Atatürk'ün Millet sevgisi ve Halkçılığın gerçek anlamı
Atatürk’ün Türk halkını nasıl gönülden sevdiğini ve bu millet için her şeyin en iyisini istediğini çok iyi biliyoruz. Bu yazının satırları arasında göreceğiniz fotoğraflar, bu ölümsüz sevginin tarihi hatıraları olarak sizleri hem sevindirecek hem üzecek hem de düşündürecek!
Aşağıda 25 Ağustos 1932 tarihli bir dergiyi görüyorsunuz. Yer, günümüzde kaça-ak sarayların yapıldığı Atatürk Orman Çiftliği. İçindeki, çevresi 325 metre olan havuzun adı, Karadeniz havuzu. Havuz Karadeniz’e benzeyecek şekilde tasarlanmış! Derginin ön yüzü, bu havuzda yapılan yüzme yarışında derece alan yüzücülerin fotoğrafları ile süslenmiş… Bu havuz bütünüyle halk için yapılmış, dileyen her Ankaralı hiçbir engelle karşılaşmadan bu havuzdan özgürce yararlanabiliyormuş!
Arka arkaya göreceğiniz fotoğraflar, Karadeniz havuzu ya da Karadeniz plajı olarak adlandırılan spor ve eğlence tesisindeki çeşitli zamanlarda çekilen ilginç kesitleri yansıtıyor… Bir dönemin çağdaşlığı yakalama heyecanını bize canlı karelerle sunuyor. Fotoğrafları bir bir izledikten sonra, Cumhuriyetin nasıl geniş ufuklu insanlar tarafından kurulduğunu görüyor ve bugün yaşadıklarımızın bir rüya, kötü bir kâbus olduğuna inanmak istiyorsunuz!
Aşağıdaki ilan Cumhuriyetin halkçılığı etiket için kullanmadığını, gerçekten hayatın içine soktuğunu gösteriyor. “Ankara’da bulunanlara müjde!” vererek başlayan ilan ne kadar ilginç ve dikkat çekici değil mi? O dönemlerde yaşamayı ne kadar da çok isterdim!
Şimdi göreceğiniz fotoğraflar da bir o kadar ilginç! Marmara denizinin coğrafi yapısına benzetilerek bir havuz yapılmış: “Marmara Havuzu” Bu havuzun yapılış gayesi de, Türk halkının hem spor yapmasına hem de eğlenmesine fırsat yaratmak. Atatürk ve Cumhuriyet, Türk halkını hiçbir şeyden mahrum bırakmak istemiyor… Denize sırtını dönen bir topluma, hem de Anadolu’nun göbeğinde denizcilik sevgisi aşılanıyor! Muazzam bir vizyon!
Bilindiği üzere Atatürk, “Atatürk Orman Çiftliğini” Türk halkına miras olarak bıraktı. Atamıza haksızlık etmeyelim; gerçekte, “Her şeyini Türk milletine bıraktı!” demek daha doğru olur! Yasaya göre kız kardeşi Makbule Atadan’a çok şey düşüyordu. Ama özel bir yasa çıkarıldı. Makbule Hanım’ın oturduğu ev bile ölümünden sonra hazineye devredilecekti. Atatürk’ün 1933 yılından itibaren kanunen dikili ağacı bile yoktu. 12 Haziran 1937’ye kadar tüm devir işlemleri tamamlandı. Orhan Çekiç,“1938 Son Yıl” adlı eserinde bu durumu şöyle betimliyordu: “Özel yasa çıkarttırarak nesi var nesi yok milletine bağışlayan bir devlet adamına ne Atatürk’ten önce ne de sonra bir daha rastlanmadı! (sayfa158)”
Atatürk Türk milletini kalben seviyor ve bu büyük milleti bürokrasinin, seçkincilerin insafına terk etmek istemiyordu. Totaliter bir parti tüzüğü hazırladıkları için Recep Peker ve arkadaşlarını 15 Haziran 1936’ta görevlerinden uzaklaştırmıştı. Hatta CHP için, “Bu partinin benim partim olarak kalacağını nereden bileceğim!” diye serzenişte bulunmuştu. O bir dâhiydi, suyun akış istikametini görüyordu.
Korktuğu başına geldi! Zaman içinde gerici sermaye ile bütünleşen bürokrasi bu alanları halktan kopardı. Yakında bulunan Marmara köşkünün MİT’e verilmesinden sonra Marmara havuzu bu kurumun özel havuzu oldu. Yine çiftlik arazisi içinde devlet mezarlığı yapıldı ve Karadeniz havuzu bu yapının süsü olarak planlandı.
Aslında bir de Akdeniz havuzu vardı! Maalesef bugün bu havuzun fotoğrafları bile bulunamıyor! Bu havuzun, orijinal olarak Atatürk Orman Çiftliği içinde olan ama Gençlerbirliği spor kulübüne devredilen arazi içinde kaldığı söyleniyor…
Atatürk ülkenin çeşitli bölgelerinde yer alan beş adet çiftliğinin mülkiyetini 1937 yılında Türk milletine devretti. Bunların en büyüğü Atatürk Orman Çiftliğidir. Çiftlik arazisi 1998 yılında Birinci Derece Doğal ve Tarihi Sit Alanı olarak ilan edildi. Muhtelif koruma tedbirlerine rağmen millete Atatürk’ten miras kalan bu çiftliğe yönelik saldırılar hiç bitmedi! Çiftlik Atatürk millete devrettiğinde 55.539 dekardı. 2012 yılı sonu itibarıyla arazi 33 bin dekara kadar geriledi.
Sevgili Atam: Sana layık olamadık! Suçluyuz! Bizi affet…
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr