Bir vali niye susar?
Bir şehirde belediye başkanı ile vali arasındaki fark nedir? Aslında bu sorunun yanıtı, getirilmek istenen yeni sistemde valilerin neden seçime girmemesi gerektiğinin de cevabıdır.
Belediye başkanı seçimle gelir. Eğer basiretli bir politikacı değilse, günlük hesap, çıkar ya da siyaset uğruna bazı yanlışların içine düşebilir. Hatta şimdiki gibi tek parti iktidarlarında sınır tanımaz bir yolsuzluk ile içiçe yürüyebilir.
Fakat aslında vali orada devleti temsil eder. Yani günlük çekişmelerin, hesapların ya da gelişmelerin dışında, siyasete alet olmadan kamunun hakkını korur. Olması gereken de budur ve bu nedenle illerdeki en büyük mülki amirdir.
İşin prensibini ortaya koyduktan sonra ülkemizdeki gelişmelere bakalım. Elbette baskıcı bir tek parti iktidarı valiler ile ilgili bu süreçte önemli tartışmaları da beraberinde getirdi. Devletin mi iktidarın mı ikilemi içerisinde bir fotoğraf ortaya çıktı.
Nitekim bunun sonucu olarak valiler, iktidar partisinin logolu kamyonlarıyla vatandaşa sadaka ekonomisinin nimetlerini dağıttılar. Oysa özlenen vali onlar değildi. Bu nedenle Recep Yazıcıoğlu gibi valiler halkın gönlünde ayrı yer tutmuştur.
Gelelim, başlığımıza konu olan soruya. Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile ilgili yolsuzluk iddiaları hepinizin malumu… Bunlarla ilgili mahkeme süreci de devam ediyor. Fakat ortalığa düşen ve odatv tarafından yayınlanan telefon görüşmeleri meseleyi çok farklı bir boyuta taşıdı.
Vali Yardımcısı Ali Yener Erçin, Antalya’ya tayini çıktıktan sonra bazı telefon görüşmeleri yapıyor ve özetle diyor ki: “Bu işin kapatılmasını sağladım. Konuşursam AKP’nin sonunu getirecek olaydı. Gidiyorum ve neden gönderildiğimi biliyorum. Ama giderken alacaklı gidiyorum.”
Erçin yaptığı konuşmalarda dibin dibinde olduğu söyleyerek aba altından sopa da gösteriyor. Boşuna gitmediğini söylüyor, bedelini ödediğini vurguluyor ve ekini biçeceğinin altını çiziyor. Yani gidiyor ama geleceğe de yatırım yapıyor.
Muhataplarla yapılan konuşmalar kul hakkından korkmaktan, hatta utanmadan çalınan paranın paylaşımındaki hakkın ahirette sorulacağına kadar uzanan bir akıl tutulmasında zıvanadan çıkıyor.
Ama işi sağlama alıyor. Meseleyi en baştan beri takip eden CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu’na da konuşmak istediğinin mesajını veriyor. Şimdi işin iç yüzü yargının işi. Kesinlikle peşi bırakılmamalıdır. Ama temel soru ne? Bir vali neden susar?
Eğer devletin valisi ise, iktidarın oyuncağı değilse, elindeki bilgileri hukuka mı aktarır, geleceğe yönelik garantili sigorta yapmanın peşine düşecek konuşmalar mı yapar? Tekrar soruyorum: Bir vali niye susar? Hadi o gün basireti bağlandı. İyi niyetliyse 3 senedir niye susar?
Aslında yanıtı belli. Genelkurmay Başkanı’nın elinde dosyayla girip, zırhlı araçla çıktığı ve Dolmabahçe’deki konuşmaları mezara kadar taşıyacağını söylediği memlekette vali de susar.
Beyler paylaşım yapıyor da sormak gerekmiyor mu? Kimin hakkının, kimin parasının pazarlığını kiminle yapıyorsunuz? Tavizi alana da, verene de sormak gerekiyor: Siz kimsiniz? Kimim malını paylaşıyorsunuz?
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr