Batı, Rusya'yı kafese sokmak için önlemleri artırıyor, rekabet kızışıyor, sinirler geriliyor!
Ayak seslerini duymamıza rağmen, İkinci Soğuk Savaş’ın resmen başladığını ileri süremeyiz ama Batı, Rusya’yı özellikle ekonomik alanda tecrit etmek için gaza basmaya başladı. ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) 29 Temmuz 2014 tarihinde,Rusya’yı cezalandırmayı amaçlayan önlemler konusunda ortak bir bildiri yayımlamaları, hiç şüphesiz bu süreçteki önemli dönüm noktalarından birisi. Böylece genel olarak Batı, özel olarak AB ve NATO’nun Rusya ile olan 25 yıllık gönülsüz beraberliği resmen sona ermiş oluyor. Batı, Rusya’yı artık ortak (partner) olarak tanımlamaktan özellikle imtina ederek, bu ülkeyi hasım/rakip (adversary) olarak işaret ediyor.
Şimdiye dek Batı, uygulamaya koyduğu gerek enerji savaşları gerekse mali savaşlarla Rusya’yı hırpalamaya başlamıştı. Ancak Batı ülkeleri arasında tam bir eşgüdüm sağlanamamış ve her ülke kendi ulusal sınırlamaları içinde hareket etmişti. Ama şimdi iki ciddi konuda ABD ve AB uzlaşma sağladı. Birinci hedef, Rusya’nın devlet bankalarının küresel düzeyde etkinliğini azaltmak için ortak girişimlerde bulunmak. İkinci hedef ise Rusya’nın enerji ve savunma sektöründe ihtiyaç duyduğu kritik teknolojilerin ithalatını engellemek.
Devlet denetimindeki Gazprombank ve Vnesheconombank gibi büyük bankaların uluslararası bankacılık faaliyetlerinin açık ya da örtülü yöntemlerle engellenmesi için çalışmalar başlatıldı. Oluşan güvensizlik ortamında bu banka ile iş yapan, özellikle Rusya dışındaki özel ya da tüzel kişilerin başka bankalara yönlendirilmesi ve böylece bu bankaların gücünün kırılması plânlanıyor. Ayrıca, uzun dönem için harici finansal kaynaklardan yoksun kalacak bu bankaların ödeme güçlüğü içine düşürülmesi arzulanıyor. Sadece Sberbank bu listenin dışında bırakıldı. Çünkü uzun yıllara dayanan ekonomik ilişkileri birdenbire kesip atmak mümkün değil!
Diğer taraftan, uluslararası sermayenin Rusya’dan uzak tutulması yönündeki çabalar giderek etkisini gösteriyor. Geçen yıl Rusya’ya akan yabancı sermaye miktarı 25 milyar dolar civarındaydı. Bu yılın ilk yarısındaki miktar ise sadece 8 milyar dolar kadar. Rusya, belki açığı içeriden kapatabilir ama bu da doğal olarak yatırımların düşürülmesine neden olacak. Batılı kaynaklar Çin’in, “ancak Rusya’daki doğal enerji kaynaklarına erişim karşılığında borç para verebileceği” ileri sürüyor. Ama İki ülke arasında 19-21 Mayıs 2014 tarihlerinde Şangay’da yapılan ikili görüşmeler sonunda, 30 yıl süre ile geçerli olacak 400 milyar dolarlık doğal gaz antlaşması imzalandığını unutuyorlar!
Batı şu aşamada Rusya’nın enerji ihracatına karşı bir girişimde bulunmuyor. Ancak Rusya’ya getirilen ithalat kısıtlamaları, bu ülkenin, özellikle Arktik bölgeler gibi ileri teknoloji gerektiren yataklarındaki üretiminin düşmesine neden olabilir. Bu ise genel enerji gelirlerinin azalması anlamına geliyor. Rusya’ya soluk aldıran husus ise, doğal gaz üretiminde Batı’nın ithalat engeli çıkarmaması. Çünkü Avrupa ülkeleri önemli miktarlardaki doğal gaz ihtiyacını Rusya’dan karşılıyor.
Savunma sanayinde ise Batı’nın ciddi önlemler peşinde olduğu gözleniyor. Bu sektörde önemli teknolojik bilgilerin Rusya’ya verilmemesi yönünde mutabakat sağlanmış durumda. Ayrıca, Rusya’ya yönelik silah ve harp vasıtası satışının durdurulması için çalışmalar yapılıyor. Daha önce kontrata bağlanmış mevcut projeler devam edecek. Bu çerçevede, Fransa’nın 1,6 milyar dolar tutarındaki 15 helikopter taşımalı kapasiteli Mistral sınıfı havuzlu çıkarma gemilerinin Rusya’ya satışında bir sorun gözükmüyor.
Batı, adını koymadan İkinci Soğuk Savaş için büyük bir hazırlık yapıyor. Rus ekonomisini, dayandığı iki önemli sütun olan enerji ve savunma sanayi sektöründen yere sermek istiyor. Ancak Rusya da dâhil tüm dünya, Birinci Soğuk Savaş’tan önemli dersler aldı.Ayrıca Putin, uzun bir aradan sonra Rusya’yı jeopolitik ile tanıştırdı. Kırım ve Ukrayna, Rusya için birinci derecede önemli jeopolitik bölgedir. Ukrayna’yı kaybeden Rusya Avrupa’dan çekilmek zorunda kalır ve Asya içine sıkışır; uzun dönemde sıradan bir kıta içi devlete dönüşür. Bu nedenle, Rusya askeri olarak mağlup edilmedikçe, Ukrayna’dan asla vazgeçmez.
Kitle iletişim araçlarının nasıl büyük bir güç olduğunu ve bazı durumlarda tanklardan çok daha etkin olduğunu anlayan Putin, ülkede müthiş bir propaganda şebekesi yarattı. Hâlihazırda Rus kamuoyunun yüzde 85’lere varan ezici bir çoğunluğu, Putin’e Kırım ve Ukrayna ile ilgili politikalarında büyük bir destek veriyor. Putin, Gorbaçov’un yıktığı büyük bir imparatorluğu yeniden kurmaya çalışan cesur ve kararlı bir önder olarak görülüyor. Batı ile girişeceği her kavgada arkasında inançlı ve fedakârlık yapmaya hazır Ruslar bulacaktır.
Putin, Batı’nın her alanda ülkesini tecrit etme girişimlerinin canını yakacağını biliyor. Ama Batı’nın baskısına boyun eğdiği takdirde, kibirli Batı karşısında diz çöken bir devlet adamı olarak siyaseten ayakta kalamayacağını da biliyor. Bu nedenle, Putin kendi yöntemleri ile Batı’dan gelen ekonomik ve stratejik baskıları göğüslerken, ister istemez Avrasya’ya ve BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkelerine yaslanacak. BRICS ülkelerin kendi küresel ekonomik kurumlarını oluşturmaya başladığını önceki yazılarımızda belirtmiştik.
Batı, Rusya’nın tüm dünya ile bağını koparmak, onu bütünüyle tecrit etmek, saha ve süre sınırlı bir soğuk savaş ile sonuç almak istiyor. Yeni bir dünya düzeninin kuruluş sancılarının çekildiği günümüz konjonktüründe bu mümkün değil! Rusya’ya yönelecek bir soğuk savaş girişimi, hiç şüpheniz olmasın kısa sürede dünyaya yayılır.
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr