Farkını verelim, susun
Ülkede bir et fiyatı tartışmasıdır gidiyor. Olay sadece ette bitmiyor; hatırlayacaksınız gıda fiyatlarının enflasyona olan etkisi karşısında da bir komite kurulmuş ve dev önlem olarak gıda ithalatını masaya koymuştu.
Şimdi Et ve Süt Kurumu, et fiyatlarındaki sıkıntıyı gidermek üzere mağazalarında yüzde 5’lik indirime gitti. Yine ithalat da elbette gündemdeki çözümlerin içerisinde bulunuyor. Yüzde 5’lik indirim vatandaşla dalga geçmektir.
Öncelikle bir ürünün ucuz ya da pahalı olması, onun ederiyle değil, kişinin cebinde kaç para olduğuyla doğru orantılıdır. Bu her sektör için geçerlidir. Yani 50 TL’lik bir ürün, cebinde 10 bin TL olan insan için ucuz, bin TL asgari ücretle geçinen insan için çok pahalıdır.
Bu nedenle kuruşluk indirimlerle bu işin içinden çıkılabileceği sanılıyorsa, büyük bir yanılgı var. Oysa ilk ithalatın gündeme geldiği dönemi hatırlıyorum. Çok büyük bir vurgun peşine düşülmüştü ve bu operasyonu yapan 10 firmanın en az ilk üçü hükümete çok yakın isimlerden oluşuyordu.
O zaman denilen şuydu: Vurgunu önlemek için devlet eliyle anlık ithalat yapılsın, sonra da işin uzmanları ile bir komisyon oluşturularak, ülkedeki hayvancılığın yeniden ayağa kaldırılması için bir politika uygulansın. Gerekirse doğru hayvanlar, üretim için ithal de edilebilirdi.
Fakat iş o kadar çığırından çıktı ki, karkas et ithalatına bile izin verildi; hatta ithalat yetkisi kamunun elinden alınıp, özel sektöre de olanak açıldı. Bu zaten yoğun bakımda makinelere bağlı bir hayvancılık endüstrisinin fişinin çekilmesi anlamına geliyordu.
Daha öncesine gidilirse, uygulanan hayvancılık politikaları, ithal ikameci politikalar konuşulmadan, hayvancılık yapan insanların yerinden yurdundan nasıl göçe zorlandığı masaya yatırılmadan bu sorunla yüzleşemeyiz.
Bu konudaki en iyi analizi Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Ahmet Atalık yapıyor. Hem fiyatla sorunun çözülemeyeceğini vurguluyor; hem de yıllar içinde nasıl hatalar yapıldığını ve bu duruma gelindiğini anlatıyor.
Açıkçası bu basın açıklamasının dışında ele avuca gelir, yetkili makamlardan gerçekçi bir tespit duymadım. Mesela üreticiye destek isteyen var. Ortada üretici mi kaldı; gerçekçi bir hayvancılık, et ve süt politikası uygulamadan günübirlik verilecek destekler, ancak Et ve Süt Kurumu’nun yüzde 5’lik indirimi kadar gerçekçi.
Karnınızdan konuşmayı bırakın. Bu ülkenin tarım, hayvancılık, hatta perspektifi daha da büyütürsek, sanayi ve hatta üretim adına yaptığı her faaliyet engellendi; piyasa ithalata teslim edildi.
Çözüm arıyorsanız mesela Koçata Çiftliği Projesi’ni inceleyin; yine mesela Tokat’taki kamu – özel sektör ortaklığıyla yaratılan Kazova Vasfi Diren Tarım İşletmesi’nin neden bir tane olduğunu sorgulayın. Neden kooperatifçiliğin geliştirilmediğine; hatta istismar edilerek öldürüldüğüne bakın.
Bunun dışında gerçek sorumlularını göstermeden, hatayı dürüstçe ortaya koymadan ve çözüm önermeden, tek çareniz ithalat ve yüzde 5’lik indirimse; farkını verelim susun.
Çetin Ünsalan