Emperyalizmin kuklası Kürtçülüğün sefaleti
Kürtçülük ile Kürtleri ayrı tuttuğumuzu ve bölücülüğün girdabında çırpınan Kürtçülüğün başından beri en büyük zararı Kürtlere verdiğini belirtelim. Farklı basın yayın organlarında ve özellikle de internet üzerinden yayın yapan Kürtçü sitelerdeki haber, yorum ve köşe yazarlarına baktığımızda tümünün antiemperyalizm cephesini terk ettiğini görürüz. Bu kesimler İran-Irak-Suriye ve Türkiye’nin nasıl olursa olsun, hangi yöntemler kullanılırsa kullanılsın yeterki dört ülke parçalansın ve emperyalizmin sömürgesi kukla devlet kurulsun istiyorlar! Tek dertlerinin bu olduğunu açıkça belirleyebiliriz. İşbirlikçilikte sınır tanımayan Kürtçüler “Biji Obama”, “Biji İsrail” ve herhangi bir emperyalist devlete rahatlıkla “Biji-Yaşasın” diyebiliyor ve bundan zerre kadar utanç duymuyorlar.
ANTİEMPERYALİZME ELVEDA
Kürtçüler emperyalizme biat etmede bir sakınca görmezler. Sosyolog İsmail Beşikçi neredeyse tüm yazılarında ABD/İsrail şer ekseniyle işbirliğinin getirisini işler. Özelliklede İsrail’in desteğine çok önem adeder.
Emperyalizmin sömürgesi, ya da yarı sömürgesi olan devletler ile emperyalizmin askeri siyasi, ekonomik ve kültürel hegemonyasına maruz kalan görece gelişmiş devletlerin sömürgeleri olmaz, sömürgeci olamazlar, emperyalizm buna müsaade etmez. Emperyalizm çağında anılan devletlerin sömürge edinme takatleri bulunmadığı gibi, kendileri emperyalizmden koparak tam bağımsızlıklarını elde etme sorunuyla karşı karşıyalar.
Bu bağlamda sömürge teorisi kılıfını Türkiye'ye ve diğer bölge devletlerine giydirmeye çalışanlar emperyalizmin kara gücü olmaktan kurtulamazlar. PKK’nın yaşadığı serüvenin seyri iyi takip edildiğinde sömürge teorisinin çıkmaz olduğu, intihar olduğu görülür.
Başta ABD emperyalizmi olmak üzere emperyalizm, karşısında yekpare kuvvet istemez. Çok parçalı oluşumlar emperyalizmin işine gelir. Üniter yapılar ne kadar bozulursa, tahrip edilirse emperyalizm açısından o kadar iyidir. Kürtçülerin ve örgütlerinin sayısının fazla olması ve birbiriyle sürekli didişmeleri emperyalizmi fazlasıyla memnun ediyor. KDP’den PKK’ya tüm Kürtçü partilerin bunun üzerinde düşünmelerini beklemiyoruz! Ancak saflarında yer alanların bir kez daha şapkalarını önlerine alıp düşünmeleri gerekiyor; niye bu haldeyiz ve neden belimizi doğrultamıyoruz diye kendilerine sormalılar! Emperyalizm sürekli sorun yaratıyor ve Kürtçüleri de birbirine karşı kullanıyor. Peki, çözümü nedir? Birlikte yaşadıkları halklarla barış içinde olmaları, birliği savunmaları en iyi çözümdür.
KİNLE YOĞRULAN KÜRTÇÜLÜK
Bölücülüğün (Kürtçülük) en çok başvurduğu yöntemlerin başında Kürtleri birlikte yaşadıkları halklara karşı kışkırtmak ve kin beslemelerini sağlamak gelir. Açın bakın yazılanlara; Kürtlerin nasıl asimilasyona tabi tutulduğunu, soykırıma uğradığını, aralıksız katliamlara maruz kaldığını, ezildiğini, horlandığını, yok sayıldığını vb. vb. okursunuz. Bazı gerçeklerin yanı sıra yalan, yanlış bir sürü iftirayla, uydurmalarla dolu satırları okurken bu kadarına da pes doğrusu demek zorunda kalırsınız! Yazılarda umut diye bir kelimeye rastlamanız istisnalardan sayılır!
“Soykırım” kelimesinin içini boşaltanların başında Kürtçüler gelmektedir. Onlara göre her baskı ve zulüm soykırımdır! “Milli zulüm” politikalarının uygulanmasını bile bu kategoriye koyarak siyaset üretiliyor. Peki, sistemli olarak bunu neden yapıyorlar? Birincisi Kürtleri kışkırtmak, kaos yaratmak ve kin beslemelerinin zeminini güçlendirmek. İkincisi Batılı emperyalist devletlerin dikkatlerini üzerlerine çekerek sorunun uluslararasılaşmasını sağlamak. İki noktada da kısmen başarılı olduklarını söyleyebiliriz!
