Ekonominin patronuna açık teklif
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ekonomi zirvesinde öyle bir tablo ortaya koydu ki inanılmaz. Hatta bir ara içimden ‘Beni Şimşek’in ülkesine götürün’ demek geldi.
Hiçbir şeyi sorun etmeyen, itibarı zedelendiği için inandırıcılığı kalmamış rakamları kanıt gösteren, reel sektörün pozisyon açığını bile problem görmeyip, hatta yıl bazında fazla verdiğini iddia eden, çok güçlü bir bankacılığa sahip olduğumuzu anlatan, vatandaşın gelir seviyesinin iyi olduğunu vurgulayan baştan sona ‘Rakamistan’ ülkesine ait veriler.
Yetinmedi, neyin nereyle kıyaslanırsa, bizim daha iyi olduğumuz tabanına oturtulmuş, iç borcu bile yok sayan bir konuşma. ‘Yahu Millet dışarda aç, sen hangi rakamdan bahsediyorsun’ derler adama.
Nitekim Şimşek hızını alamamış aynı konuşmayı sonrasında sigortacıların da bulunduğu bir toplantıda da tekrar etmiş. Elbette sigorta sektörüyle ilgili sorunlarının ve çözümlerinin peşinde olan sektördeki hayal kırıklığını anlatmama gerek yok.
Ben buradan ekonominin patronuna açık bir teklifte bulunacağım. Hani üniversiden bir çocuk mezun olur da, iş hayatına atıldığında gerçeğin okulun çok ötesinde olduğunu görür ya, aynı mantıkla. Başbakan Yardımcısı’na açık ve uzun bir staj dönemi öneriyorum.
Mesela 2 ay ailesiyle birlikte asgari ücretle yaşamaya çalışsın. Sonraki ay ulaştırma giderlerine bile yetişemeyen bir öğrenci olsun. 2 ay bir sanayi kuruluşunun başında patron olarak üretim yapmaya çalışsın. Bir ay TESK tarafından belirlenecek bir ilçede esnaflık yapsın.
Bir ay bankanın krediler servisinde çalışsın. Nasıl bir mobbing ve açmaz yaşandığını belki görür. 3 ay banka yönetsin; 2 ay emekli olarak sürdürsün yaşamını. Sonraki aylarda sırasıyla sözleşmeli taşeron işçisi, atanamayan öğretmen, işsiz, memur, hatta gazetecilik yapsın.
Üniversitede öğretmen, adliyede hakim, herhangi bir davada bağımsız bir avukat, İETT şoförü, taksi şoförü, 2 ay toprakla uğraşan çiftçi, 2 ay hayvancılıkla uğraşan vatandaş, 1 ay kasap olsun. Listeyi uzatabilirim; ama sadece bu kadarı bile yetecektir.
Toplumun hangi kesimine giderseniz gidin, feryat yükseliyor; ama ekonominin patronu kendi oluşturdukları rakamlarla öykü anlatıyor. Kendi oluşturdukları diyorum çünkü sürekli kriterleriyle oynuyorlar.
Eğer ekonomiyi kendi aralarında da böyle konuşuyorlarsa, işte o zaman yandık. Sorunun gerçekten farkında değiller demektir. Rahmetli Unakıtan bakanlığı bırakıp, İstanbul’a gelince ilk sözü ‘hayat çok pahalıymış’ olmuştu.
Ben Başbakan Yardımcısı’nın görevi bırakmasını değil, görevdeyken tüm güçlerinden arınmış olarak vatandaş gibi yaşayıp staj yapmasını öneriyorum. Merak ediyorum o zaman da böyle konuşabilecek mi? Peki Şimşek ne mi anlattı?
“Bir fizikçi, bir kimyacı ve bir ekonomist ıssız bir adaya düşmüş. Yiyecek bir şey yok. Lakin bir bakmışlar, sahile vuran bir konserve kutusu… Dolma!
Fizikçi demiş ki: “Bir taşla vurup açalım, yeriz.”
Kimyacı demiş ki: “Ateşe atalım hem pişer hem de kutu açılır.”
Ekonomist: “Farz edelim ki elimizde bir konserve açacağı var.”
Farz edelim Sayın Başbakan Yardımcısı; farz edelim…