Şu B planını görelim
Biz sorunlarımızı bir türlü kabul etmezken, başarılı ekonomi palavrasına inanan sayısını yükseltmeye çalışırken, dünya yepyeni bir ekonomiye hazırlanıyor. Şimdi burada mevcut siyasi zihniyet gibi ‘dünyadan bize ne’ demek mümkün… Ama bunun, cehaletin ruhunu okşayıp, reel hayatta pek bir işe yaramadığını iliklerimize kadar hissediyoruz.
Türkiye’ye ekonomi diye yutturulan ne?
Dünyanın bankerlerinin para getirdiği, karşılığında çok yüksek kârlar elde ettiği, gelen parayla ekonominin git gide derinleşen borç batağı umursanmadan finanse edildiği, ‘parayı veren düdüğü çaldığı’ için iç piyasanın ithal ürünlere bırakıldığı, elde avuçta ne varsa yok pahasına satıldığı, tüketiminden vergi toplanan, yapılan tüm işlerin yabancı konsorsiyumlu şirketlere sunulduğu, gelir garantisi ve kullanılan krediye devlet garantisi verildiği, rakamların tutturulduğu, vatandaşın ve üreticinin battığı bir sistem.
Ülke yıllarca başarılı ekonomi diyerek bununla avutuldu mu? Halen tutturulması gereken istatistiklerden bahsedilmiyor mu? Bu proje, tek kutuplu dünya düzeninin yaratacağı sistem üzerine kurgulanmamış mıydı? Şimdi şartlar değişti.
Para gelmiyor; gelen para çıkmaya çalışıyor. Üreticinin imalat yapacak mecali kalmamış, üretse de halen ihalelerde tercih edilmiyor. Göstermelik ama işe yaramayan teşviklerle avutuluyor. Üç kuruş para toplansın diye, yastık altında kalmayan paraya güvenilip fon kuruluyor; aflar çıkarılıyor. Yapılandırmalar yeniden yapılandırılıyor ama sonuç yok. Ortaya konulan tek çözüm ise biraz hamaset, biraz da ‘sus’ baskısını arttırmak için başkanlık sistemi.
Oysa ülkeyi idare edenler iki gün önce can ciğer kuzu sarması olduklarıyla ters düştüklerinde şöyle diyor: “Size muhtaç değiliz. Bizim B, C planlarımız var.” Dünyada ise ekonomideki korumacılık rüzgârı hızla artarken, ülkeler bugünden oluşmaya başlayan yeni sisteme karşı politikalar geliştiriyor.
Örneğin Trump artık içte üretimi desteklediğini, dışarıda imalata yönelenlerin ekstra maliyet üstleneceğini belirtiyor. Üreticinin vergilerini düşürmekten söz ediyor. Avrupa kıtasının başaktörü Almanya, gelişen dünyanın lokomotiflerinden Rusya ile flörtünü arttırıyor. Biz de dahil, dünyaya verdiği kredilerin peşine düşüyor. Fransa, daha milli politikaların öne çıkarılacağını belirtiyor.
Çin, 2017 stratejisinde ekonomide risk teşkil edecek ‘zombi firmaları’ yok etmekten, iktisadi gerçekle yüzleşmekten, gelişen pazarlardaki etkinliğini arttırmaktan söz ediyor. Diyeceksiniz ki; biz de bunu diyoruz.
Onlar bizim sadece para yediğimiz 10 yıl boyunca bunu zaten yaptı. Şimdi kökleştirmeye, nitelikli ürünlerle durumunu korumaya çalışıyor; iç pazarını da Çin mallarıyla ve sermayesiyle kontrol altında tutmanın hesabını yapıyor. Yani sınava çalışan ve çalışmayan iki öğrenci kadar durumumuz farklı.
İngiltere Başbakanı May, yeni endüstri planını açıklıyor. Buram buram korumacılık kokarken, 10 maddelik stratejiden hizmetler sektöründen üretim sektörüne döneceğinin sinyallerini veriyor.
Rusya, petrol kriziyle başlayan süreçte, ithal edilen her şeyin Rusya’da üretilmesini sağlayacak bir politikaya geçtiğini zaten açıklamıştı. Ayrıca yeni lojistik sahası olan kutuplardaki politikaları ve kurduğu yeni limanlarla yarına hazırlanıyor.
Tüm bu fotoğraf içerisinde her sıkıştığında B ve C planları olduğunu söyleyen yöneticilerimize soruyorum. Geçtim birkaç planı B planınız nedir? Gerçekçi, dünyayı okuyan, ayağı yere basan ve sonuç alınabilecek plan nedir?
Başlığı tekrarlamaktan vazgeçin. Artık geçiştirmeyi esas alan hamaset dolu söylemleri değil, gerçek metni görmek istiyoruz. Var mı böyle bir plan? Varsa neden biz bilmiyoruz? Bakın dünya açıklıyor. ‘cek cak’ların ötesinde finanse edilebilir, borçları ödeyebilir bir planınız gerçekten var mı? Yoksa, yok deyin de ona göre herkes pozisyon alsın.
Tüm sorunların başkanlıkla çözüleceğini söyleyecekseniz, zahmet etmeyin. Bu da en az 15 yıldır rakamlara kurban ettiğiniz başarılı (!) ekonomi söylemi kadar sonuç verir. Ya sonra…
Çetin Ünsalan