TÜRK SOLUNA DÜŞMANLIK
Türkiye kökenli Kürtçüler Türk solu ile Kemalistleri hiç sevmezler, nefret derecesine varan cümlelerle yaklaşırlar. Geçmişten bugüne Türk Solu’nun Kemalist olduğunu ve Kürtleri Türkleştirmek için “tuzak” vazifesi üstlendiklerini, Kürtlerin asimile edilmesi de köprü görevi gördüklerini ve Kürtlere düşmanlık yaptıklarını döne döne işlerler. Dün Kürtçüler “Kürt” kelimesinin yerine uydurma sözcükler kullanırken, Aydınlıkçılar cesaretle yayın organlarında Kürdümüzü savunmuş ve çekinmeden Kürt demiş, yazmışlardır ve de Sosyalist Partinin kapatılması pahasına görüşlerinden taviz vermemişlerdir. Kürtçülerin hafızası zayıf olduğundan ve emperyalizmi kurtarıcı gördüklerinden olsa gerek, dünü kolayca unutuyorlar!
Türküyle/Kürdüyle Türkiye halkının bağrından çıkan devrimciler, sosyalistler baskı ve zulme karşı tereddüt göstermeden mücadele ettiler ve tarih buna tanıktır. “Türk Solu” diye küçümseyen edayla konuşan, yazan zevat şunu çok iyi bilsin ki; “Milli Zulme” karşı tavizsiz mücadele edenler solculardı, devrimcilerdi. Konunun ayrıntılarına girmeden söylersek; Türk Solu (günümüzün sahte solunu ayırıyoruz) Kürtçü örgütlerin aksine Kürdümüzü korumuş ve emperyalizme peşkeş çekilmesine karşı sonuna kadar direnmiştir. Günün görevi ise Amerikan emperyalizmine karşı Türk/Kürt birliğini savunmak ve bozgunculara aman vermemektir.
Türkiye'de sol görünümlü bazı parti ve örgütlerin durumuna baktığımızda hiç de iç açıcı tabloyla karşılaşmıyoruz. Neredeyse bütününe yakını kaderini PKK tipi bölücülüğün eline bırakmış! Bazı cılız seslerin çıkması kimseyi yanıltmasın. 1980 öncesi “sömürge teorisi” savunucusu bölücü örgütler Türk Solu’nun (tüm hatalarına rağmen) peşinden giderdi ve ondan öğrenmeye çalışırdı. Maalesef şimdi karşılaştığımız tablo tam tersi ve sıkıntı verici! Solcu, devrimci olduğunu söyleyenlerin bir an önce elini kaptırdığı Kürtçü örgütlerle arasına sınır çekmeli ve antiemperyalist-devrimci mücadeledeki yerini yeniden almalıdır, yakışanda budur.
AYRILIKÇILIK İLLETİ
Ayrılıkçılık hastalığı insanın içine girmeye görsün bir daha yakanızı zor kurtarırsınız! O sizi en sonunda alır götürür emperyalizmin kucağına bırakır. Emperyalizmde kullanır ve kullanma tarihi bittiğinde kirlenmiş bir mendil gibi çöpe atar, arkasına bile bakmaya tenezzül etmeden çeker gider. Kürtçüler de kaçar gider emperyalizmin merkezlerine sığınır, ilticası kabul edilsin diye dört takla atar! Ve olan Kürdümüze olur, Kürtlere olur!
SONUÇ YERİNE
Bazı küçük örgütleri saymazsak neredeyse tüm Kürtçü örgütler emperyalizmin maşası oldu. İran-Irak-Suriye ve Türkiye’de ki Kürtçüler emperyalizmle uzlaşarak ve emrine girerek Kürtleri birlikte yaşadıkları halklara düşman ettirmek için çırpındılar ve hala çırpınıyorlar. Çırpındıkça emperyalizmin kör kuyusuna daha fazla yuvarlanıyorlar!
PKK’nın arkasına takılan ya da takılmayan solumsu oluşumların Kürtçüler tarafından aşağılanması, hakarete uğraması, küçük düşürülmesi ve hatta lanet okunmasını kabul edenlere peşinen söyleyelim; bir solcu, devrimci, sosyalist yukarıda ki yaklaşımlara sessiz kalmaz anında en büyük tepki verir. Çünkü başı dik ve onurlu insanlar asla kuyruk olmazlar ve “köle” gibi sürüklenmezler!
Kürtçülere de bir sözümüz olacak; yolun sonu görünüyor. ABD/İsrail bölgede yenilen taraf. Onların yenilgisi Kürtçülerinde yenilgisidir ki zaten bunu neredeyse her gün yaşıyoruz. Türkiye'de yaşayan Kürdümüzde büyük uyanış başladı ve Kürtçülere iyi gözle bakma devri kapanıyor! Kürtçülük para etmediğine ve piyasası daraldığına göre yanlışta ısrar etmenin anlamı kalmıyor.