Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

Hadi biraz daha batalım

Dünya ticaretinde son 6 yılın en büyük düşüşü yaşandı. Piyasalar çok ciddi bir iş, tahsilât ve hacim sıkıntısı çekiyor. Esnaf çok zor durumda; tıpkı KOBİ’ler, büyük işletmeler, çalışanlar gibi… Bunların hepsine kabul; ama çözümü de belli bir hesap kitap içerisinde aramak lazım.

Türkiye’de esnafı temsil eden bir numaralı isimden bahsediyorum. Aslında yıllarca bu uğurda mücadele vermiş; özellikle marketlere karşı sürecin en çok emek harcayanlarından biri kendisi: Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken…

Ama kendisini özellikle son 2 -3 yılda tanımakta zorlanıyorum. Talep içeren son açıklaması ise akıllara zarar… Siyasi belirsizlik nedeniyle tüketicilerin harcamalarını kısıtladığını belirten TESK Başkanı diyor ki:

“Kredi kartında taksit sınırının kaldırılması konusunda Bankalar Birliği’nin yapmış olduğu çalışma son derece olumlu. Ekonominin yeniden canlanabilmesi için kredi kartına taksit sınırı kaldırılmalı; tüketici kredilerindeki azami vade de 60 aya çıkarılmalıdır.”

Şimdi elmayla armudu birbirine karıştırmayalım. Türkiye’de taksitli bir yaşam sürüldüğü açık… Bu nedenle daha önce yapılan ani fren yerine, kademeli geçiş doğrusuydu ve belki de Bankalar Birliği bunun için biraz da çaresizlikten adım atıyor.

Fakat Palandöken’in sözlerindeki hatalara dikkat çekmek ve kendisini de tekrar düşünmeye davet etmek gerekiyor. Öncelikle piyasadaki daralmanın nedeni siyasi belirsizlik değil. Küçük çapta etkisi olsa da, asıl sorun kumar ekonomisinin artık döndürülemez bir hale gelmiş olması…

Buna işsizlik, tahsilât sıkıntısı, kredi kartlarının patlamış, bireysel kredilerin şişmiş hali, enflasyon karşısında insanların alım gücünün sıfırlanması gibi pek çok neden saymak mümkün. Siyasi belirsizlik ise olsa da olur, olmasa da cinsinden geçici bir bahane; ortadan kalktığında da sorun bitmiyor.

Gelelim en çarpıcı teklife: Vade 60 aya çıkarılsın… Bu talebi anlamak mümkün değil. Birincisi bunu finanse edecek bir kaynak yok. İkinci böyle bir kaynak bulunsa, bunun ödenmesi adına vatandaşta böyle bir bütçe yok.

Üçüncüsü oldu da bulundu; bu para esnafa mı kalacak? Yine marketlerde harcanacak, sakız almaya da bakkala gidilecek. Dördüncüsü bir ürünün vadesinin ömründen daha uzun olmasını nasıl açıklayacağız? Düşünsenize bir ayakkabı aldınız eskidi, ama siz 5 senede ödüyorsunuz.

Beşincisi 60 ay vadeyle satılacak bir ürünü, hangi imalatçıya ürettireceksiniz? 5 sene sonra bu kafayla zaten o üretici hayatta olmaz. İşin dramatik boyutu, bu kadar büyük problem varken, çözüm adına böylesi ciddiyetsiz önerilerle ortaya çıkmak. Dedim ya, Palandöken’e hiç yakışmadı.

Esnafın durumu kötü mü? Kötü… İşlerin hareketlenmesine ihtiyaç var mı? Var… Fakat öneri imkânsızı istemek ve 60 ay vade talep etmekse, gerçekten düşünülen bir çözüm yok demektir. Keşke bunu talep etmek yerine; siftahsız günler geçiren esnafı bu duruma düşüren politikaları eleştirseydi. O zaman biz de derdik ki: Orada bir başkan var.

hadi daha biraz