Çetin Ünsalan
Çetin Ünsalan Köşe Yazısı

Miras

Ata’yı kaybedeli tam 77 yıl oldu. Bu ülkenin gelmiş geçmiş en değerli şahsiyetlerinden birinden bahsediyoruz. Dünyada hem asker olup hem ekonomi bilen, hem bir ülkenin kurucusu olup hem çocukla çocuk olabilen, hem müzikten keyif alıp hem de geometri kitabı yazabilen, hem savaşıp hem de binlerce kitap okuyup kendisini geliştiren kaç kişi vardır?

Bakmayın günümüzde hayatında kitap kapağı açmayanların, bilgiyi küçümseyenlerin hakkında ileri geri konuşmasına… Bu sadece bir eziklik göstergesidir. Peki ya Atatürk’ü sevenler… Onlar sevmekle birlikte anlamayı ne kadar becerebildiler?

Neydi Atatürk’ün en büyük mirası? “Ben size akıl ve bilimi bırakıyorum. Buna sahip çıkanlar benim manevi mirasçılarımdır.” Eğer bu ülkede otomobil yapmayı bile isteyip istememekle değerlendirenler varsa o mirasa sahip çıkılamamış demektir.

Oysa bir otomobil yapmak için gerekli altyapı, teknolojik çalışmalar, yılları kapsayan bir biçimde ar-ge’ye verilen emek yoksa, üreteceğiniz otomobilin dünya pazarlarında etkinliği hesaplanmamışsa, kuru kuruya istemek şımarıkça bir çocukluktur.

Eğer bu ülkede dünya tarımda nano teknolojiye konuşurken, tarımı öldürüp, üretmekten bahsediliyorsa, ithal edilen parçalar birleştirilip sanayi malı diye sunuluyorsa, dünya ışınlanmayı keşfetmişken, bir bakan internet konusunda çıkıp ‘bulutla falan uğraşmayın; aklınız ermez, kullanın yeter’ diyebiliyorsa o mirasa sahip çıkılmamış demektir.

Eğitim ve sanat ülkede eş zamanlı gelişmek yerine, sanat içine tükürülen bir şey, eğitim de yapboz tahtasına döndürülen bir sistem olduysa, oradan zaten bilim çıkmaz. Dünyada keşiflerin gerçekleştiği tüm ülkelerde eğitim ve sanatın eş zamanlı desteklendiği görülür. Çünkü biri bilgiyi, diğeri yaratıcılığı tetikler.

Siyasette sınıfta kaldıysak, üreticiyi yok edip, bir ülkeyi ikinci sınıf tapon malları cilalayarak ‘biz yaptık’ diye kandırıyorsak, bilim adamları faili meçhul cinayetlere kurban gidiyorsa, üniversiteler görüş açıklayamaz bir yer haline gelip tek tipleştiriliyorsa, TÜBİTAK’ın başına hayvanat bahçesi müdürü atanıyorsa biz o mirasa sahip çıkamamışız demektir.

Eğer bu ülkenin kıymetleri tüm dünyada talep görürken, bu topraklarda yaşam alanı bulamıyorsa, o ülkede fizik, kimya, matematik gereksiz dersler olarak görülüyorsa, bu ülkenin kadınları eve kapatılıyor; daha olmadı sevgiden (!) öldürülüyor ve bu da hukukta anlayışlı olma nedeni sayılıyorsa, biz o mirasa sahip çıkamamışız demektir.

Üretenin ürettiğine pişman edildiği bir sistem yaratıldıysa, ülke dev bir kumarhane haline dönüştüyse, bu ülkede helikopterle bir kişinin arzusuna göre imar yapılabiliyorsa, bilim insanları susturuluyor, ülkenin en başındaki şahıs tarafından aşağılanıyorsa, mirasa sahip çıkılamamış demektir.

Şimdi aradan geçen 77 yılda herkesin muhasebe yapma zamanı… Eğer ki tercihiniz cehaletten yanaysa ve bunu ait olma duygusuyla destekliyorsanız; bağımsızlık nidaları atanların, kapalı kapılar ardında ülkeyi parsel parsel sattığını görmüyorsanız, bilgiyle değil de, duyduklarınızla konuşuyorsanız o mirasa sahip çıkılamamış demektir.

Sonuç mu? Atam çalışmış, çabalamış yeni nesillere bir miras bırakmış. Değerini bilmişler mi; tartışılır. Ama ‘akıl ve bilim’ olarak formülü de vermiş. Bilime inanmışlar mı; tartışılır.

Lakin tartışmasız bir gerçek var. Biz bu kafayla çocuğumuza sadece borç, bağımlılık, sorgulama yeteneğinden yoksun bir hayat ve bilgiyle değil, verilen gazla çalışan bir ülke bırakıyoruz. Daha büyük bir sağlama var mı? Özür dileriz Atam.

miras