. Arayı kesif sis bulutları kapatıyor. Seçim hesaplarının da fazla önemi olmadığı anlaşılıyor…

BİNDİĞİ DALI KESTİ

Biraz geriye dönelim. Rahmetli Ecevit adeta yalvarıyor: “Bu koşullarda seçim hezimet olur. Bir yıl içinde ekonomik önlemlerin meyvelerini toplayacağız!” Cevap oldukça ilginç: “Hayır seçim şart; aynı zamanda Saddam bir diktatördür.” Diktatör veya değil ama Türkiye’nin ihracatında ilk sıradaki ülke Irak! O bölgedeki istikrarsızlığın Türkiye’ye ne gibi bir faydası olabilir? AKP o günlerde yeni doğuyor. Bahçeli ile AKP arasında bir ilişki olması pek olağan görülmüyor. Barajın altı açık saçık görülmesine rağmen Bahçeli koalisyonu dağıtıyor. Hem kendisini hem de partisini ateşe atıyor. Kimin için? Burada AKP pek muhtemel görülmüyor.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

Abdullah Gül bugün bile Batı’nın sevip saydığı bir şahıstır. Attığı her adımda Batı’nın çıkarlarını, en azından dengeler.

Kuzey Irak bataklığı onun Dışişleri Bakanı olduğu dönemde ortaya çıktı. Ermenistan için neler yaptığını bilmem söylememe gerek var mı? Ergenekon-Balyoz için “Bir savcı bulun, delillendirin!” diyen de oydu! Bu nedenle Gül’ün Cumhurbaşkanlığı için verilen desteğin AKP’ye yardım dışında da bir nedeni olabilir mi?

Diğer taraftan bugün herkesin üzerinde uzlaştığı gibi Ergenekon, Balyoz ve diğer tertip davalar küresel merkezler tarafından tezgâhlandı. Bu merkezler Türkiye içindeki aktörleri çeşitli şekillerde ve farklı maksatlarla kullandı. Bu davanın en sadık gruplarından birisi de Bahçeli ve yakın çevresi oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan Harp Akademilerinde, “kandırıldım!” demesine rağmen bu kesimin suçlamaları devam etti. Muhtemelen bu sözler üzerine efsane Komutan Engin Alan milletvekilliğine aday olmayacağını açıkladı! Buradaki desteğin bütünüyle AKP’ye yönelik olduğu söylenebilir mi?

GÜLEN CEMAATİ İLE İLİŞKİLER

Tarihi süreçlere bakarsak MHP’nin Gülen Cemaati ile dengeli ilişkiler kurduğu kolaylıklaanlaşılır. 17-25 Aralık sürecinde Cemaat’in doğrudan rol aldığı biliniyor. İlgili hâkim ve savcıların durumu ortada! O günlerde MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman bakın ne demişti: “MHP olarak 17-25 Aralık günlerini, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Haftası” ilan ettik. Batı’nın arkasında olduğu bu olaydan siyasi bir fayda bekleyen MHP’nino dönemde pusuya yattığı anlaşılıyor. Burada da MHP ve Bahçeli’de bir AKP bağımlılığı göremiyoruz.

KİMİN ADINA?

Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığı için getirdiği yeni öneri AKP’de de sürpriz etkisi yarattı. AKP, önündeki her şeyi geri plana iterek Bahçeli’nin ipine sarıldı! Şimdiye dek tutarlı bir çizgi izleyen Başbakan Yıldırım’ın söylemlerinde sapmalar başladı. Birdenbire ortaya, “Bizde FETÖ’cü vekil yoktur!” çıktı. Yapılan yorumlarda ya MHP için seçim barajının yüzde 6-7’lere çekileceği ya da AKP-MHP seçim ittifakı yapılacağı dillendiriliyor. Ancak şu husus da unutulmamalı! Eğer Bahçeli için seçim önemli olsaydı, 2002’de partisini barajın altına itecek sürece yeşil ışık yakar mıydı?

TUZAK MI?

Bahçeli’nin hangi gerekçe ile böyle bir adım attığını bilemiyoruz. Ancak geçmişe dönüp baktığımızda, bu rotaya dümen kırması için geçerli bir neden göremiyoruz. Yapılanı AKP’ye ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yardım kapsamı içine de sokamıyoruz! Yıllarca Türk siyasetine damga vurmuş bir kişinin, daha da önemlisi, beğenelim, beğenmeyelim, önemli bir siyasi hareketin, kendisini vesayet altına sokması alışılmış bir durum değil!

İnşallah bir tarafta CHP ve HDP, diğer tarafta AKP ve MHP’nin olduğu uzlaşmaz cepheler keskin bir kutuplaşma ile iç barış ve huzura dinamit koymazlar. İşte o zaman emperyalist merkezler bayram eder!

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

bilmecesi Bahçeli