Bu ne yaman çelişki?
İktidarın ve iktidara yakın ekonomi çevrelerinin en çok üzerinde durduğu konuların başında Türkiye’nin iktisadi modeli geliyor.
Bu zatlar öyle bir modele inandılar ki, gerçekte sıcak para ve ithalatla büyümenin gerçekleştiğini görmemek için, ülke ekonomisinin inşaat, gayrimenkul ve enerji sektörlerinin omuzlarında yürüdüğü savını ortaya koyuyorlar.
Bu nasıl bir çamaşır makinesidir bilemiyorum ama, trilyonluk daireleri alanlara ‘nereden buldun’ diye sorulmayan memleketimde, esnafın gırtlağına vergi diye çöken bir Maliye yaklaşımının eseri olduğu açık.
Fakat tekrar altını çiziyorum ki, sürekli inşaat ve enerji sektörlerinin vazgeçilmez olduğunu vurguluyorlar. Aslında bunun, sonuçları bakımından hatalı da olsa, uygulama bazında hayatın gerçeğine de yansıdığını görüyoruz.
Ülkede sanayicinin borç gırtlağına dayanmış, tarımdan vazgeçilmiş ve üreten ürettiğine pişman edilmişken, sürekli bina dikip, doğayı mahvederek enerji yatırımlarına giriyoruz. Banka kredilerine bakıyorsunuz, önemli bir pay da alıyor. Konut kredileri ve proje kredilerinde enerji projeleri itibarlı sayılıyor.
İnşaat firmaları çarşaf çarşaf reklam verip, satışa çıkar çıkmaz arzın yüzde 90’ının tükendiğini duyuruyorlar. Hatta bunların içinde çeltik tarlasını rezidans yapmakla övünen aklı evveller bile var.
2013 yılına bakıyorsunuz… Türkiye’nin gelişme hızı yüzde 4, inşaat sektörünün hızı yüzde 7,1… Gayri safi sermaye oluşumu içerisinde kamu sektörü harcamalarında artış yüzde 22,9 olurken, bunların içinde inşaat harcamalarının artış payı toplamın üzerinde: Yüzde 29,1… 2014 yılında da inşaatın iç pazarda büyüme hedefi yüzde 5’I aşma amacı taşıyor.
Zaten rakamları bir tarafa da atsanız, sadece çevrenize baksanız lego kentler yarattığımızı, çakma Dubai görünümlü İstanbul özlemi içinde her yeri inşaat alanı haline getirdiğimizi görürsünüz. Enerji deseniz, iktidarın ballı börek ulufe konusu…
Peki buraya kadar her şey güzel diyelim. Ama ortada cevap bekleyen bir soru var: Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı 2013 yılı kurumlar vergisi rekortmenlerini açıkladı.
Buna göre ilk sırayı grup şirketleri TMSF operasyonuna uğramış işadamına ait GSM şirketi birinci sırada… İkincilikten sekizincilik dahil sıralamada ise Başbakan’ın faiz lobisi olarak nitelendirdiği bankacılık sektörü var. Dokuzuncu sırada otomotivden bir üretici, onuncu da hazır giyim sektöründen…
Şimdi başka vergi dairelerinden bahsedenler olacak. Ama ayrıntı şu ki kurumlar vergisi tahakkuklarının yüzde 82’si Büyük Mükellefler Vergi Dairesi’nden çıkıyor. O zaman adama sormazlar mı?
Son 10 yıldır ülkenin büyümeden, üretime (!) her şeyini dayandırdığınız, üretimleri de yok satan enerji ve inşaat sektörü firmaları neredeler? Bunların lokomotif vurgusu aslında bir balon mu, bunlar iddia edildiği gibi af mı ediliyor, yoksa bu şirketler vergiyi başka yere mi ödüyor?
Maliye Bakanlığı başta olmak üzere tüm ekonomi kurumlarından ve kurmaylarından yanıtı beklenen soru bu. Çünkü ortadaki çelişki çok yaman. Mutlaka bir yanıt verilmeli. Verilmiyorsa söylesinler; bizde en azından inşaat bölümünü eski bakan Erdoğan Bayraktar’a soralım.
ulusalkanal.com.tr