Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

Fişleme

Okullar açılıyor… Daha açılır açılmaz velileri ve kendileri hakkında yapılan anketlerle geleceğe yönelik fişleme gerçeğiyle karşılaşacak çocuklarımız, parçalanan müfredatın formüle edilmiş hali 4 + 4 + 4 gerçeğiyle yaşamaya başlayacaklar.

Ne eğitimciler, ne veliler, ne de çocuklar başlarına ne geleceğini bilmiyor. Bunu uygulayan idareciler ve bakanlık yetkilileri, hatta bakan biliyor mu, o da tartışılır. Kimsenin hakkında hiçbir şey bilmediği bir sistem niye hayata geçirilir, o da hayatımızın büyük sorusu olarak ortada duruyor.

Geçen pazartesi evindeki oyuncak arabasından koparılarak, okula başlatılan ama bu arada çişini tutma gereksinimi içinde kıvranan çocuklar ise büyük bir bilmece. Bu öylesine bir bilmece ki, 5 buçuk, 6 ve 7 yaşındaki çocuklar aynı sırada eğitim görecek. Öğretmen birine ‘oğlum ya da kızım oyuncağını niye evde bırakmadın derken, diğerine kardeşlerinizi hırpalamayın’ demekten eğitim verebilecek mi ciddi şüphelerim var.

Hadi bunu 20 çocuk arasında yapabileceğini düşünebiliriz. Bu hali bile çok zorken, 60, hatta bazı yerlerde 80 öğrenciyle yapılacak derslerin sonucu ne olacak? Korkarım yılsonunda öğretmenlerimize yönelik ciddi bir psikiyatrik tedavi patlaması yaşanacaktır.

Söylenen öğretmenlerin bu mücadeleye yönelik hazırlanacağı idi. Fakat gel gör ki, ciddi hiçbir bilimsel destek verilmediği gözleniyor. Yazılı materyaller üzerinden öğretmenin tecrübesine bırakıp, deneme yanılma yöntemi uygulanacak. Deneyip yanıldıkları da bu ülkenin çocukları olacak. Öğretmene mi ağlarsınız, çocuklara mı, kaybedilecek kuşaklara mı?

Korkarım fişlenen çocuklar, fişlerle karşılaşırsa durum daha da ilginç bir hal alabilir. Mesela ‘Ali ata bak’ diye alıştırma yapan bir öğretmen hakkında ‘sen Başbakan’ın attan düştüğünü mü ima ediyorsun’ deyip soruşturma açılabilir.

‘Işık ılık süt iç’ gündeme gelince, geçen sene sütten zehirlenen çocuklar gerçeği hatırlatıldığı için sıkıntı oluşabilir. ‘Ümit bu üzüm. Bu bağ bizim’ ise çok tehlikeli. Çocuklara alkol sevgisi aşılanıyor diye ortalık ayağa kalkabilir.

‘Atatürk, bize çok çalışın’ dedi var mesela… Çocuğun da öğretmenin de üstüne ‘andımızı kaldırdık, nereden çıktı şimdi bu Atatürk’ diye çirkef sıçrayabilir. ‘Yücel yazı yaz’ denince, çocuk yazdığı yazıdan dolayı tutuklanabileceği korkusunu yaşamaz mı?

‘Uyan Ufuk uyan’… Çok tehlikeli… Çünkü o Ufuk bir uyanırsa, ne kömür keser, ne beyaz eşya… Ne yaptınız bu kadar parayı diye sormaya başlar. ‘Emel bal al’ denirse, yasaklanan bal reklamları ve yaptırımlar söz konusu olabilir mi?

Neresinden baksanız açmazdayız. Çocuklar önce fişlenecek, sonra fişlerle ilgili yeni bir eğitime tabi tutulacak. En kolayı da öğretmen içine sindirebiliyorsa, müfredat ne derse onu yapıp, çelişkileri görmezden gelecek.

Velilerin aklı karışık... Öğrenciler ne olduğunun farkında değil. Bu kadar büyük kaosu çözse çözse Cin Ali çözer. Ama ne yazık ki onu da fişleyip, 2005 yılında ömrünü doldurduğu gerekçesiyle müfredat dışı bıraktılar. Ne yapacağız? Kurtar bizi Cin Ali...

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

fişleme