Soner Polat
Soner Polat Köşe Yazısı

Kim dost kim düşman!

Türkiye’de uzun yıllardır yapılan tehdit değerlendirmeleri anlamını yitirmeye mi başlıyor? Ülkemiz için öncelikli dış tehdit Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile birlikte Yunanistan’dan kaynaklanmaktaydı. En önemli iç tehdit unsurları ise bölücülük (PKK) ve irtica olarak görülüyordu.

Ergenekon ve Balyoz süreçleri ile birlikte irtica, bırakın tehdit olmayı hesap sorar bir konuma geldi. İrticanın önündeki engeller birer birer kaldırıldı. İrtica tehdidi devletin kırmızı kitabından bile çıkarıldı. Anayasayı ve devletin laik yasalarını uygulayan Rennan Pekünlü Hoca cezaevine konuldu! Muhalefeti (!) temsil eden CHP ve MHP Pekünlü Hoca’yı yalnız bıraktı!

AKP ile Cemaat arasında kavga başlayınca, irtica değil ama Fethullah Gülen hareketi hedef tahtasına kondu! Bu kez de Fethullah Terör Örgütü (FETÖ) Milli Güvenlik Kurullarının konusu olmaya başladı.

Ancak burada Hizmet (!) hareketi bir bütün olarak değil, AKP’ye yönelik faaliyetleri itibarıyla masaya yatırıldı. Bu girişimi Türkiye’ye yönelik değil de AKP’ye yönelik bir tehdit algılaması içinde değerlendirmek sanırım daha doğru olur. Zaten muhalefet (!) görevi yapan CHP ve MHP, Cemaat için gözü kara bir kavgaya girdi!

Bölücü tehdit PKK, AKP’nin başlattığı, ancak bugün itibarıyla denetimden çıkan açılım süreci ile yumuşatıldı! Milli Güvenlik Kurul’u bile, zaman zaman süreç (!) lehinde açıklamalar yaptı. Bu tehlikeli süreç CHP tarafından büyük bir muhabbetle desteklendi. Bu girişimi ihanet olarak değerlendiren MHP ise sürece sert şekilde karşı çıktı.

Son genel seçimler öncesinde beklenmedik bir gelişme oldu. Holding medyası ve onun dümen suyuna giren sözde Cumhuriyetçi basın ve yayın organları PKK (HDP) propagandası yapmaya başladı. Atatürkçü (!) ve Cumhuriyetçi (!) kesimlerden PKK için oy talep edildi! Bu süreçte motor görevini yeni CHP yaptı. Kendi seçmenini bile HDP’ye (PKK) oy vermeye davet etti!

Böylece kanlı terör örgütü PKK’ye el birliği ile hem meşruiyet kazandırıldı hem de bu cinayet şebekesi dokunulmazlık zırhı içine sokuldu! Suruç katliamı sonrasında CHP, PYD/PKK’ya iyice yapışırken, AKP muğlak mesajlar vermeye başladı! PKK, CHP seçmenine sevimli gösterilmeye başlandı. CHP milletvekillerinin HDP (PKK) ile birlikte polisi hedef alan eylemlere katılması vakayı adiye oldu. Üstelik bu eylemlerde Abdullah Öcalan posterleri de taşınıyordu.

İçeride manzara-i umumiye bu şekilde tecelli ederken, dış tehdit açısından da Türk insanı büyük bir değişim ve dönüşüm geçirmeye başladı. Mümtaz Türk basını, tarihte emsali görülmemiş bir şekilde Yunanistan’ı cilalamaya başladı. Sanki Cilalı Taş Devri’ne geri dönüyorduk!

Türk basınının yıldızları, bir taraftan uzo ve sirtaki ile tatillerinin keyfini çıkarırken, diğer taraftan Yunanistan’ı göklere çıkaran haberler geçmeye başladı! Türkiye’deki turizm tesisleri sinek avlarken, tuzu kuru yurdum insanı çoktan denizden ve karadan Yunanistan’ı istilaya başlamıştı!

Efendim, Yunanistan adalarımızı işgal etmiş, adaları kanuna aykırı silahlandırmış, bizi Ege’den atmak istiyormuş, münhasır ekonomik bölge, karasuları, hava sahası, FIR hattı, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki çakallıkları, Ermeni/Pontus soykırım yalanı vs. kimin umurunda!

Eğitim ve gelir düzeyi yüksek kesim için bunlar hiçbir şey ifade etmiyor! Ayol, olur mu öyle şey! Irkçı, faşist, saldırgan bunlar. Okumadın mı, Mavi Beyaz gazetesinde Mehmetinos Egeseveros ne güzel de derslerini vermiş bunların! Öyle bir giydirmiş ki insan içine çıkamazlar! Adı neydi, her neyse ben de o vekile katılıyorum. Aramızda para toplayıp, Yunanistan’ın borcunun bir kısmını biz ödeyelim!

Zaten bizim oteller çok pis! Garsonları da tarladan toplamışlar ayol! Otel beş yıldızlı, çalışanlar bir yıldız! Yemekleri kedim bile yemez! Bir de acayip kazıklıyorlar. Beter olsunlar! Burunları biraz sürtülsün de akılları başlarına gelsin! Hâlbuki Yunanistan’da öyle mi? Her şey tertemiz, lezzetli yemekler, profesyonel servis, güler yüz, çok da ucuz, daha ne olsun!

Farkında mısınız, toplum değişiyor ve dönüşüyor; ülkemizdeki okumuş, yazmışların düşünce kalıpları başkalaşıyor. Merkez medya, toplumun alt katmanları üzerinde değil de bu kesim üzerinde oldukça etkili oluyor. Bunların çatı partisinin önemli bir yöneticisi ile dertleştik… Dedi ki “CNN TÜRK dört gün üste üste yayın yapsın, bunlar Yunanistan yerine Moldavya’ya giderler!”

Artık sevinçten havalara uçabiliriz. Elit kesimden daha mı iyi bileceğiz? Rahat ve derin bir nefes alın! Yunanistan ve PKK artık tehdit değil, onlar bizim gönül dostlarımız! Kendi adamıza pasaportla girip, kendi ülkemizde PKK’nın sağladığı yol güvenliği sayesinde emniyetle (!) seyahat ediyoruz! Daha ne olsun! Kıskananlar çatlasın!

İsteyen gidip yiğit Albay Ali İhsan Gönüldaş ile muhterem eşi Ümit Hanımefendi’ye sorsun! Ermeni soykırım yalanı için gittikleri Atina’da ne de güzel ağırlanmışlardı!

Oyum PKK’ya, param Palikarya’ya helal olsun!

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

kim düşman dost