Fatura yine bize çıktı
Ekonomik program yeni mi bilmem, ama başvurulan kaynak çok eski. Geçim derdinde, maliyetlerin altında ezilen, her gün yenisi eklenen zamlarla boğuşan ama geliri bir türlü artmayan vatandaş tüm yanlışın faturasını yine ödeyecek.
Yeni Ekonomi Programı’na göre en büyük gelir kaynağı olarak vergi gelirlerindeki artış gösteriliyor. Tek eğlencesi mangalda tavuk yapıp yellemek olan, bunu da görgü sınırlarını zorlayarak yapmayı başaran yurdum insanı, zaten tavuk fiyatlarına gelen yüzde 200’lük zamla ilk tokadı yedi.
Ardından havalar biraz soğursa doğalgazdan ve elektrikten yaşayacakları da malum. Okullar açıldığı ve okul masraflarıyla abandone olduğu bir süreçte, çarşıya pazara çıktıkça eksilen filesindekini şoku yaşarken, çözüm gibi sunulan YEP, yeni ekonomi programında yine başvurulan kaynak oldu.
Zaten yüzde 80 dolaylı vergi ortalamasıyla Türkiye’nin vergi rekortmeni olan vatandaşı daha ne kadar döveceksiniz? Sadece 2019 için vergi gelirlerinde yüzde 20’lik bir artış öngörülüyor. Daha sonra bir yüzde 17, bir de yüzde 13 artacak.
Sanmayın ki burada bitecek. Çünkü enflasyonla birlikte her yıl yapılan yeniden değerleme oranları bunun dışında. Önce çıkarılabilen en düşük enflasyonla maaşlarınıza zam yapılacak. Elbette halen çalışıyorsanız bu geçerli. Tam bunun nefesini alırken, önce yeniden değerleme, ardından da minimum bu oranlarda vergi artışlarıyla muhatap olacağız.
Sanayi tarafı ise evlere şenlik. Aslansın, kaplansın nidaları arasında dünyaya mal satması isteyen ihracatçının devletten sadece KDV alacağı 200 milyar TL’yi buldu. Sanayici hiç olmazsa bunun 40 milyar TL’sinin devlet tahvili olarak verilmesini ve bu teminatla bankadan kredi kullanılmasının önünün açılması için kapı kapı dolaşıyor.
Üretici ve tüketici fiyatları arasındaki maliyet farkına bakarsanız bir tarafta yeni zamlara hazırlanın, öte tarafta düşecek kurumlar vergisine... Şüphesiz bu zorlanmanın yaratacağı işsizliği de yine yakından iliklerimize kadar hissedecek olan biziz.
Eğer Bakan Albayrak’ın bunlar ilgisini çekmiyorsa tam da burada ‘Burası çok önemli’ demek gerekiyor. Meğer tasarruftan kast ettikleri, elimize geçen üç kuruşun içinden çekecekleri paranın ta kendisiymiş.
“Bakın burası çok önemli.” Artık bu insanların dayanacak gücü kalmadı. “Bakın burası çok önemli.” 28 milyonu aşkın icra dosyasının olduğu bir ülkede halen dolaylı vergilerden mi medet umuyorsunuz?
“Bakın burası çok önemli.” İşsizlikten kıvranırken, resmi rakamlara göre işsiz bile kabul etmediğiniz, hatta bir de ondan SGK primi istediğiniz insanların sırtına basarak mı bir çözüme ulaşacağınızı düşünüyorsunuz?
“Bakın burası çok önemli.” Konut ve ev taksiti dışında, TÜİK’in gelir araştırmasına göre yüzde 70’i borç içinde yaşayan insanlardan mı para çıkacağına inanıyorsunuz? “Bakın burası çok önemli.” Hayal kuruyorsunuz; şimdiden o bütçe gelirlerinde büyük sapmalara hazır olun.